Tüm yurttaşların nitelikli, erişilebilir ve parasız kamu hizmetleri alma hakkını savunmak KESK olarak yıllardır yürüttüğümüz emek ve demokrasi mücadelesinin temel ilkelerinden biridir.
Bu hakkın gerçekleşmesi, yurttaşların nitelikli kamu hizmetlerinden yararlanabilmesinin yolu öncelikle emekçilerin çağdaş ve evrensel normlara uygun koşullarda çalışması ve bununla tutarlı özlük haklarına sahip olmasından geçmektedir.
Devletin emekçilerin temel haklarından biri olan kreş ve ebeveyn izni konusundaki yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle yıllardır çalışan ebeveynler (anne-baba) çocuk bakımı konusunda bireysel ve külfetli çözüm yollarına başvurmak zorunda kalmaktadırlar.
Devletin bu ihmali, sadece kadınların çalışma yaşamından kopmasına yol açmamakta, aynı zamanda çocuklarımızın daha sağlıklı ve nitelikli koşullarda yetiştirilmesini de engellemektedir.
Kesk olarak yıllardır mücadelesini verdiğimiz temel taleplerimizden birisi de kreş hakkı mücadelesi oldu. 2009 yılında başlattığımız “Çocuklar Kreşe, Ebeveynler İşe” şiarıyla yürüttüğümüz mücadelemiz bu gün “Kreş Haktır Platformu” içinde, “Yaşamın Her Alanında Eşitlik, Bakım Hizmetlerinde Ortak Sorumluluk” şiarıyla devam etmektedir.. Mücadelemiz bu hakkı kazanıncaya dek sürecektir.
KESK Kadın Meclisi olarak bileşenlerinden biri olduğumuz Kreş Haktır Platformu’nun imza kampanyası metni aşağıdadır. Kampanyayawww.kreshaktir.org linkinden ulaşabilirsiniz.
Yaşamın Her Alanında Eşitlik, Bakım Hizmetlerinde Ortak Sorumluluk!!!
Kadınların ve erkeklerin toplumsal hayatın her alanında eşit haklarla yer alması için bakım hizmeti yükümlülüklerinin eşitlikçi bir şekilde paylaşılması gerekiyor. Kadın hareketi olarak bu paylaşıma yönelik yasal ve kurumsal taleplerimizi uzun zamandır dile getiriyoruz. Çocuk bakım hizmetinin bir “hak” olması noktasından hareketle 14 ilde birçok kadın, kadın örgütü, sendika ve meslek örgütlerindeki kadın yapıları olarak çocuk bakımının nasıl olması ve kim(ler) tarafından karşılanması gerektiğini tartışmak üzere atölye çalışmaları yürüttük, tespit ve taleplerimizi belirledik.
* Çocukların yetiştirilmesi sadece kadınların değil erkeklerin de sorumluluğudur.
* Bakım hizmetleri, özellikle çocuk bakımı, kamu tarafından sunulması gereken bir hizmet, bir sosyal haktır.
* Çocuk bakımı hizmetinin kadınların sorumluluğunda görülmeyip kamu tarafından sunulması, kadınların çalışma yaşamı dahil toplumsal hayatın her alanına katılmalarının ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının bir aracıdır.
* İş ve ev yaşamının uyumlaştırılması sadece kadınlar üzerinden tartışılmamalıdır.
* Bu durum, sosyal devletin küçüldüğü bir süreçte, tüm bakım hizmetlerini ev içine devrederken, ev içindeki tüm yükün de toplumsal rolleri çerçevesinde kadınların sırtına yüklenmesini beraberinde getirmektedir.
* Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bu noktada daha da artmaktadır ve dolayısıyla hem Anayasa’nın 10. Maddesine, hem Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne ve hem de AB direktiflerine aykırıdır.
Bu nedenlerle, çocuk bakım ve eğitimiyle (ve diğer bakım hizmetleriyle) ilgili düzenlemelerin, aşağıdaki noktaların dikkate alınarak yapılmasını talep ediyoruz:
Çocukların yaşadığı her yerde, her çocuğa uygun kreş!
* Çocuk, yaşlı, engelli ve hasta bakımı gibi bakım yükümlülükleri yalnızca kadınların değil tüm toplumun paylaşması gereken bir sorumluluktur. Kaliteli ve ulaşılabilir bakım hizmetleri devlet tarafından sunulmalı ve ayrıca erkekler tarafından paylaşılmalıdır.
* Çocuk bakım ve eğitim hizmetleri tüm ebeveyn ve çocuklar için bir hak haline getirilmelidir.
* Mahalle kreşleri, işyeri kreşleri, Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kreşleri gibi birçok kreş modeli var olmalı, çocuklarını nasıl bir kreşe göndereceklerinin tercihi ebeveyne bırakılmalıdır.
* Kreşler, kolay ulaşılabilir, ücretsiz, nitelikli ve özellikle vardiyalı çalışanların çocukları için 24 saat açık olmalıdır.
* Bakım hizmeti veren kurumlarda hem kadın, hem erkek çalıştırılmalıdır. Çalışanlar, çocuk gelişimi ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi almış olmalı ve her türlü ayrımcılık pratiğinden ve söylemlerinden uzak durmalıdırlar.
* Eğer ebeveyn dışarıda çalışıyorsa, çalışma düzeneğine (vardiya sistemi, part-time, vb.) uygun olarak ve çalışma biçimi gözetilmeden işyerinde çalışan herkes için emzirme odası ve bakım hizmeti olanağı sağlanmalıdır.
* İşyerlerinde emzirme odası ve çocuk bakım hizmeti verilmesi zorunluluğu kadın çalışan sayısı üzerinden değil, toplam çalışan sayısı üzerinden uygulanmalıdır.
* Özellikle ebeveynin evde ya da dışarıda tam gün çalıştığı bir düzende, kreş hizmeti vermenin yanı sıra, 4+4+4 sistemi nedeniyle yarım gün okula giden ilköğretim öğrencilerinin gün içinde ders çalışıp, sosyalleşebilecekleri merkezlerin oluşturulması gerekmektedir.
* Kreşlerin denetim ilkelerinin belirlendiği yönerge çıkarılmalıdır ve kreş denetimleri ebeveynlerin de içinde bulunacağı, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı çalışan sosyal çalışmacı ve ilgili uzmanlar ile STK’lardan oluşan bir kurul tarafından belli sürelerde yapılmalıdır.
* Kreşlerle ilgili yönetmelik ve esaslar net ve uluslar arası standartlara uygun olmalı, var olan iktidara göre kreş politikaları şekillenmemelidir.
* Yerel yönetimlerin kreş açması için yerel yönetimler yasasında gerekli değişiklikler yapılmalıdır.
* Kooperatiflerin kreş açabilmeleri için ilgili yasada değişiklik yapılmalıdır.