Konfederasyonumuza bağlı ESM’nin (Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası) başvurusu üzerine dün (25 Aralık) Anayasa Mahkemesi’nde görüşülerek iptal edilen Emekli Sandığı Kanunu’nun, “emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla sürelerin dikkate alınmayacağı” hükmüne ilişkin açıklama bugün (26 Aralık) Konfederasyonumuz Merkezinde gerçekleştirilen basın toplantısında kamuoyu ile paylaşıldı.
ESM Genel Başkanı Mustafa Şenoğlu’nun basın açıklaması metni aşağıdadır.
Bugün sizlerle kamu emekçileri adına Konfederasyonumuz ve Sendikamız ESM’nin yıllarca süren mücadelesinin sonucu kazanılan hukuki bir zaferi paylaşmak için toplanmış bulunmaktayız.
Bilindiği üzere kamu emekçileri kaç yıllık hizmetleri olursa olsun, en fazla 30 yıl hizmet üzerinden emekli ikramiyesi alabilmektedir. 30 yılın üzeri için kendilerine herhangi bir ödeme yapılmamaktadır. Özellikle son yıllarda, çalışan maaşı ile emekli maaşı arasındaki farkın çok artması dolayısıyla, pek çok kamu emekçisi zorunlu olarak 30 yılın üzerinde çalışmak durumunda kalmaktadır. Bu çalışmanın önemli bir kısmının ikramiye dışında bırakılması ise büyük bir hak kaybına yol açmaktadır.
Konfederasyonumuz ve bağlı sendikamız Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) toplu sözleşme önerisi olarak yıllardır savunduğu bu konuyu emekli olan Şube Başkanımız üzerinden yargıya taşımıştır. ESM’nin Ankara eski 1 no’lu Şube Başkanı Hasan Hüseyin KAYA, Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurarak, 30 yılı aşan hizmetleri için kendisine emekli ikramiyesi ödenmesini talep etmiş, bu talebin reddi üzerine de, Sendikamız aracılığıyla 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 89. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “…verilecek emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler … (dikkate alınmaz)” hükmünün Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla, iptal davası açmıştır. Anayasaya aykırılık iddiamız, Ankara 10. İdare Mahkemesi tarafından yerinde bulunmuş ve mahkeme yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur.
Anayasa Mahkemesi, 2013 yılı Ekim ayı itibariyle dosyanın esasına geçilmesine karar vermiş olup, 25 Aralık 2014 günü söz konusu düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. Böylelikle emekli ikramiyesinin ödenmesinde 30 yıl sınırı ortadan kalkmış ve kamu emekçileri çalıştıkları sürenin tamamı üzerinden emekli ikramiyesi almaya hak kazanmıştır.
30 yıldan fazla çalışmış olup 30 yıl üzerinden emekli ikramiyesi almış olan kamu emekçilerinin de geriye dönük talepte bulunup bulanamayacağına yönelik yoğun sorularla karşılaşmaktayız. Kanaatimizce bu hak, emekli olan kamu emekçilerini de etkileyecek ve onların da 30 yıl üzeri çalışmaları için emekli ikramiyesi alma haklarını doğuracaktır.
Sendikamız ESM’nin başvurusu üzerine, konunun Anayasa Mahkemesi’ne taşınması sonrasında yasanın iptal edilebileceğini anlayan hükümet yetkilileri, bu durumu kendi lehlerine çevirmek için, bir süre önce bir yasa değişikliğini gündeme getirmişlerdir. Yasanın detayları henüz kesinleşmemiş olmakla birlikte, emekli ikramiyesinde 30 yıl şartı yerine, 30 yıldan fazla hizmetler için kademeli yıl şartının getirileceği, anlaşılmaktadır. Bu göstermelik yasa değişikliğinin bizim talebimizi karşılamaktan çok uzak olduğu gibi, anayasa mahkemesinin iptal kararına da açıkça aykırı olacaktır.
