3. havalimanı projesi, 3. köprü projesi ile birleşerek, İstanbul’un plansız bir şekilde büyümesinin sonucunda son kalan ormanlık ve sulak alanları yok edecek. Yani sermaye ve onun temsilcisi AKP iktidarı, kendi rantları uğruna insan ve doğal çevre açısından İstanbul’un sonu demek olan projeyi hayata geçirmiş olacak.
Yağma ve talan tüm hızıyla devam ediyor!
2018 yılında açılması planlanan ve dünyanın en büyüğü olacak olan 3. havalimanının ihalesi 3 Mayıs günü sonuçlandı. İhaleyi 22 milyar 152 milyon avroluk teklifle Limak-Cengiz-Mapa-Kalyon-Kolin Ortak Girişim Grubu kazandı. Böylece ihaleyi kazanan grup havalimanın 25 yıllık işletme hakkını elde etmiş oldu. İhalenin ardından açıklama yapan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Cumhuriyet tarihinin en büyük kamu-özel sektör işbirliğine imza atıldığını ve 3. havalimanının “Hedef 2023” projelerinin havacılık sektöründeki en önemli “eseri” olacağını belirtti. Böylece AKP hükümetinin “Hedef 2023” diyerek başlattığı yağma ve talan projelerinden birisi için daha start verilmiş oldu.
Dolandırıcılar, işçi katilleri, iktidar yakınları ihalenin sahibi…
İhaleyi kazanan şirketlerin geçmişi incelendiğinde bu şirketlerin daha önce de pek çok yağma-talan projesine imza attıkları ve AKP’ye yakınlıkları ile tanındıkları görülüyor. Limak-Cengiz-Kolin Ortak Girişimi, Yusufeli Barajı ve Hidro Elektrik Santral (HES) Projesi ve BEDAŞ’ın TEDAŞ’a ait yüzde 100 oranındaki hissenin özelleştirme ihalelerini alan şirketler.
Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın elinden “Enerji Oscar Ödülü’nü” alan Limak Holding’in sahibi Nihat Özdemir, Sabiha Gökçen Havalimanı’nın da hissedarlarından ve Mersin’de Akdeniz Oyunları için yapılmak üzere 25 bin kişilik stat ihalesinin de sahibi. Özdemir’in adı BOTAŞ yolsuzluk davasına karışmıştı.
Kolin İnşaat’ın sahiplerinden Celal Koloğlu’nun adı ise 2007 yılında akaryakıt kaçakçılığı sebebiyle gözaltına alınmasıyla duyulmuştu. Şirketin bir diğer ortağı Naci Koloğlu ise şirketin yurtdışına açılımını Erdoğan’a borçlu olduklarını belirterek şunları söylemişti: “Başbakan’la yükselişe geçtik. One Minute olayından giremediğimiz bazı ihalelere girmeye ve almaya başladık.”
Cengiz İnşaat’ın sahibi Karadeniz otobanı müteahhiti Mehmet Cengiz’in adı ise iş cinayetleri ile anılıyor. Geçen yıl Samsun-Eti Bakır İşletmesi’nde 5 işçinin ve Adana Kozan’da bulunan Gökdere Köprü Barajı kapağının patlaması sonucu 10 işçinin yaşamını yitirmesinin başlıca sorumlusu olarak Mehmet Cengiz karşımıza çıkmakta.
Mapa ve Kalyon İnşaat’ın sahipleri de AKP’ye yakınlığı ile bilinen isimler. Öyle ki; Mapa İnşaat’ın sahibi Mehmet Nazif Günal, Erdoğan’a olan sevgisini “Başbakanım, siz ikinci Atatürk’sünüz, hatta ondan daha büyüksünüz” diyerek ifade etmişti. Günal, Erdoğan’a olan bu sevgisinin (!) karşılığını Trabzon’u güneye açacak olan, ‘Altın Gerdanlık’ ihalesini 455 milyon TL’ye kazanarak aldı. Kalyon İnşaat’ın kurucusu Hasan Kalyoncu ise AKP’nin kuruluşunda rol oynamış önemli isimler arasında yer alırken, Kalyon İnşaat Metrobüs, Bakırköy Adliye Sarayı gibi önemli projelerin sahibi.
İstanbul’un akciğerleri ve sulak alanları yok olacak!
Uzmanlar, proje için gerekli kaynağın yurtdışından sağlanacağını, bunun da Türkiye’nin dış borcunu büyüteceğini belirtiyorlar. Ekonomik açıdan sermaye-iktidar işbirliği dışında hiçbir kazananı olmayan havalimanı projesi hayata geçtiği takdirde ekolojik denge açısından da büyük bir katliam gerçekleşmiş olacak.
Havalimanının Terkos Gölü yakınına, Karadeniz sahiline yapılması planlanıyor. Bölgeyle ilgili hazırlanan ÇED raporuna göre havalimanı proje bölgesinin önemli kısmında Arnavutköy Kuzey Ormanları var. Ayrıca İstanbul’un yerleşim karakterinin önemli bir bileşeni olan Belgrad ormanlarının batı ucu da projenin içerisinde kalmakta. Proje kapsamında bölgede bulunan 2 milyon 513 bin 341 adet ağaçtan 657 bin 950’si kesilecek, 1 milyon 855 bin 951 ağaç da taşınacak. Bölgede bulunan 70 göl ve gölet önce projenin sulama suyu olarak kullanılacak, inşaat bitiminde de hafriyat ve dolgu malzemesi ile doldurulacak. Böylece bölge sulak alan olma vasfını yitirecek. Ayrıca ÇED raporunda havalimanı inşaatının 2.5 km batıdaki Terkos Gölü, 12 km güneydoğudaki Alibey Barajı’nın toplam su miktarlarında azalma ve kirlilik olma ihtimalinin yüksek olduğu belirtiliyor.
Havalimanı projesinin yaratacağı tahribat geçtiğimiz haftalarda tekrar gündeme gelen 3. köprü projesi ile birleşince katlanarak artacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı içerisinde 3. köprünün de olduğu pek çok projeyi ÇED’den muaf tutan yönetmelik çıkardığı için 3. köprünün yaratacağı tahribat tam olarak bilinmese de 3. köprü yolunun 3. havalimanı projesi ile aynı bölgede olduğu biliniyor.
Kısacası 3. havalimanı projesi, 3. köprü projesi ile birleşerek, İstanbul’un plansız bir şekilde büyümesinin sonucunda son kalan ormanlık ve sulak alanları yok edecek. Yani sermaye ve onun temsilcisi AKP iktidarı, kendi rantları uğruna insan ve doğal çevre açısından İstanbul’un sonu demek olan projeyi hayata geçirmiş olacak.