Haydarpaşa Dayanışması tarafından 581.haftasında “Haydarpaşa Gardır, Gar Kalacak” basın açıklaması gerçekleştirildi.
26 Şubat Pazar günü saat 13.00’te Haydarpaşa Gar önünde Sendikamız Genel Başkanı Murat ORAL’ın da aralarında olduğu katılımcılar tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasında “Afetlere dayanıklı bir kent ulaşımı için haydarpaşa garı’nın bir an önce ve tüm işlevleriyle açılmasını talep ediyoruz” denildi.
Okunan basın açıklaması aşağıdadır.
Haydarpaşa Dayanışması
Basın Açıklaması
26 Şubat 2023
“Afetlere Dayanıklı Bir Kent Ulaşımı İçin
Haydarpaşa Garı’nın Bir An Önce ve Tüm İşlevleriyle Açılmasını
Talep Ediyoruz!”
Toplum olarak bir kez daha ve çok acı biçimde neoliberal kent politikalarının ağır yıkımıyla burun burunayız. 6 Şubat 2023’te önce Maraş, Pazarcık’ta ve ertesi gün Elbistan’da meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetlerindeki depremler ve sonrasında yaşananlar, her kesimden yurttaşı derinden sarsmış halde. Gerçekleşen deprem, Cumhuriyet tarihinin belki de en büyük afeti olmakla beraber, çok geniş bir coğrafyayı, ülkemizdeki 11 şehri yıkıcı biçimde etkilemiştir. Çoğumuzu vicdani olarak rahatsız eden, her geçen gün daha da öfkelendiren ise depremin ardından açığa çıkan yönetim, koordinasyon, iletişim, ulaşım, altyapı ve ekipman krizleridir. Yani kurumsuzlaştırılan, kamu gücünün zayıflatıldığı bir devlet krizidir söz konusu olan.
Her zaman olduğu gibi depremin değil binanın öldürdüğü bir felaketle karşı karşıyayız. Ancak bir farkla; çünkü sadece yanlış malzemelerle yanlış zeminlere yapılmış binaların, aktif fay hatları üzerine oluşturulmuş kentlerin değil, aynı zamanda deprem anı ve sonrasındaki yönetimsizliğin ve kamusuzluğun da öldürücülüğünü deneyimlemiş bulunuyoruz. Ayrıca tarım alanlarına, dere yataklarına, alüvyon zeminlere yapılan 10-15 katlı yüksek katlı binaların yıkıldığı veya ağır hasar gördüğü, hatta yapımı 5-6 seneyi geçmeyen yeni binaların bile yerle bir olduğu bir felaketle karşı karşıyayız. Bu felaketin suçlusu doğa ya da kader değil, rant odaklı neoliberal kent politikalarını tasarlayan, icra eden, hukuksuzluklara göz yuman, bu alanda uzman meslek odalarını süreç dışına iten tüm yönetici ve uygulayıcı kesimlerdir.
Yaşananların ağırlığı hiçbirimizin kaldırabileceği boyutta değil. Devlete ait kurumların afet yönetimi, arama kurtarma ve insani yardım taşıma noktasında, herkesi isyan ettiren “yokluğu” karşısında, toplumdaki tüm aktif veya aktif olmayan güçlerin sürece dayanışma örgütlenmeleriyle katılmasıyla yaralar sarılmaya çalışıldı. Kamuya, yani devlete bağlı kurumların, sivil dayanışmaların, politik sol örgütlenmelerin ve yerel yönetimlerin organizasyonlarına göre nasıl zayıf ve hantal kaldığı böylece su yüzüne çıktı. Yaşanan bu dehşet anında Türkiye toplumu, belki de Gezi Direnişi’nden sonra ilk kez olağanüstü biçimde, her şeyini ortaya koyan bir dayanışmaya imza attı ve atmaya devam etmekte.
