Bugün (28 Kasım 2013 Perşembe) KESK Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısı ile emekten yana bir bütçe talebiyle eylem planı açıklandı. Konfederasyonumuza bağlı sendikaların Genel Başkanların katıldığı basın açıklamasına Sendikamızı temsilen Genel Başkanımız Nazım KARAKURT katıldı.
Konfederasyonumuz Genel Başkanı Lami ÖZGEN tarafından okunan basın açıklaması metni aşağıdadır.
AKP hükümetinin neoliberal, gerici-muhafazakar, baskıcı, otoriter uygulamalarının sıklaştığı bir dönemden geçmekteyiz.
Attığı her adımda emekçilerin haklarını ellerinden alan, özgürlüklerini kısıtlayan AKP hükümeti, küresel sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda emeğe dönük saldırılarını arttırmaktadır.
Emek alanında karşı karşıya olduğumuz yıkım politikaları, ülkemizin içinde bulunduğu karanlık tabloyu açıkça gözler önüne sermektedir. Güvencesiz ve esnek bir çalışma yaşamı, kölelik düzeni ekseninde emekçilere dayatılmakta, işini kaybetme tehlikesini, sendikasızlaşmayı, koruyucu düzenlemelerden yoksun kalmayı, çalışanın kendisi ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler için düşük geliri beraberinde getiren bu düzenlemeler kamu alanında da yaygınlaştırılmaktadır.
AKP’nin ısrarla gündemde tuttuğu 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundaki kapsamlı değişikliklerle tüm kamu emekçileri taşeron, esnek, performansa dayalı, güvencesiz ve kuralsız bir çalışmanın ucuz işgücü haline dönüştürülmek istenmektedir.
Neoliberal politikalar sonucu emekçilere yönelik saldırılar artarken, güvencesiz, taşeron çalıştırma gibi uygulamaların en fazla etkilediği kesim olan kadınlara yönelik saldırılara, “Kadın istihdam paketi” ile yenileri eklenmektedir.
Tüm bu politikalar paralelinde hepinizin hatırlayacağı gibi 2014-2015 dönemini kapsayan toplu satış sözleşmesinde milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin haklarının bir kez daha gasp edildiğine tanık olduk. Kamu emekçilerinin hak ve özgürlüklerini toplu olarak gasp eden AKP-Memur Sen mutabakatı, yıllardır kadro bekleyen 4/C’lilerin ve ek ödeme adaletsizliğinin kurbanı öğretmenlerin ağzına bir kaşık bal çalarak ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, iş güvencesi sorununun çözümü, vergi dilimi adaletsizliğinin giderilmesi başta olmak üzere onlarca sorunu görmezden geldi. Sonuç olarak 2014 yılı için kamu emekçilerinin maaşlarında net 123 TL artış yapıldı, ne var ki o da zaten şimdiye kadar buharlaştı.
AKP hükümetinin her attığı adım, bu tabloyu her geçen gün daha karanlık bir hale getirmektedir. Bu adımların izi bugün gündemimizde olan 2014 yılı Bütçe Kanun Taslağı’nda net bir şekilde izlenmektedir.
Kaynakların nasıl ve kimlerden toplanacağından, bu kaynakların kimler için ne şekilde harcanacağına kadar varan kararları içeren bütçe, bu yıl da AKP hükümetinin sınıfsal ve siyasi tercihlerini bir kez daha ortaya koymaktadır. Emekçilerin birikimlerine el koyarak, ağır vergilerle toplanılan kaynaklar bugün bir kez daha savaşın, rantın, sermayenin, muhafazakarlığın tesis edilmesine aktarılmaktadır.
Emekçilerin ücret, sosyal güvenlik hakları, kıdem tazminatı gibi bugüne kadar yoğun mücadeleler ile kazanılan tüm hakları lağveden bu soygun düzeninde emperyalizmin taşeronluğu, toplumun tüm ezilenlerini baskı altında tutacak mekanizmaların güçlendirilmesi emekçilerin vergileriyle finanse edilmektedir. Net bir şekilde görülmektedir ki, ülkemizde emekçilerin ödemiş olduğu her kuruş vergi kendilerine “yol, su, elektrik, okul, hastane” olarak değil, “daha fazla savaş, toma, gaz, gözaltı, baskı ve ölüm” olarak dönmektedir.
Bunun yanında, halkın eğitim, sağlık başta olmak üzere en temel haklara erişimi her geçen gün biraz daha engellenmekte, bu haklar sermayeye peşkeş çekilmektedir. Bütçe ise bu dönüşümü finanse etmede bir araç olarak kullanılmaktadır.
Siyasi alanda yaşanan gelişmelerle birlikte emek alanında da uygulanan yıkım politikaları tüm boyutlarıyla karşımızdadır.
