Bugün (19 Aralık 2013) bütün illerde “Satış Sözleşmesini Kabul Etmiyoruz! Bütçeden Hakkımızı İstiyoruz!” şiarıyla onbinler yoksulluğa yolsuzluğa, savaşa ve ranta karşı emekten yana bir bütçe talebiyle alanlara çıktı. Ankara’da Kolej kavşağında başlayan yürüyüş Çankaya Belediyesi önünde sona ererken burada Konfederasyonumuz Genel Başkanı Lami ÖZGEN tarafından basın açıklaması okundu.
Basın açıklaması aşağıdadır.
“Satış Sözleşmesini Kabul Etmiyoruz! Bütçeden Hakkımızı İstiyoruz!”
Kamu emekçileri, işçiler, kadınlar, gençler, emekliler; MERHABA
Yaşanabilir bir dünya için direnenler; MERHABA
MERHABA, yürekleri eşit, özgür ve demokratik bir ülke için çarpanlar,
Tüm zulme ve zorbalığa rağmen, emeğine, onuruna sahip çıkanlar
MERHABA;
Bugün iktidara geldiği tarihten bu yana emekçilere işsizlik, yoksulluk ve güvencesizlikten başka bir hayat sunmayan AKP’nin yağma ve talan bütçesine karşı sesimizi yükseltmeye, bütçeden hakkımızı almaya geldik.
Bugün bir kez daha emek için, halk için bütçe demeye geldik.
Dostlar;
Bugün 19 Aralık. Adını utanmadan ‘Hayata Dönüş’ koydukları katliamın 13. yıldönümüDevlet 19 Aralık’ta 20 hapishanede 28 devrimci tutsağı katletti. Bayrampaşa hapishanesinde 6 kadını diri diri yaktı. 13 yıl geçti, katiller hala cezalandırılmadı. Yetmiyormuş gibi devlet övünç madalyasıyla ödüllendirildiler. Buradan bir kez daha katledilen siyasi tutuklu ve hükümlünün hesabının daha verilmediğini hatırlatıyor, bu utancın sorumlularının yargılanmasını istiyoruz!
Dostlar;
Söz konusu emekçi olunca “kaynak yetersizliğinden” dem vuranların kirli çamaşırları bir bir ortaya dökülüyor. Cümbür Cemaat iktidar kavgasına tutuşanlar dünün sırlarını ifşa etseler de etmeseler de bizler ülkenin dört bir yanından buram buram yolsuzluk, rüşvet ve her tür kirliliğin kokusunu alıyoruz zaten.
Bizlere yırtık ayakkabıları layık görenler kaynakları ayakkabı kutularında saklıyorlar. Bizlere “800TL ile de geçinilebilir” diyenler, milyon dolarları para makineleriyle sayıyorlar.
Roboski katliamı üzerinden tam iki yıl geçmesine rağmen bir tek kişiyi bile görevden almayanlar çıkarlarına çomak sokulunca aynı gece kendi atadıkları onlarca emniyet amirini görevden alabiliyorlar.
Gezi sürecinde altı gencimizi katledenleri “destan yazan kahramanlar” ilan eden Hükümet, sözkonusu kendi oğullarının yolsuzlukları olunca çeteleşmekten bahsediyor!
Dostlar, Emekçiler,
Bu düzende hangi taş kalksa altından yolsuzluk, kokuşmuşluk çıkıyor. Van’da onlarca insan sığınacak bir ev için buz tutmuş konteynırlarda açlık grevinde iken, TOKİ’den sorumlu Bakan’ın oğlu arsa, daire satışlarıyla paradan kuleler diziyor. Ülkeyi 11 yıldır fitne fesatla yönetenlerin tüm pislikleri ortada. Çok iyi biliyoruz ki, birgün TİS’te sergilenen kirli pazarlık ve satış sözleşmesinin de belgeleri ortaya çıkacak.
