Sendikamız İzmir Şubesi tarafından Sürgün ve Baskılara Karşı Oturma Eylemimizin 48.sı gerçekleştirildi.
Sendikamız üye ve yöneticilerinin katılım gösterdiği ve KESK İzmir Şubeler Platformunun dayanışma gösterdiği oturma eylemi Alsancak Gar önünde gerçekleştirildi.
Sendikamız İzmir Şube Başkanı Erdal AKYOL tarafından okunan basın açıklaması aşağıdadır.
14.12.2021
Basına ve Kamuoyuna
Sendikamızın yönetici ve üyelerine yönelik baskıların sürgünlerin siyasal iktidarlardan bağımsız duruşu ile tanımlanan BTS’nin örgütlü mücadelesini hedef aldığı açıktır. Ulaşım emekçilerinin yüzünü BTS’ye döndüğü, ülkenin dört bir yanında sendikamızda örgütlenmeye başladığı bir dönemde alınan bu kararların asıl amacının ne olduğu herkesin malumudur.
UAB ve bağlı kurumları görevlerini yerine getirirken Anayasaya, yasalara, ulusal ve uluslararası yargı kararlarına, Türkiye’nin altına imza attığı ILO sözleşmelerine uymak, adımlarını hukuk ilkeleri çerçevesinde atmak zorundadır. Ancak Kurum bürokratları anlaşılması güç bir özgüvenle hareket ederek, hukuka ve yargı kararlarına saygılı olmak yerine, suç olduğunu bile bile sürgün kararlarını vermişlerdir. Hiçbir kişi ya da makam kendisini yargının yerine koyarak karar verme yetkisine sahip değildir.
Bu tarz uygulamalar ile kurum imajı da zarar görmektedir. Şimdiye kadar üye ve yöneticilerimize verilen tüm disiplin cezaları yargı kararları ile iptal edilmiştir. Daha geçtiğimiz haftalarda sürgüne gönderilen iki arkadaşımızın sürgün kararı iptal edildi. Yine açtığımız iki lojman davası kazanıldı diğerleri ise devam ediyor. Uydurma gerekçelerle sadece yıldırma politikalarına hizmet eden maaş kesimi cezaları da yargıdan birer birer dönmektedir. Son olarak geçtiğimiz hafta Merkez Kadın Sekreterimize verilen maaş kesimi cezası da iptal edilmiştir. Onlarca mahkeme kararı olmasına rağmen sendikamızın sesini kısmaya yönelik bu baskıları ve sürgünleri kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Daha önce birçok Bölge Müdürü ve Bölge Müdür yardımcısı hiçbir şaibeye karışmamış olmasına rağmen Araştırmacı veya Başuzman unvanına düşürülmüşken, Hakkında pek çok şaibe bulunan ve pek çok soruşturma açılmış olan Bölge Müdür Yardımcısı Ergün YURTÇU’nun hiçbir görev verilmese de mevcut unvanı olan Bölge Müdür yardımcısı unvanıyla organizasyon şemasında yer alıyor olması daha öncede hakkındaki 14 soruşturmada olduğu gibi devam eden soruşturmalardan da kurtarılmak istendiği kuşkusunu uyandırmaktadır. Bu soruşturmaların açılmasını nasıl sağladıysak, kamu yararı gözeterek devam eden soruşturmaların da takipçisi olup üzerinin örtülmesine müsaade etmeyeceğiz.
Özelleştirme politikaları bugüne kadar, hep söylenenlerin tersi biçiminde ortaya çıkmıştır. Ucuzluk yerine zam, kalite yerine kötü hizmet, sermayenin halka yayılması yerine yandaş holding palazlanması, verimlilik yerine çalışanların daha fazla sömürülmesi özelleştirme uygulamalarının belirgin ve ortak sonucu olmuştur. Özelleştirme kapsamına alınan kamu kuruluşlarındaki kamu çalışanları ise özelleştirme mağduru yapılmışlardır. Evet daha TCDD özelleşmedi ama sanki özelleşmiş gibi çalışanlar daha fazla sömürülüyor. Yıllardır kurumumuzda hareket memuru unvanı ile tren teşkil memuru unvanı ayrı unvanlar olarak çalışmakta iken, her ikisi de kurumumuz için çok önemli olan bu iki unvan birleştirilmek istenilmektedir. Kısa bir kurs aldırarak tren teşkil memurlarına hareket memurluğu da yaptırılmasıyla ilgili emir yayınlandı. Hareket kursu gören tren teşkil memurları unvan dahi verilmeden hem hareket memurluğu hem tren teşkil memurluğu yapacaklardır. Bu gün dahi bir kişiye birçok unvanın işi verilmek istenip iş yükü çoğaltılarak çalışanlar sömürülmek istenirken, özelleştirme gerçekleştiği zaman neler olabileceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Aynı durum makinistlerde de yapılmaktadır. Bu trafik açısından çok sakıncalı bir durumdur. Bir kişinin hem tren sevk işlerini hem manevra işlemlerini yürütmesi sakıncalı bir durumdur. Onun içindir ki kanla yazılan demiryolu kuralları bu iki ayrı unvanı demiryolunun kuruluşundan beridir aynı kişilere yaptırmamıştır. Kanla yazılan bu kurallar maalesef ki demiryoluna dışardan atanan kişiler tarafından hiç sayılarak demiryolu güvenliği tehlikeye atılmaktadır. Bu unvanların birleştirilmek istenilmesi özelleştirmenin alt yapısını da oluşturmaktan başka bir şey değildir. Kar amaçlı bir kişiye birden fazla iş yüklemek.