Bizler, KESK olarak tüm bu saldırılara karşı koymak, hak kayıplarını önlemek ve yeni kazanımlar elde etmek için fiili ve meşru mücadeleyi yükseltmekten başka bir yolumuzun olmadığını biliyoruz. Kamu emekçileri hükümetin artan baskılarına rağmen örgütlülüğünü ve mücadelesini büyüterek, taleplerini ezilen tüm kesimlerin talepleriyle birleştirerek bu saldırılara karşı koyacaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Bu kapsamda AKP iktidarının siyasi ve ideolojik hedefleri doğrultusunda hazırladığı 2014 yılı bütçesine karşı, 2014-2015 dönemini kapsayan “toplu satış” sözleşmesinin yok saydığı haklarımızın ve irademizin takipçisi olarak “Satış Sözleşmesini Kabul Etmiyoruz, Bütçeden Hakkımızı İstiyoruz” ilkesiyle alanlarda olacağımızı sizlerin aracılığıyla kamuoyuna duyuruyoruz.
Taleplerimiz gayet açık;
Kayıplarımızın telafisi için her kamu emekçisinin maaşına en az 300 lira zam yapılmasını,
Herkese iş ve ücret güvencesi sağlanmasını,
Ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını,
Maaşlarımızın vergi artışından etkilenmemesini,
Kadın emekçilere pozitif ayrımcılık uygulanmasını,
Bizler, savaşın, rantın, sermayenin, muhafazakarlığın bütçesine hayır diyor, Toplu Sözleşme döneminde ifade ettiğimiz temel taleplerimiz doğrultusunda bütçeden hakkımızı almak için mücadelemizi yükseltiyoruz.
Bu kapsamda taleplerimiz karşılanmazsa 19 Aralık 2013 Perşembe günü AKP hükümetini uyarmak için GREV’de olacağız. Bütçeden hakkımızı alana dek mücadeleye devam edeceğiz.
3-6 Aralık tarihleri arasında GREV’i örgütlemek ve tüm kamu emekçileriyle yan yana gelmek için yaklaşık 40 ili kapsayan il gezilerimizi gerçekleştireceğiz.
2014 Yılı bütçesinin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacağı 10 Aralık 2013 Salı günü tüm illerde basın açıklamaları gerçekleştireceğiz.
Sendikalarımız, örgütlü oldukları bakanlıkların bütçesinin TBMM Genel Kurulu’nda görüşüleceği gün eylem ve etkinlik yapacaklar. Sesimizi mücadele kararlılığımızla yükselteceğiz.
Değerli basın emekçileri;
İçinden geçtiğimiz bu dönem, talepleri ve mücadelesi eşit, özgür, demokratik ve barış içinde Türkiye mücadelesinden bağımsız olmayan kamu emekçileri ve tüm demokrasi güçleri için daha güçlü bir mücadele ihtiyacını beraberinde getirmektedir.
Ülkemizin emperyalizmin Ortadoğu maşası haline getirilerek komşularıyla savaştırılmasına; kanlı tarihe ortaklık edecek bir ülkeye dönüştürülmesine asla izin vermeyeceğiz. Kürt Sorununun demokratik, barışçıl temelde ve diyalog yoluyla çözüm sürecinde toplumsal barışın tesis edilmesinde atılmayan adımların takipçisi olacağız.
Bu kapsamda örgütleyeceğimiz “Özgürlük, Demokrasi ve Barış” talepli etkinliklerle sesimizi yükselteceğiz.
Yine baskı, sindirme ve yok etme politikalarının bir parçası olarak gelişen, 4+4+4 diye bilinen yasaya karşı 28-29 Mart 2012 tarihinde yapmış olduğumuz eylemden dolayı Konfederasyonumuz ve emek ve demokrasi güçleri temsilcilerinin de aralarında bulunduğu 502 kişi hakkında açılan ve 13 Ocak 2014 tarihinde ilk duruşması görülecek olan toplu dava sürecine ilişkin yapacağımız çalışmaları daha sonra sizinle paylaşacağız.
Bunun yanında 19 Şubat 2013 tarihli operasyon sonucunda tutuklanan yönetici ve üyelerimiz hakkında açılan davalardan 27 arkadaşımızın tutuklu olduğu İstanbul davasının ilk duruşmasının görüleceği 23-24 Ocak 2014 tarihlerinde emek ve demokrasi mücadelemizi hedef alan saldırılara sessiz kalamayacağımızı bir kez daha belirtiyoruz.
Örgütlü örgütsüz tüm kamu emekçilerinin gasp edilen haklarına sahip çıkacağına, birlikte mücadeleyi yükselteceğine inanıyoruz.