31 Mayıs’tan bu yana, Taksim Gezi Parkında başlayıp bütün ülkeye yayılan barışçı gösteriler ne yazık ki siyasi iktidarın kullandığı dil ve gerginlik yaratıcı yaklaşımı, binlerce kişinin gözaltına alınmasına, tutuklanmasına ve 5 gencin ölümüne neden olmuştur.
Gezi Parkı ve Taksim Meydanının Yayalaştırma projesine ilişkin, Koruma Kurulu ve mahkeme kararı ile Topçu Kışlasının yapılmayacağı, yaya alanının küçültülmeyeceği, ağaçların kesilemeyeceği/taşınamayacağı karar altına alınmıştır.
Buna karşın siyasi iktidarın diktatörlükleri hatırlatan, kural ve hukuk tanımaz, “ben yaptım oldu” tavrı olayları tırmandırmış ve bu noktaya getirmiştir. Bu tavır yaşanan olumsuzlukların ve gerginliğin en büyük sebebidir.
Demokratik hukuk devletinde barışçı gösteriler devletin şiddetine maruz kalmaz. Dünyanın demokratik devletlerinde; barışçı gösterilere katılanlar gözaltına alınıp, tutuklanmaz. Dünyanın demokratik devletlerinde; barışçı gösterilere katılanlara hedef gözeterek gaz fişeği, plastik mermi kullanılmaz.
Ne yazık ki Anayasasında “Demokratik Hukuk Devleti” yazan ülkemizde bunların hepsini 31 Mayıs’tan bu yana yaşadık.
Binlerce kişi gözaltına alındı,
Yüzlerce kişi tutuklandı,
Ve ne yazık ki 5 kişi hayatını kaybetti.
Bunun son aşamasını Taksim Dayanışması üyelerinin gözaltına alınması, ev ve işyerlerinin aranması ile yaşadık. 3 gündür gözaltında olan Taksim Dayanışması üyelerinin ne zaman mahkemeye çıkarılacağı merakla beklenirken hiç beklemediğimiz bir şekilde bir ölüm haberi daha geldi.
Polisin şiddetine maruz kaldıktan sonra ölüme terk edilen Ali İsmail Korkmaz Eskişehir’de hayatını kaybetti.
Acımız büyük.
Yıllardır dursun diye çaba gösterdiğimiz genç ölümleri ne yazık ki siyasi iktidarın şiddete dayalı yönetim anlayışı ile tekrar adeta hortlamıştır.
Artık yeter!
Ölümlerin, baskının hukuksuzluğun adaletsizliğin, eşitsizliğin son bulmasını istiyoruz. Siyasi iktidar bu talepleri yerine getirmek için vardır. Ancak bu talepleri yerine getirmek şöyle dursun “öç alma” mantığıyla gece yarısı operasyonlarıyla TMMOB’yi hedef alan yasal değişikliklere gitmektedir.
Buradan siyasi iktidara sesleniyoruz:
Bu baskıcı, otoriter, anti demokratik yaklaşım ve uygulamaların, toplumu germekten ve olumsuz sonuçlara yol açmaktan başka bir işe yaramayacağını tarih bize defalarca göstermiştir.
Bizler, Hakkari’den, Edirne’ye uzanan bu coğrafyanın sakinleri olarak özgürce, korkmadan, eşit ve kardeşçe yaşamak istiyoruz.
Adalete ve hukuka olan inancımız bu uygulamalarla daha fazla zedelenmeden halkın özgürlük, eşitlik, adalet ve demokrasi taleplerine kulak verin.
Unutulmasın ki, adalet ve hukuk herkes içindir.
BTS
MERKEZ YÖNETİM KURULU