Kamu çalışanlarını ve emeklilerini kapsayan 4. Dönem Toplu Sözleşmesi Memur-Sen ile hükümet arasında imzalandı. Milyonlarca memur ve memur emeklisinin parasal ve sosyal pek çok hakkını düzenleyen sözleşme 2018-2019 yıllarını kapsıyor. Toplu sözleşme kamu harcamaları konusunda da kritik öneme sahip. Çünkü toplu sözleşme bütçeden kamu çalışanına ne kadar pay ayrılacağı anlamına geliyor. Özellikle maaş zammı konusunda ciddi bir pazarlık yapılmadan, Hakem Kurulu’na dahi gidilmeden alelacele imzalanan toplu sözleşme Kamu-Sen ve KESK tarafından büyük tepkiyle karşılanırken, Memur-Sen sözleşmeyi “başarı” olarak sunmaya çalışıyor. Bakalım öyle mi?
Bu nasıl başarı!
Bir toplu sözleşmenin başarısı iki ölçüte göre değerlendirebilir. Birincisi parasal haklar konusunda sağlanan artışlar, önceki toplu sözleşmeye göre sağlanana yeni kazanımlar; ikincisi sendikanın toplu sözleşme talepleri ile elde edilen sonucun karşılaştırılması. Şimdi bu iki ölçüte göre Memur-Sen toplu sözleşmesine bakalım. Memur-Sen “İki yıl için kümülatif yüzde 17,5 zam ve 258 kazanım elde ettik” diyor. Neresini düzeltelim! İki yıllık kümülatif zam aldatmacadır. Önemli olan yıllık ortalama zamdır. Altışar aylık zam sisteminde kümülatif zam ikinci altı ayda sağlanan zamdır. Birinci 6 ayda sadece birinci altı ay zammı uygulanır. O nedenle 6 aylık zam sisteminde yıllık toplam maaş artışını toplayıp 12’ye böldüğünüzde ortalama zammı bulursunuz.
Şimdi somut rakamlar üzerinden Memur-Sen’in toplu sözleşme performansını değerlendirelim. Memur-Sen altışar aylık dilimler halinde yüzde 10+6+10+8 zam talep etmişti. Memur-Sen’in 2018 için yıllık ortalama zam talebi 13,3’e, kümülatif olarak ise 16,6’ya geliyordu. İki yıllık kümülatif talep yüzde 38,5 idi. Ancak Memur-Sen yüzde 38,5 isteyip yüzde 17,5’a razı oldu. Diğer bir ifadeyle Memur-Sen bir yıl için istediği yüzde 16,6’lık zamma iki yıllığına razı oldu. Dahası 2018’in birinci altı için alınan fiili/ortalama zam oranı yüzde 5,8’de kaldı (Tablo 1). Başarı bunun neresinde!
Öte yandan Temmuz 2017 itibariyle son bir yıllık enflasyon yüzde 9,8 ve önümüzdeki aylarda gerileyeceğine dair bir işaret de yok. Öyleyse ister kümülatif olsun, ister ortalama olsun alınan zam enflasyonun altında mı? Altında. “Ama enflasyon farkı eklenecek” denebilir. Doğru ama bu reel olarak sıfır zam demek. Memur-Sen altı aylık dilimler halinde sıfır reel zam almayı garanti etmiştir. Bu mudur başarı!
Hükümeti tebrik etmek lazım. Hükümet Memur-Sen’i dereye susuz götürmüş ve susuz geri getirmiş. Memur-Sen toplu pazarlık teklifinde birinci yılı için 9 puan, iki yıllık 21 puan indirim yapmış. Hükümet ise birinci yıl ilk teklifine göre 1,6 puan artış yapmış. Hükümetin ilk teklifine göre iki yıllık kümülatif yaptığı artış ise 5 puan olmuştur. Birinci yıl Memur-Sen 9 puan indirim yaparken, hükümet sadece 1,6’lik artış yapmıştır (Tablo 1). Başarılı denen toplu pazarlık budur. Hükümet yerinden pek kımıldamazken, Memur-Sen teklifinde cömert indirimler yapmıştır. Oysa sendikacılıkta başarı taleple kazanım arasındaki makasın fazla açılmamasıdır.
Öte yandan yüzdeler bazen pek bir şey ifade etmeyebilir. Bu “başarılı” toplu pazarlığı somutlayalım. En düşük devlet memuru maaşı açısından toplu sözleşme ne anlama geliyor? En düşük devlet memuru maaşı Memur-Sen’e göre halen 2 bin 410 TL’dir. Buna göre Memur-Sen ilk altı ay için 241, ikinci altı ay için 145 TL olmak üzere kümülatif 400, ortalama 321 TL zam istedi. Hükümet ise altışar aylık 72+72 TL zam teklif etti. Memur-Sen ilk altı ay için 145 TL indirim yaptı, hükümet 24 TL artış yaptı ve anlaşma sağlandı. Çarpıcı olması açısından Memur-Sen’in ilk altı ayda sağladığı günlük artış 1 TL’nin altındadır. Memur-Sen’in önce olmaz dediği teklifle birkaç saat sonra imzaladığı sözleşme arasında iki yıllık kümülatif fark 14 TL’dir (Tablo 2). Bu mudur başarılı toplu sözleşme!