Açtığımız davada belirttiğimiz ve Anayasa Mahkemesi tarafından da kabul edildiği üzere; emekli ikramiyesinin ödenmesinde süre sınırının olması açıkça Anayasa’ya aykırıdır. Bu durumda, gündeme getirilen yeni yasal düzenleme de kaçınılmaz biçimde Anayasa’ya aykırı olacaktır. Yapılması gereken iptal kararının uygulanması ve tüm süre sınırlaması kaldırılarak kamu emekçilerinin, çalıştıkları sürenin tamamı üzerinden, emekli ikramiyesi almalarının sağlanmasıdır. Zira böyle bir sınır işçiler için söz konusu değildir. İşçiler kıdem tazminatlarını kıdem sürelerinin tamamı üzerinden alabilmektedirler. Yani bir işçinin 30 yılı aşan çalışması için kıdem tazminatı alma hakkı vardır. Aynı hakkın emekli ikramiyesi bakımından kamu görevlilerine de tanınması gerekmektedir. Aksi yöndeki tüm yasal düzenlemeler, Anayasa Mahkemesinin de kabul ettiği gibi, Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olacaktır.
Anayasa Mahkemesi bir başka konuda verdiği kararda aynen (Anayasa Mahkemesi’nin 05.02.2009 tarihli, 2005/40 E. ve 2009/17 K. sayılı kararı) “Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir. Anayasa’nın 10. maddesindeki “kanun önünde eşitlik ilkesi” hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır.” demek suretiyle bu hususu açıklamıştır.
Emekli ikramiyesinin hesabında, 30 fiili hizmet yılından fazla sürelerin dikkate alınmayacağı hükmü, emekli olma şartlarında zamanla oluşan değişiklikler dolayısıyla da hukuksal dayanağını yitirmiş ve bir başka açıdan daha Anayasa’ya aykırı hale gelmiştir.
Şöyle ki; artık kamu çalışanlarının kadınlar için 20, erkekler için 25 yıl çalışma şartını yerine getirmeleri emekli olmaları için yeterli değildir. Bunun yanı sıra bir de gerekli yaş şartını taşımaları gerekmektedir. Bu yaş 65’e kadar uzamaktadır. Yani artık bir kamu çalışanı gerekli çalışma süresini tamamlamış olsa dahi, emekli aylığına ve emekli ikramiyesini hak kazanmak için gerekli yaş sınırını doldurmayı beklemek zorundadır. Bu durumda gerekli çalışma süresini doldurduktan sonra çalışmaya devam etmek, eskiden olduğu gibi kamu emekçileri bakımından bir tercih değil zorunluluk halini almıştır.
Bu durumda da Emekli Sandığı Kanunu’nun 89/4. maddesinde yer alan “30 fiili hizmet yılından fazla süreler” cümlesi ile getirilen şart bir angarya halini almıştır. 30 yılı aşan çalışmanın ihtiyari olmaktan çıkıp, hayatın olağan akışı gereği zorunlu hale gelmesiyle birlikte, çalışılan sürenin tamamı için emekli ikramiyesi ödenmesi Anayasa’da düzenlenen “angarya yasağının” da bir gereğidir.
Açıkladığımız nedenlerle; KESK ve ESM’nin mücadelesi sonucu verilen Anayasa Mahkemesinin iptal kararı tüm kamu emekçileri bakımından haklı ve önemli bir kazanımdır.
Kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını korumak, yeni haklar kazanmak için fiili ve hukuki mücadele yürüten KESK ve ESM, bu başarının sahibi ve mimarıdır.
Kimi basın organlarında yer aldığı gibi, bu davanın MEMUR-SEN ile hiçbir ilgisi yoktur. Hükümet yandaşlığı ve baskı ile kamu emekçilerini üye yapmaya çalışan MEMUR-SEN, kamu emekçilerine yaşattığı hak kayıplarını unutturmak adına, başarımızdan nemalanma uğraşı içindedir. Bu samimiyetten uzak ve gayri ahlaki çabaları sendikal mücadele ilkelerine de aykırı görmekteyiz.
Tüm kamu emekçileri bilmelidir ki, dün olduğu gibi bugün de haklarının yegâne koruyucusu ve savunucusu KESK ve KESK’e bağlı sendikalardır.
Bu vesileyle kararın tüm kamu emekçilerine hayırlı olmasını diliyor, kamu emekçilerini daha güçlü ve örgütlü bir mücadele için KESK çatısı altında örgütlenmeye çağırıyoruz!
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz
Yaşasın ESM
Yaşasın KESK