Bugün Gezi Parkıyla başlayan halk direnişine polis şiddeti, gözaltı terörü ve cadı avına dönüşen tutuklamalarla cevap veren antidemokratik, otoriter ve gerici zihniyet, bundan tam 20 yıl önce Sivas’ta Madımak Otelinde 35 ilerici, aydın, yurtseveri yakarak katletmiştir.
Türkiye tarihi kitlesel kıyım ve katliamlarla doludur. 1993 yılında Sivas’ta yaşananlar, tıpkı Çorum’da, Maraş’ta, Malatya’da devlet destekli ırkçı/gerici saldırılar ve bizzat “devlet” tarafından yönlendirilen 1 Mayıs 77 Taksim, Gazi ve Ümraniye mahalleleri ve de Roboski’de yaşananlar gibi, yakın tarihimizin en korkunç katliamlarından biridir.
Bugün tüm bu katliamların ardındaki gerçekler ortaya çıkarılmadığı gibi Sivas Katliamının failleri de zaman aşımı kararıyla devlet eliyle kurtarılmıştır. Cezalandırılmamaları bir yana, ülkeyi faşizmin karanlığıyla kuşatanlar ve Sivas’ta olduğu gibi birçok katliamın bizatihi sorumluları olanlar makamlar ve payeler verilerek ödüllendirilmiş, failler “kahraman” olarak ilan edilmiştir.
12 Eylül’ün mirasçısı ve bugün tekelci iktidar hırsıyla bu mirası daha da karanlık bir noktada yeniden inşa eden AKP hükümeti, iktidara geldiği tarihten bu yana farklı dilleri, inançları ve farklı kültürleri “tek dil, tek din, tek millet” anlayışıyla baskılamış, en demokratik hakları yok sayarak mezhepçi ve otoriter anlayışını sürdürmüştür. Sivas Katliamı’na ilişkin nefret ve insanlık suçlarını özendirici nitelikteki zamanaşımı kararı, bugün iktidar anlayışının reddettiği bütün kimlik, inanç grupları ve mezheplerine yönelik yeni katliamlara zemin hazırlamış, ırkçı-şoven anlayışla halklar arasındaki mesafe daha da açılmıştır.
Türkiye tarihi, faşizmin ve gericiliğin kuşatması altında bugüne kadar sayıları binleri aşan ilerici, demokrat, devrimci, yurtsever insanların; aydınların, gazetecilerin, işçilerin, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin vahşice katledilmesine tanıklık etmiştir. Sömürüye, baskıya ve eşitsizliğe isyan eden, hakkını mücadeleyle kazanma inancıyla direnenler bu tahammülsüzlüğün yol açtığı şiddete bugün de maruz kalmaktadır. Gezi direnişiyle yükselen bir halk muhalefeti karşısında, hegemonyası zayıflayan ve gücünü polis şiddetiyle pekiştirme planları içindeki AKP iktidarı, en son Lice’de barış isteyen halka da saldırarak direniş boyunca 5 yurttaşımızın ölümüne neden olmuştur.
Yine aynı senaryo ile katiller yargılanmamış, devlet eliyle serbest bırakılmıştır. Bugün yine katliam failleri, Sivas Madımak’ta 35 canımızı diri diri yakan katillerin elini kolunu sallayarak dolaştığı gibi aramızda dolaşmaktadır.
Unutulmasın ki insanlık, kendisine karşı işlenmiş suçları asla unutmamıştır ve unutmayacaktır!
Bundan 20 yıl önce 2 Temmuz’da Sivas’ta yaşananları hatırlamak, Sivas’ın Çorum’un, Malatya’nın, Maraş’ın, 1 Mayıs 77 Taksim’in, Roboski’nin ve bugün Gezi direnişinde, Lice’de kaybettiklerimizin hesabını sormaktır.
Sivas’ı unutmamak, yaşatmak ve hesabını sormak; bu katliamların emrini verenlerin, katliamı savunanların devletin üst makamlarında otururlarken, bu katliamları işleyenler cezalandırılmazken, bugün sadece eli kalem kağıt tutan, eşit ve özgür bir Türkiye için sokağa çıkan insanlarımızı mahpus eden zihniyete karşı çıkmaktır!
KESK olarak, Sivas katliamında yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor, katliamı gerçekleştirenleri ve destekçilerini bir kez daha lanetliyoruz! Üzerimizdeki bütün baskılara rağmen, ülkemizi gericiliğe ve ırkçı-şoven odaklara asla teslim etmeyeceğiz.
Kirli ve karanlık tarihin parçalarından birisi olan Sivas Katliamı’nın hesabı sorulmadan, gerçek sorumluları ortaya çıkarılıp yargılanmadan bu davanın kapanmayacaktır.