Haftalardır öğrenciler sokakta, işçiler alanlarda, öğretmenler alanlarda, sağlıkçılar alanlarda, kısaca emeğiyle geçinen herkes sokaklarda alanlarda geçinemiyoruz diyerek seslerini yükseltiyor. Artık bıçak kemikte. Her markete girdiğimizde şok oluyoruz. Zam ile uyanmadığımız gün kalmadı. Önce porsiyonumuzu küçülttüler, sonra kombimizi kıstırdılar, daha sonra iki alacağınıza bir alın diyerek milletin aklıyla alay ettiler. Halen utanmadan ekonomik kriz yok bunlar dış güçlerin oyunu diyorlar. Artık bıçak kemikte çünkü halk o biride alamaz hale geldi. Artık bilsinler ki BIÇAK KEMİKTE.
Günlerdir emekçiler geçinemiyoruz derlerken Ülkeyi yönetenler ise büyüme rekorlarından, şahlanan Türkiye’den bahsediyorlar. Dünyada tekiz evet büyürken sürekli fakirleşen tek ülkeyiz. Bir avuç sermayedar için, yandaş şirketler için dedikleri doğru olabilir. Ama emekçiler için halk için işsizlik büyüyor, pahalılık artıyor, borçlar kabarıyor, şahlananlar yandaş şirketler, şahlananlar faturalar, şahlananlar zamlar. Her gece yarın nelere zam gelecek, eriyen ücretlerimizle nasıl geçineceğiz, kapıya dayanan kara kışı nasıl atlatacağız endişesiyle yatıyor emekçiler ve yoksul halk. Her sabah paramızın döviz ve zamlar karşısında adeta pula döndüğü, yoksulluğun ve işsizliğin arttığı bir güne uyanıyoruz. Artık yeter BIÇAK KEMİKTE.
Değerli dostlar; Olmayan yatırımı teşvik için öyle vergi indirimi ve istisnalar getirdiler ki patronlardan alınacak vergilerden vazgeçerek bütün vergileri emekçilerin üzerine yıktılar. Bugüne kadar, yatırımı, üretimi, istihdamı teşvik etme gerekçesiyle ‘vergi affı’, ‘sosyal güvenlik primi affı’, ‘vergi barışı’ gibi farklı adlarla sermayeye, patronlara defalarca kolaylık sağlanmıştır. Bordro mahkûmu işçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin, esnafın çiftçinin peşin peşin ödediği vergiden patronlar defalarca muaf tutulmuştur. Patronların ödeyeceği vergileri dahi emekçilere ödettiler. Öyle ki çalışan çalıştığı patronundan daha az vergi öder hale geldi. Sermayeye, patronlara tanınan bu kolaylıklar ne işgücü istihdamına ne de yatırımlara, dolayısıyla ne de üretime yansımıştır
Hep altını çizdiğimiz üzere, bir ülkede emeğin haklarını korumanın, kazanımlarını kalıcı hale getirmenin tek yolu o ülkede demokrasinin, barışın, adaletin, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesinden geçmektedir. Bugün önümüzdeki en büyük engel sendikal hak ve özgürlüklerimizi kullanamaz hale getiren baskıcı emek ve emekçi düşmanı zihniyettir. Bunun için sendikalı, sendikasız tüm kamu emekçilerine çağrıda bulunuyoruz.
GEÇİNEMİYORUZ onun içindir ki; Gelin emeğimizi, alın terimizi gasp etmek isteyenlere karşı omuz omuza birlikte olalım, insanca yaşam ve insanca çalışma için, çalışma hakkımızı, iş güvencemizi fiili olarak ortadan kaldıran tüm saldırıların durdurulması, maaşlarımızın gerçek enflasyon oranında artırılması, kayıplarımızın telafi edilmesi, gelir vergisi dilimlerindeki adaletsizliğin ortadan kaldırılması, ek ödemelerin emekli aylığımıza dahil edilmesi temel taleplerine birlikte sahip çıkalım. 18 Aralık’ta Gündoğdu Meydanında Kamu emekçilerinin geçinemiyoruz mitinginde buluşalım. Çünkü GEÇİNEMİYORUZ.
Yurdun dört bir yanında sürgün edilmiş, ihraç edilmiş, açığa alınmış, kamu emekçileri ve sendikal mücadelenin yüz akı, onurlu KESK’lilere de seslenmek istiyoruz. Şairin dediği gibi;
Yarın farklıdır bugünden,
Adı değişir hiç olmazsa,
Kara bir suyu
Geçiyoruz şimdilerde
Basarak yosunlu taşlara.
Sen bugünden yarına
Birazcık umut sakla
Evet, karanlık bir tablo ile karşı karşıyayız, Ama yarın farklı olacak bu günden. .Evet, işimiz zor. Hem de çok zor. Ama unutmayalım ki her kışın bir baharı vardır. Ana sütümüz kadar helal olan işimize, ekmeğimize hep beraber sahip çıkacağız. Çünkü haklıyız. Ve umut haklı olmanın gizli öznesidir. Bugünde yarına umut saklayacağız. Hem de birazcık birazcık değil, hep beraber paylaşarak, büyüterek.
Er ya da geç Emek kazanacak, Demokrasi kazanacak, Barış ve kardeşlik kazanacak, İnsanca Bir Yaşam Mücadelesi Kazanacak,
ONLAR GİDECEK BİZ KAZANACAĞIZ!