İzmir Şubemiz tarafından Sürgün ve Baskılara Karşı Oturma Eylemimizin 45.si Gerçekleştirildi.
Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızdan HABER SEN Genel Sekreteri İbrahim DAMATOGLU, HABER SEN Basın Yayın Sekreteri Banu SAVAŞ, HABER SEN Mali Sekreteri Sabri GÜNDÜZ, HABER SEN Hukuk Sekreteri Mehmet Ali ELÇEK ile Konfederasyonumuz KESK’e bağlı Sendikaların yöneticileri ve siyasi partilerin temsilcileri katıldı.
45.Haftasında gerçekleştirilen basın açıklaması ve oturma eylemine katılım sağlayan Konfederasyonumuz KESK’in geçen dönemki Eş Genel Başkanı Aysun GEZEN ile HABER SEN Genel Sekreteri İbrahim DAMATOGLU tarafından konuşmalar yapıldı.
Sendikamız Merkez Yürütme Kurulu üyesi Begüm ÖZYÖNÜM, İzmir Şube Yürütme Kurulu üyelerimiz, İşyeri Temsilcilerimiz ve üyelerimizin katılımıyla gerçekleştirilen basın açıklamasına İzmir Şube Başkanı Erdal AKYOL tarafından basın açıklaması okundu.
Okunan basın açıklaması aşağıdadır.
22.11.2021
Basına ve Kamuoyuna
Sendikaların emek mücadelesini, ülkemizin demokrasi ve bağımsızlık mücadelesinden ayrı tutmak isteyen zihniyet ve uzantıları, sendikacılık yapmamızı değil üç maymunu oynamamızı istemektedir. Suskun bir toplum yaratmak istemektedirler. Görmeyelim duymayalım konuşmayalım. Ülkede olan her şeye güzelleme yapalım, olumsuz hiçbir şey hakkında söylemde bulunmayalım istemektedir.
Geçtiğimiz hafta Diyarbakır da SES Sendikası yöneticilerinin Covid 19 hakkındaki “Yönetemiyorsunuz” söylemini suç olarak görüyorlar, gözaltı ve tutuklama yapıyorlar. İşte buradan bir kez daha ifade ediyoruz ki Yönetemiyorsunuz! Sağlığı yönetemiyorsunuz ölüyoruz, ekonomiyi yönetemiyorsunuz, TL baş aşağı çakılıyor her geçen gün fakirleşiyoruz, kamu kurumlarını yönetemiyor özelleştiriyorsunuz. Şeker fabrikalarını sattınız hangi derde deva oldu. Bugün şeker bulunamıyor. Yarın TCDD özelleştiğinde de vatandaş fahiş fiyatlara çıkacak tren bileti alacak para bulamayacak, bulsa da maliyetler yükseldi denilerek bazı hatlarda tren seferleri kaldırılacağından ulaşımlarını sağlayacak tren bulamayacaklar. Bu zihniyete cevabımız HAYIR’ dır ve öyle olmaya da devam edecektir.
İktidarın emekçilere yönelik düşmanca tutumu karşısında geri adım atmayacağız. Arkadaşlarımızla ilgili her türlü sürecin takipçisi olacağız. Buradan bir kez daha sesleniyoruz. Kamu emekçilerine yönelik düşmanca tutumunuzu terk edin! Kamu çalışanlarına yönelik, soruşturma, sürgün ve memuriyetten çıkarmaya dayalı disiplin uygulamalarından vazgeçin! Sendikalarımıza ve Konfederasyonumuza yönelik baskıcı ve hukuk dışı uygulamaları durdurun!
Değerli dostlar; yine geçtiğimiz hafta basına düşen bir haberde; Sayıştay’ın, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Taslak Raporu’nun sansürlenen kısmındaki belgeye göre; Avrasya Tüneli’nden kaçak geçen araçlardan alınan 50 milyon TL para cezası, görevli şirket olan ATAŞ A.Ş.’ye bırakıldığı, Üstelik şirkete aynı yıl kaçak geçiş ücreti olarak da 10 milyon ödendiği belirtilmektedir.. Yayımlanan ve sansürlenen iki bulguyu yan yana koyduğumuzda 60 milyonluk bir soygun ortaya çıkıyor. Cezalı geçiş yapılıyorsa bu ceza tutarının devlete aktarılması gerekiyor. Burada büyük bir soygun gizlenmek isteniyor. Vatandaş ekonomik krizin altında eziliyor, vatandaşa yeri geliyor kombilerinizi kısın deniliyor, yeri geliyor kuru ekmek yiyorsanız aç değilsiniz deniliyor, yeri geliyor porsiyonunuzu küçültün deniliyor ama yandaş şirketlere gelince milyonların aktarıldığını görüyoruz. Bunun adı soygundur.
