İçinden geçtiğimiz AKP faşizminde tüm demokratik ilke ve kurallar, temel hak ve özgürlükler ortadan kaldırılmış, kadınlara savaş açılmış, meclis işlevsizleştirilmiş, polis devleti ile tüm yaşam alanlarımız kuşatma altına alınmıştır. Adeta AKP’den habersiz bir yaprağın bile kıpırdamasına izin verilmemektedir. Nitekim Cumhurbaşkanı yüzde yüz denetim sağlanmadan OHAL’in kaldırılmayacağını ifade etmiştir. Denetiminden kast edilenin AKP hâkimiyeti olduğu uygulamalardan kolayca anlaşılmaktadır.
Dün yayınlanan 677 ve 678 sayılı KHK’lar bile nasıl bir hukuksuzlukla, nasıl bir dikta rejimle ve nasıl bir keyfilikle karşı karşıya olduğumuzu görmeye yetmektedir. Diğer KHK’lardan sonra, bu iki KHK ile birlikte 15 Temmuz darbe girişiminin artık tümüyle hükümetin elinde bir silaha dönüştüğü, bırakalım 3’er aylık OHAL dönemini, ülkemizin gelecek on yıllarının KHK’lar ile belirlendiği, seçim yapılmasına bile gerek kalmayacak şekilde AKP’nin gelecekte de iktidarda kalmasının zemininin hazırlandığı bir kez daha netleşmiştir.
Her iki KHK ile anayasa ayaklar altına alınarak OHAL’in ilan edilmesine gerekçe olan darbe girişimiyle alakası olmayan düzenlemeler yapılmıştır. Örneğin 668 sayılı KHK ile grev ertelenmesinin kapsamı genişletilmiş, büyükşehirlerde ulaşım alanında da bakanlar kuruluna grevi 60 gün erteleme yetkisi verilmiştir. Kayyum atanan belediyelerde çalışan yüzlerce kamu emekçisi ihraç edildiği gibi kayyumlara meclis kararına ihtiyaç duymadan geçmişte yapılan sözleşmelerin iptal edilmesi yetkisi verilmiştir.
Açığa alınan, ihraç edilen kamu emekçilerine 677 sayılı KHK ile yenileri eklenmiştir. Kısa süre önce ihraç edilen KESK Kadın Sekreteri arkadaşımız Gülistan Atasoy ve SES MYK üyemiz Fikret Çalagan’dan sonra 677 sayılı KHK ile ihraç edilenlere büro hizmetleri işkolunda örgütlü Büro Emekçileri Sendikası (BES) Genel Başkanı Fikret Aslan da eklenmiştir. Yine Konfederasyonumuz üyesi sendikalardan çok sayıda şube başkanı ve yöneticisi arkadaşımız da 677 sayılı KHK ile ihraç edilmiştir.
Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalar açık bir saldırı ve baskı altındadır. Sendikal hak ve özgürlükler KHK’lar yoluyla ortadan kaldırılmıştır. Açık ki, Konfederasyonumuz, sendikalarımız ve üyeler bu yolla biat etmeye zorlanmakta, sendikal eylem ve etkinliklerimizden dolayı pişman ettirilmeye çalışılmaktayız.
Ant olsun ki bu hevesleri kursaklarında kalacak!. Teslim alamayacaklar, bizler kazanacağız ve kendileri pişman olacak!
Ortaya çıkan intikamcılığa ve keyfiliğe karşılaştığımız iki örnek nasıl akıl dışı bir süreçten geçtiğimizi gözler önüne sermeye yeterlidir.
SES Mardin Şube üyesi Deniz Araç 10 Ekim katliamına ilişkin yapılan basın açıklamasına katıldığı gerekçesiyle ilkin Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla ihraç edilmiş, o karara rağmen ardından 675 KHK ile bir kez daha ihraç edilmiş ve en son 677 sayılı KHK ile de 3. Kez ihraç edilmiştir! Hangi tür bir devletin bir muhalifi bu kadar kafaya takabileceğinin değerlendirmesini sizlere bırakıyoruz.
Diğer bir örnek ise SES üyesi Veli Saçılık’ın yaşadıklarıdır.
9 Aralık Katliamı öncesi 5 Temmuz 2000’de Burdur Cezaevi’ne yapılan operasyonda dozerle girilen koğuşta Saçılık’ın kolu koparıldı. Kolu ertesi gün sokakta, bir köpeğin ağzında bulundu. Kolunun kopmasını yeterli görmemiş olacaklar ki, bu kez Saçılık’a “isyan ettiği” gerekçesiyle dava açıldı! Cezası tamamlandıktan sonra kopan kolu için tazminat davası açan Saçılık Antalya 1. İdare mahkemesinin 2005 yılında verdiği kararla yaklaşık 250 bin lira maddi ve manevi tazminat aldı. Karara Adalet Bakanlığı itiraz etti. Danıştay 10. Dairesinde görülen dava 26. Haziran 2013’te sonuçlandı. Danıştay kopan kolu ve uğradığı işkence nedeniyle Antalya 1. İdare Mahkemesinin verdiği kararı iptal etti ve faizleriyle birlikte Veli Saçılık’tan yaklaşık 700 bin lirayı geri vermesini istedi. AİHM kararıyla bu süreç durdurulsa da, devlet bu kez 677 sayılı KHK ile Veli Saçılık’ı ihraç etti.