İstanbul’da beklenen büyük depremi de yeniden hatırlatan bu felaket, şehirlerin ulaşım ve iletişim altyapısının deprem gibi bir afet anındaki önemini bir kez daha hazin biçimde gösterdi. Bu nedenle İstanbul’un ulaşım ve iletişim altyapısının dayanıklılığını şimdiden öngörmek, inşa etmek ve planlamak durumundayız. Aslında tüm dünyada afet ve savaş anlarında şehrin garları ve limanlarının kritik bir önemde olduğunu söylemek mümkün. Bu nedenle de Haydarpaşa ve Sirkeci Garlarının önemini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Haydarpaşa Dayanışması olarak 18 yıldır Haydarpaşa’nın “gar” olarak korunması için mücadele ediyoruz. Haydarpaşa’nın neden bir otel, AVM, müze veya başka bir tüketim işlevine dönüştürülmemesi gerektiğini türlü biçimlerde anlatmaya çabaladık. Bunu Haydarpaşa Garı’nın yalnızca sıradan gündelik yaşam içerisindeki kamusal mekân niteliği nedeniyle değil, aynı zamanda deprem gibi bir afet anında Gar’ın sunacağı kamusal olanaklar bakımından da savunuyoruz. Çünkü böyle bir deprem durumunda Haydarpaşa Garı, limanı ve çevresi, geniş yüzölçümü ile her şeyden önce muazzam bir ulaşım, iletişim, toplanma ve lojistik merkezi niteliği taşıyacaktır. Haydarpaşa’nın hem raylı hem de deniz taşımacılığına olanak tanıması ve merkezi konumu, deprem koşulunda ulaşımın sekteye uğramamasına, gereken insani yardımların hem deniz hem demiryolu boyunca şehrin merkezine ve çeperine taşınmasını sağlayacaktır.
Maraş depremlerinde görüldüğü üzere, depremden sonra ilk üç gün boyunca yollar kapanmış, havalimanları ve limanlar çökmüş ve bölgeye havadan, karadan ya da denizden ulaşım mümkün olmamıştır. Yaşanan bu acı deneyimden İstanbul’un ulaşım ve deprem planlaması ders çıkarmak zorundadır. Haydarpaşa ile Sirkeci Garları ve onlara bağlanan raylı taşımacılık sistemi, deprem gibi afetlere en yüksek dayanıklılığı gösterecek biçimde güçlendirilmelidir. Sirkeci Garı’ndaki hatlardan birinin bisiklet yolu yapılmasından derhal vazgeçilmeli ve çift yollu biçimde Gar hizmet vermeye devam etmelidir. Söğütlüçeşme İstasyonu’nda deprem toplanma alanı olarak planlanması gereken yeşil alan çevresindeki ulaşım yollarında gerek normal zamanlarda gerekse deprem anında trafiği kesintiye uğratacak olan viyadük ve açık hava AVM’sinin yapılmasından da bir an önce vazgeçilmelidir.
TCDD’ye bağlı istasyonlar güçlendirilmeli ve çevrelerindeki alanlar deprem gibi afetler için kriz yönetimi noktasında halka hizmet edecek şekilde düşünülmelidir. Deprem anında Haydarpaşa Garı’nın liman niteliği insani yardımının toplanması, koordinasyonu ve dağıtımı noktasında hayati bir öneme sahip olacaktır. Limandan ulaşan lojistiğin ve insani yardımların, Haydarpaşa Garı’nın sahip olduğu raylı taşımacılık altyapısı ile Kadıköy merkezinden Gebze’ye kadar kesintisiz ulaşımı mümkündür. Haydarpaşa Garı ve çevresinin geniş yüzölçümü, bu alanda vatandaşlar için toplanma merkezleri planlanmasını da mümkün kılmaktadır. Haydarpaşa Garı’nın olanakları bununla da bitmez, bu alanda yer alan vagonlarda gezici sahra hastaneleri de kurulabilir. Ve raylı taşımacılık boyunca bunlar hareket halinde olabilir. Bu nedenle eskinin banliyö hattı, şimdinin Marmaray güzergahı boyunca tren raylarının sağında solunda yer alan yerleşimlerin de depreme karşı dayanıklılığı hayati önemdedir. Afet anında tren yollarının bina enkazları ile kapanmaması için bu hat üzerindeki yapı topluluklarının kontrollerin ve etütlerinin ciddiyetle yapılması ve önlemlerin alınması gerekir.
Haydarpaşa Garı tüm bu nitelikleri ve olanaklarıyla, şehrin yalnızca sıradan gündelik yaşamında değil afet anlarında da kamunun imkanlarını erişilebilir kılan bir potansiyele sahiptir. Haydarpaşa Garı ve Sirkeci Garlarının raylı ve deniz ulaşımını bir araya getiren niteliğiyle, deprem gibi afetler de düşünülerek en dayanıklı ve kamucu biçimde planlanmasını ve raylı taşımacılığın buna göre güçlendirilmesini talep ediyoruz.
Bu nedenle bir kez daha ısrarla yineliyoruz: Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak.