Türkiye Makine Mühendisleri Odası Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu 3. Havalimanı Çalışma Grubu tarafından bugün (09.12.2014) yapılan açıklama ile 3. Havalimanı projesinin değerlendirdiği raporunu açıkladı.
Yapılan açıklama aşağıdadır.
Buraya 3. Havalimanı yapılamaz! Çünkü…
Son yıllarda aratarak devam eden hızlı ve plansız kentleşme, İstanbul’da su havzalarını önemli ölçüde etkilemiş, içme ve kullanma suyu temin edilen baraj ve göller kuraklığın da etkisi ile yok olma noktasına gelmiştir. 3. Havalimanı proje sahası, İstanbul’a kullanım suyunun büyük bir kısmını sağlayan Terkos Barajının orta ve uzun mesafede koruma alanları içinde kalmaktadır. Projenin inşaat aşamasında, inşaat faaliyetleri ve hafriyat dökümü sırasında oluşacak toz ve egzoz emisyonları gölde kirlenmenin artmasına yol açacak, proje alanında bulunan akarsuların yataklarını tahrip edilmesi sonucu gölün su toplama miktarlarında azalma ve yüzeysel akışlarla kirlilik yüklerinde artma gerçekleşecektir. 3. Havalimanı projesi bölgede meydana gelecek nüfus yoğunluğu ve kentleşme sadece projenin kapsadığı alanları değil, Terkos Gölü, Alibeyköy Barajı ve planlama aşaması devam eden Pirinççi Barajında kirliliği geri dönüşsüz olarak artıracaktır.
7650 hektarlık alanı kapsayacak bu devasa proje sahası, kentin ekolojisi açısından son derece önemli olan kuzey ormanları üzerinde planlanmıştır. Ağırlıklı olarak kuzeyden esen rüzgarlar nedeniyle bu ormanlar üzerindeki temiz ve nispeten serin hava, kentin üzerindeki kirli ve sıcak hava ile yer değiştirerek kent havasının temizlenmesine ve serinlemesine katkı sağlamaktadır. İstanbul’un kuzeyinde yer alan ormanlar çok fazla parçalanmamıştır ve yaban hayatı için de büyük önem arz etmektedir. Ancak Havalimanı ve beraberinde planlanan 3. Köprü, Kanal İstanbul, Ağaçlı-Çiftalan arasında yeni yerleşim merkezleri ile ormanlık alanlar ve diğer habitatlar tahrip edilecektir.
Projenin etki alanında kumul, orman, mera, tarım, göl, sazlık vb. farklı ekosistemlerin bulunması aynı zamanda endemik türler açısından zengin biyoçeşitliliğe sahip olmasını sağlamıştır. 3. Havalimanı projesi endemik türleri ve tüm biyoçeşitliliği ile ekosistemlerin yok edilmesi ve canlı yaşamının sona ermesi riskini barındırmaktadır. Proje sahası önemli göç yollarından birini kapsamaktadır. Ancak ÇED raporunda bahsedilen 2 yıl süreli kuş gözlem çalışması gerçekleştirilmeden inşaat aşamasına geçilmiştir. Bur durum kuş göç yolu olarak tanımlanan bölgenin koruma altında olması kararlarını hiçe saymasının yanında kuş-uçak çarpışma risklerinin de değerlendirilmemesi sonucu yaşanacak uçak kazalarına zemin hazırlamaktadır.