Emekçiler olarak yolsuzluk ve kirlilik düzeninde yaşananları seyretmeyecek, aksine iktidar ve paralel iktidarcıklardan hesap soracağız. Birkaç gündür tartışılanlar buzdağının görünen kısmıdır. İktidar kavgasını verenlerin bilek güreşini seyretmeyecek, geleceğimiz üzerinden hesaplar yapılmasına izin vermeyeceğiz. Babalar ve Oğulları Cumhuriyeti değil, demokratik bir Cumhuriyet kuruluncaya dek mücadelemizi sürdüreceğiz.
Dostlar;
Bugün AKP dilediği gibi kaynakları topluyor, kullanıyor ve dağıtıyor.
Bu kaynaklar, daha fazla istihdam yaratacak, toplumsal refahı arttıracak yatırımlara değil, bir avuç rantiyeci sermayenin, oğulların cebine aktarılıyor.
Bu kaynaklar barış için değil, savaş için harcanıyor!
KESK olarak tüm kamu çalışanlarının kendi işkollarında onlarca sorunları ve talepleri olduğunu ve bu taleplerin takipçisi olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.
Bütçeden genel taleplerimiz ise çok net;
Kayıplarımızın telafisi için her kamu emekçisinin maaşına en az 300 lira artış yapılmalıdır.
Herkese iş ve ücret güvencesi sağlanmalıdır.
Ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır.
Maaşlarımız vergi artışından etkilenmemelidir.
Kadın emekçilere pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır.
Hala 47 KESK’li tutuklu olmasına rağmen, daha dün Samsun’da, Çorum’da, Sinop’ta başka arkadaşlarımız gözaltına alındı. Bu hukuksuzluğa ve keyfiliğe bir son verilmeli, arkadaşlarımız serbest bırakılmalıdır. Fiili OHAL, sürgün ve baskı politikasından vazgeçilmelidir.
Dostlar,
Bizler, savaşın, rantın, gericileştirme projelerinin maliyetlerini ödemeyi reddediyoruz! Bu bütçeyi kabul etmiyoruz!
İnsanca bir yaşam hakkımızı gasp eden satış sözleşmesini kabul etmiyoruz, bütçeden hakkımızı istiyoruz!
Aileleri ile birlikte 15 milyonu aşkın kamu emekçisinin, emeklinin taleplerini yok sayan, emekçilerin alın teriyle kazanılmış hakları çöpe atan, yoksulluğu dayatan satış sözleşmesini tanımıyoruz!
Bütçeden ve gelirden emeğin hak ettiği payı ve itibarı alana dek sesimiz bu kapıları titretmeye devam edecek!
Bizler, Savaş Değil Barış Bütçesi İstiyoruz!
Bütçede eğer bir tasarruf yapılacaksa savunma harcamalarından yapılmasını, Suriye’ye yönelik emperyalist saldırganlığın taşeronluğundan vazgeçilmesini istiyoruz.
Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümü süreciyle birlikte savaş harcamaları küçüleceği yerde büyümektedir. Barış halkların dilindeyken bütçenin savaşın değil, barışın-kardeşliğin bütçesi olmasını istiyoruz!
Dostlar;
Adımız kadar şunu iyi biliyoruz; hak verilmez, mücadele ile alınır!
Bugüne kadar ne baskıları, ne de gazları bu sesi kısabildi.
Şimdi bize reva görüleni değil, haklarımıza sahip çıkma zamanıdır!
Emekten ve halktan yana bütçeden haklarımız için,
İnsanca yaşam, güvenli bir gelecek için…
Çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakabilmek için;
Bu ülkenin eğitiminden sağlığa, adaletinden ulaşımına kamu hizmeti üretenleri olarak AKP hükümetini uyarıyoruz!
Kurduğunuz karanlığın parçası olmayacak, savaşın-rantın-sömürünün, gericiliğin bütçesini kabul etmeyeceğiz!
Bizler,
Her zaman ve her yerde eşitliğin, özgürlüğün, barışın, demokrasinin,
savaşsız ve sömürüsüz bir yaşamın savunucuları;
Ekmek, adalet ve özgürlük için mücadele edenler;
Geleceğine sahip çıkanlar;
Erkek egemen sisteme karşı toplumsal cinsiyet eşitliği için direnenler,
Bugün onurlu ve insanca yaşam hakkımız için buradayız!
Çünkü biliyoruz ki, direne direne kazanacağız!