Sendikal eylem ve etkinlikler nedeniyle haklarında onlarca dava açılan ve tümünde iç yargı ve AİHM kararlarıyla aklanan arkadaşlarımızın bu kez KHK’lar ile açığa alınmaları/ihraç edilmeleri darbe girişiminin nasıl bir fırsata dönüştürüldüğüne dair diğer açık örneklerdendir.
Önümüzdeki dönemde çeşitli eylem ve etkinliklerle faşizmin bu yoğun saldırısına karşı Konfederasyonumuz bütünlüğünde mücadeleyi yükseltmeye devam edeceğiz. Bir yandan saldırıları püskürtmek için mücadele ederken bir yandan da açığa alınan, ihraç edilen arkadaşlarımızla dayanışma etkinliklerini yaygınlaştıracağız.
Konfederasyonumuz ile bağlı Sendikaların MYK üyelerinin katılımıyla yapılan toplantıda bir dizi karar alınmıştır.
Bu kapsamda;
1- 21. Kuruluş yıldönümümüzü 8 Aralık 2016 Perşembe akşamı “Dünden Bu Güne Direnenler Buluşuyor!” şiarıyla Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonunda dayanışma şenliği ile kutlayacağız. Şenliğimize tüm emekçileri, ezilenleri davet ediyoruz.
2- 10-11 Aralık 2016 tarihlerinde aşağıda belirttiğimiz illerin katılımıyla beş bölgede “Haklar, OHAL ve KHK’lardan önce gelir! İhraçlarınıza, Açığa Almalarınıza, Sürgün Ve Cezalarınıza Teslim Olmayacağız!” şiarıyla bölge mitingleri gerçekleştireceğiz.
10 Aralık 2016, Cumartesi Günü
- MERSİN ( Adana, Gaziantep, Hatay, K.Maraş)
- SAMSUN ( Ordu, Giresun, Çorum, Amasya, Sinop)
- VAN (Bitlis, Ağrı, Muş, Hakkari, Iğdır, Kars )
11 Aralık 2016, Pazar Günü
- İSTANBUL (Kocaeli, Sakarya, Bursa, Yalova, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale)
- İZMİR (Aydın, Uşak, Afyon, Muğla, Manisa, Denizli, Balıkesir )
3- 1 Aralık-6 Aralık 2016 tarihleri arasında KESK ve bağlı Sendikaların MYK üyeleri ile birlikte mitinglerin yapılacağı iller ve katılımcı illerde bölge mitinglerine hazırlık ve ihraçlar/açığa almalar, gözaltı ve tutuklamalar, baskılar gündemiyle toplantılar yapılacaktır.
4- 20 Aralık 2016 tarihinde “İşimi Ekmeğimi Geri İstiyorum!” şiarıyla, İstanbul’dan Ankara’ya, ihraç edilen üyelerimizin özne olacağı araçsız “Emekçi Yürüyüşü” eylemi yapılacak, yürüyüş Ankara merkezli bir eylemle sonlandırılacaktır.
5- 15 Aralık 2016 tarihinde tüm illerde emekçilerin hak ve çıkarlarını budayan 2017 bütçesine karşı basın açıklamaları yapılacak.
6- 25 Kasım-30 Aralık tarihleri arasında yoğun şekilde işyeri gezileri, şube meclisleri toplantıları, işyeri temsilci toplantıları, bildiri, afiş, bilgilendirme vb. çalışmalar yapılacaktır.
Darbenin bastırılmasının onu da içinde büyüten sistemin değişmesi anlamına gelmediği yaşadığımız AKP darbesi ile bir kez daha kanıtlanmıştır. Ancak resmi/ gayrı resmi birçok darbeyi yaşayanalar şunu da iyi bilir ki, her darbe sonunda kendi darbecilerini de yemektedir. Bu sürecin en büyük kaybedeni demokratik ilkelere, temel hak ve özgürlüklere savaş açan AKP olacaktır.
Darbe girişimi bahane edilerek AKP ajandasında geçmişten bugüne var olagelen kamunun tasfiyesi politikalarına hız verilmesini kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.
Bu uygulamalara karşı üyelerimizi yalnız bırakmayacağız. Bu puslu havayı fırsat bilerek ekmeğimize, işimize, aşımıza, geleceğimize yönelik geliştirilen saldırılara fiili, meşru ve örgütlü mücadele ile cevap vereceğiz.
Halklarımızı, emekçileri patlama noktasına getiren, çok tehlikeli bir noktaya varan kutuplaştırma ve gerginlik siyasetine derhal son verilmelidir.