Ayrıca alanın yaklaşık 1/3’ü meşe ve kayın karışımı doğal ormanla kaplıdır ve toplam ormanlık alan 6172 hektardır. Geri kalan bölümü ise geçmişte plansız, denetimsiz ve çoğu zamanda ilkel yöntemler uygulanarak kömür üretilmiş ve şimdilerde terk edilmiş kömür ve kum ocağı işletmeleridir. Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne kayıtlı maden sahaları 2670 hektardır. Maden işletmelerinden arta kana çukurlar zaman içinde su ile dolarak yapay göllere dönüşürken; kömür ve kum işletme atıklarının oluşturduğu yığınlar ise ağaçlandırılarak tepelere dönmüştür. Terkedilmiş kömür sahalarında yapay olarak oluşmuş göller ve tepeler; topografik engellerin giderilmesi için aşırı miktarda kazı ve dolgu yapılacak olması; mevcut suni göllerin susuzlaştırılması, 65 adet suni göl tabanındaki suya doygun sedimanların varlığı; yüzeysel ve derin heyelanlar; ani ve süreye bağlı oturmalar, sıvılaşma riskleri, yeraltı su seviyesinin belirsizliği; rehabilite edilmeden terkedilmiş kömür ve kum sahalarının durumu, hem jeolojik olarak oturmasını tamamlamamış suya doygun birimler hem de normal konsolide birimlerin proje yükünü karşılayamayacak kalitede olması gibi nedenlerden dolayı havaalanı inşaatının böyle bir zemin üzerine inşası ancak kağıt üzerinde olanaklıdır. Daha iyi bir yer seçimi, proje maliyetlerini ve zaman sürecini aşağıya çekecektir.
Diğer yandan, havaalanı ihalesinde proje kotu (pist kotu) 105 m’dir. İhaleye katılmak üzere müracaat eden firmalar tarafından, ihale makamına, ihale tarihinden önce, bu kotun değişip değişmeyeceğini resmi olarak sormuşlar ve resmi olarak “kesinlikle değişmeyecek” yanıtını almışlardır. İhale tamamlanıp inşaat başladıktan sonra 105 m’lik proje kotunun 70 m’ye indirildiği basında yer almıştır. Havaalanının imar planları Temmuz 2014 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının web sayfasında yayınlanmıştır.
105 m kotuna göre, yalnızca pist sahası ile ilgili yapılacak dolgu miktarı 1,2 milyar metreküp, tüm proje için ÇED raporunda belirtildiği üzere 2 milyar 500 milyon metreküp, kazı miktarı 150 milyon metreküptür.
70 m kotuna göre ise dolgu miktarı 420 milyon metreküp olmaktadır.
Bu yaklaşık hesaplar, göl yüzeyleri baz alınarak yapılmış olup, zeminde var olan yaklaşık 16 m derinliğe sahip 66 adet göl hesaplara dahil edilmemiştir. Bu göllerin derinliği hesaba katıldığında dolgu alanlar daha da artmaktadır.
Ayrıca 70 m ve 105 m kotuna göre üretilmiş modellere göre; havaalanın güneyindeki tepelerin herhangi bir şekilde alçaltılması, çok geniş bir orman alanının (havaalanında yok edilen ormana ek olarak) daha yok edilmesi gerekecektir ve bu tepelerin olduğu yerden 3. Köprü otoyolu geçmektedir. Bu durumda yine ihalesi yapılmış olan ve inşaatı devam etmekte olan otoyolun proje kotlarının değişmesi gündeme gelecektir.
İhalesi sonuçlanan havaalanının proje kotunun 105 m’den 70 m’ye indirilmesi, bu havaalanının çalışamaz hale getirecektir. Çünkü 70 m. kotunda yapılacak pistlerden, kara yönünden, uluslararası uçuş güvenlik kriterlerine göre, iniş-kalkış mümkün değildir. Ayrıca proje kotu değişmez ise en az 1 milyar metreküp dışarıdan dolgu getirilmesi gerekecektir. Basında çıkan haberlere göre, sahada şu anda 1200 adet ağır tonajlı kamyon çalışmaktadır. Hafriyat kamyonlarının kapasitelerinden yola çıkılarak hafriyatın süresi hakkında fikir edinmek mümkündür.
Bu tespitler ışığında yapılan değerlendirme göstermektedir ki, 3. Havalimanı projesi doğal yaşam ortamlarının ve önemli su havzalarının yok olması ile sonuçlanacak olup proje; ekolojik ve jeolojik kriterler, zemin özellikleri, kazı ve dolgu alanları, kent bilimi ve uçuş güvenliği açısından kabul edilebilir değildir.