Sendikamız İzmir Şubesi tarafından 56.Haftasında Alsancak Gar içerisinde bulunan İzmir Şubemizde üye ve yöneticilerimizin katılımıyla basın açıklaması gerçekleştirildi.
Gerçekleştirilen etkinlikte Şube Başkanı Erdal AKYOL tarafından okunan basın açıklamasında; BTS’nin özelleştirmelere karşı çıkacağı ve her zaman olduğu gibi ülke ve halk çıkarları ile bütün TCDD çalışanlarının yanında saf tutacağı belirtildi.
08.02.2022
Basına ve Kamuoyuna
İktidarın yanlış politika ve uygulamalarını eleştiren emek ve meslek örgütlerinin faaliyetlerinden duyduğu rahatsızlık çok iyi bilinmektedir. Son yıllarda özellikle BTS nin sendikal faaliyetlerine yönelik demiryollarında yaşanan baskı ve yıldırma politikaları dönem dönem sürgünlerle sonuçlanmıştır. Kurum yöneticilerinin hukuksuz uygulamalarını kabul etmek, bu zorbalığa sessiz ve tepkisiz kalmak mümkün değildir. BTS’yi iktidarın belirlediği sınırlar içinde hapsetmeye, hizaya getirmeye çalışanlar boşuna uğraşmaktadır. Kamuoyu BTS’yi de, yıllardır bütün tehdit ve baskılara rağmen yürüttüğü onurlu mücadelesini de gayet iyi tanımaktadır.
Haksız ve hukuksuz bir şekilde sürgün edilen, cezalandırılan arkadaşlarımız, iktidarın emek ve demokrasi güçlerine yönelik baskılarının ve sindirme politikalarının bir sonucu olarak sürgüne gönderilmiştir. Sürgünlerin asıl amacının, tıpkı öncekiler gibi sendikal mücadelemize yönelik bir gözdağı anlamına geldiği açıktır.
Bir kez daha altını çiziyoruz. Bir sendikanın, konfederasyonun temel görevi üyeleri başta olmak üzere tüm kamu emekçilerinin haklarını korumak ve geliştirmektir. Bu görev sendika –konfederasyon olmanın temel gereğidir. Dolayısıyla sendikamız BTS’nin de sürgün gibi ilkel ve çağ dışı bir cezalandırmaya sessiz kalması elbette ki beklenemez.
Bilindiği üzere iktidar, eski Türkiye’yi sürekli karalamaktadır. Ancak eski denilen Türkiye’de kamusal üretim ve kamu işletmeciliğinin sembolleri olan kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT’ler), ülkemizin iktisadi sosyal gelişmesinde önemli roller üstlenmişlerdi. Diğer KİT lerin özelleştirmesin de olduğu gibi TCDD de de şirketleştirme-anonim şirkete dönüştürme yöntemiyle özelleştirme amaçlanmaktadır.
TCDD de amaçlanan anonim şirket, Türk Ticaret Kanunu’ndaki denetim hükümleri ile Kamu İhale Kanunu ve Devlet Memurları Kanunu başta olmak üzere 17 Kanundan muaf ve özel hukuk hükümleri ile Cumhurbaşkanlığı kararlarına tabi olacak. Sayıştay denetiminden de çıkarılacak olan TCDD, “bağımsız denetim kuruluşları”nın yani piyasa denetim kuruluşlarının sözde denetimine tabi olacak. Bu işleyişin özelleştirmeyi amaçladığı ve kurum kaynaklarını, diğer kurum ve kuruluşlarda gördüğümüz üzere iktidar keyfiyetine tabi kılacağı açıktır.
KİT’lerde yapılan bütün kurumsal düzenlemelerin özelleştirmelere yönelik olması gibi bu özelleştirmede de kamusal kaynak ve varlıkların talanı söz konusu olacaktır. Daha önceki birçok örnekte yapıldığı gibi, büyük kamu işletmeleri önce anonim şirkete dönüştürülmekte, ardından parçalama, küçültme yöntemleriyle özelleştirilerek özel sektöre ve yabancı sermayeye peşkeş çekilmekte veya son dönemde gördüğümüz üzere iktidar arpalığı olmaktadır. Özelleştirme olursa TCDD’nin başına gelecek olan da ne yazık ki böylesi bir süreçte yok ediliştir.
Türkiye’nin geleceği, iktidar politikalarının yıkıcılığının aksine kamu işletmeciliğinde, planlama, kalkınma, kesintisiz sanayileşme, tam istihdam ve adil bölüşüm politikalarındadır.
Demiryolu işletmeciliği yatırımdan bakıma, yenilenmeye, personele, eğitime, yeni hatların kurgulanmasına dek merkezi bir kamusal planlamayı gerektirir. Ancak serbestleştirme ve TCDD’nin yeniden yapılandırılması uyarınca kurum parçalanmış, altyapı ve işletmecilik bölünmüş, kamu hizmeti anlayışı yerine piyasacı yaklaşım benimsenmiştir. Mühendislik hizmetleri ve kriterleri ile teknik mükemmellik yaklaşımı terk edilmiş, altyapı ile bakım, sinyalizasyon, elektrifikasyon yatırımları ihmal edilmiştir. Bakım atölyeleri kapatılarak azaltılmış, taşınmazlar ve limanlar satılmaya başlanmıştır. Kurumun meslek lisesi, basım ve dikimevleri, çamaşırhaneleri, eczaneleri kapatılmış, hastaneleri elden çıkarılmış, birçok istasyon ve atölye kapatılmış ya da işlevsizleştirilmiş, birçok hizmet taşeronlardan alınmaya başlanmıştır. Güvencesiz çalışma biçimleri yaygınlaşmış, azaltılan personelle çok iş çıkarma benimsenmiş, siyasi ve ehil olmayan kadrolaşma yaygınlaşmıştır.
Oysa doğru bir demiryolu politikası kamu işletmeciliği, kamusal hizmet perspektifi, mühendislik disiplinlerine önem verilmesi, yük ve yolcu taşımada ağırlığın demiryollarına verilmesi, ehil/liyakatli kadro bir politikası, ulaşımın tamamının kombine taşımacılıkla bütünlüklü bir şekilde planlanması, maliyet, arazi, kullanım ömrü, güvenlik, enerji verimliliği, çevre gibi asli unsurlara dayanması gerekir. Bu çerçeve içinde ulaşım güvenliğini etkileyen bütün hatların onarılması, “kaza”larda önemli rolleri bulunan elektrifikasyon ve sinyalizasyon gereksinimlerinin ivedilikle karşılanması; hizmet dışı bırakılan bakım-tamir atölyeleri ve bütün tesislerin yeniden işlevli kılınması; TCDD’nin parçalanarak işlevsizleştirilmesi, siyasi kadro atamaları ve her düzeydeki uzman kadro kıyımına/sürgününe son verilmesi gerekir. Doğru bir demiryolu ulaşımı politikasına ancak böylece ulaşabiliriz.
Başından bu yana özelleştirmelere karşı çıkarak kamusal üretim, kamu işletmeciliği, kamusal hizmet ve denetimi savunup ülke ve halk çıkarlarının yanında tavır alan BTS, TCDD’nin özelleştirilmesini kamu ve toplum çıkarlarına tamamen aykırı bulmaktadır. BTS her zaman olduğu gibi ülke ve halk çıkarları ile bütün TCDD çalışanlarının yanında saf tutacaktır.
DEMİRYOLU HALKINDIR SATILAMAZ
SÜRGÜNLER BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