Özelleştirme, önceden kamu tarafından gerçekleştirilen mal ve hizmet üretiminin tümüyle ya da kısmen özel sektöre devredilmesi şeklinde işleyen doğrudan özelleştirme; kamunun faaliyet gösterdiği alanlardan özel sektör lehine çekilmesi ve bu alanlarda özel sektörün teşvik edilmesi biçiminde hayata geçirilen dolaylı özelleştirme ve kamu tarafından ücretsiz sunulan hizmetlerin paralı hale getirilmesi anlamına gelen içeriden özelleştirme yöntemleriyle uygulanmaktadır. Her üç durumda da, kamu yararı ve hizmeti gözetilerek yapılan üretim faaliyetleri, sermayenin işleyişine bırakılarak kapitalist ekonominin kar mantığına devredilmektedir.
Kapitalist ekonomik düzenin kriz anlarında ve buhranlarda, sıkışmışlık yaşadığı bölgesel ve ulusal pazarlarda neo-liberal politikaları daha sert ve hızlı hayata geçirdiği bilinmektedir. Her alanda kendini gösteren neo-liberal saldırıların önemli bir ayağını oluşturan özelleştirme politikaları, küresel ve yerel kapitalist aktörlerin finansal kaynak ihtiyaçlarına yanıt vermek amacıyla, şimdiye kadar özel sektörün alanına girmemiş olan ne varsa kendisine hedef biçmektedir.
Yıllardır kurumlarımızdaki görevlendirmelerin liyakat esasına göre sınavla yapılmasını savunduk ve mücadelesini verdik. Bugüne kadar ulaşım işkolunda neredeyse AKP’nin kadrolarını atamadığı (Müdürlükten en küçük Şefliğe kadar) yer kalmadı. Bu atamaların büyük çoğunluğu da vekaleten ya da tedviren yapıldı. İdarecilik kadrolarında bulunan birçok kişinin ne eğitim düzeyi, ne de mesleği itibariyle konumu uygun olmamasına rağmen görevler verildi. Birçok kişiye kadro verilmek için hülle yoluna gidildi.
Sermaye ve onun işbirlikçileri kamusal hizmetleri ticaret, yolcuları ise müşterileri olarak görmektedir. Bu bakış açısıyla ulaşım hizmetini sunan, bu hizmeti her gün yeniden var eden ulaşım emekçileri ise bu işletmenin kölelerinden başka bir şey değildir. İktidara göre, emekçilerin olağanüstü zor ve ağır koşullarda, üstelik sefalet ücreti karşılığında çalışması yetmemekte, aynı zamanda örgütsüz, (yandaş sendika hariç) sendikasız olması gerekmektedir.
Bugün kurum yöneticileri mesaisinin önemli bir bölümünü BTS’li ulaşım emekçileriyle uğraşarak harcamaktadır. Bunun nedeni sendikamızın izlediği çizginin, ulaşım alanında halkımıza dayatılan politikaların piyasacı, özelleştirmeci yüzünü ortaya koyması; sendikamızın yanlış uygulamalar karşısında direnç göstermesidir.
Bizler, sendikalarımızı baskılara, soruşturmalara, tahkikatlara, sürgünlere, işten çıkarmalara inat var ettik. Bu tür baskılar bizi yıldırmayacaktır. Bugün baskılar karşısında yılmadığımız için, nice zorluklara rağmen kamu çalışanlarının taleplerini, barış içinde, eşit ve özgür bir ülkede yaşama özlemlerini savunduğumuz için Konfederasyonumuz KESK bileşenlerine üye yüz binlerce kamu emekçisinin vicdanını temsil ediyor.
Üyelerimizden aldığımız güçle ülkemizde yaşanan anti-demokratik uygulamalara, hak gasplarına, insan hakları ihlallerine, çalışma koşullarımızın kötüleştirilmesine ve halkın güvenli bir kamusal ulaşım hakkına kavuşmasındaki engellere karşı mücadeleden bir adım bile geri atmadan yolumuzda yürümeye devam ediyoruz.
,