Memur-Sen, yapılacak düzeltmelerle enflasyon oranında zamma diğer bir ifadeyle sıfır reel razı olmuştur. Dahası ülkenin milli gelir artışından zerre kadar pay alamadığı için memurların göreli olarak yoksullaşmasına yol açmıştır. Türkiye ekonomisinde 2018 ve 2019 için beklenen büyüme 5+5’tir. Memur-Sen büyümeden sıfır pay almıştır. Memur-Sen sıfır reel artış anlamına gelen toplu sözleşmeye bir başka kılıf bulmuş: Bu sözleşmeyle memura 11,5 milyar TL kaynak aktarılacakmış. Hesap kitap bilmemek, bütçe büyüklüklerini bilmemek böyle bir şey olsa gerek! Bütçeden sadece işverenlere yapılan teşviklere baksaydınız bu sözü söyleyemezdiniz. Bütçeden 2017 yılı için işverenlere sağlanan sadece yüzde 5 SGK prim desteği 23,5 milyar TL’dir. Başarı budur!
258 kazanım nerede?
Memur-Sen, sıfır sözleşmeyi “258 kazanım elde ettik” diye pazarlamaya çalışıyor. Nasılsa kimse bu 258 kazanım nedir tek tek saymaz diye düşünmüş olmalı. Ama merak işte, tek tek inceledik. 258 kazanım dedikleri 50 maddeli genel sözleşme ile 11 hizmet kolu toplu sözleşmesinin madde sayısına neredeyse eşit. Eski sözleşmenin tekrarı, yeni hak sağlamayan ve yasalarda var olan hükümleri de kazanım olarak sunuyorlar.
Ancak biz Memur-Sen ne istemiş ne almış ona bakalım. Memur-Sen’in toplu sözleşme teklifi toplam 250 küsur sayfadan oluşuyor. Anlaşmaya varılan toplu sözleşme ise 48 sayfa. Kaba bir hesapla Memur-Sen’in teklif ettiklerinin 200 sayfası dikkate bile alınmamış. Genel toplu sözleşme için Memur-Sen’in teklifi 92 madde ve 60 sayfanın üstünde. Anlaşmaya varılan genel toplu sözleşme metni ise 50 madde ve 11 sayfadan ibaret. Memur-Sen genel sözleşme taleplerinden 50 sayfası pek dikkate alınmamış. Ama elbette mesele sadece sayfa sayısı ise sınırlı değil içeriğe bakalım. Örneğin 50 maddelik genel toplu sözleşmede neler var?
50 maddelik toplu iş sözleşmesinin 37 maddesi eski toplu sözleşmede var olan, yenilik getirmeyen veya tavsiye niteliğindeki hükümlerden oluşmaktadır. Bu maddelerin önemli bir bölümü yasalarda var olan ve uygulanan düzenlemeleri tekrar etmektedir. Bunlara nötr hükümler diyoruz. Geri kalan maddeler için kamu çalışanlarının bir bölümü için bazı sınırlı iyileştirmeler sağlanmıştır. Biyologlara özel hizmet tazminatı, engelli çocuk aile yardımında artış, tabiplerin ek ödemlerinde artış, şeflerin ve KİT müdürlerinin özel hizmet tazminatında artış gibi. Bunlar sınırlı sayıda kamu personelini ilgilendiren artışlardır. Bu mudur başarı!
Sezar’ın hakkı Sezar’a! Memur-Sen’in başarılı olduğu konular yok değil. Bunlardan biri kamu kurumlarında yemek hizmeti sunulmasında helal gıda sertifikası olan ürünlerin kullanımına “ihtimam” gösterilecek olması. Böylece milyonarca kamu çalışanı domuz eti yemekten kurtulmuş olacak! Sağ olasın Memur-Sen! Memur-Sen’in diğer başarısı ise yıllık izni kalmayan kamu görevlilerinin hac süresince izinli sayılması. Memurların beklentisi helal gıda ve hac izni midir?
Kamu işçisi ve kamu görevlisi toplu sözleşmesinin farkı
Memur-Sen sözleşmesinin başarı kriterlerinden bir diğeri, kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesiyle yapılacak karşılaştırmadır. Türk-İş ile hükümet arasında temmuz ayında imzalanan ve kamu işçilerini kapsayan protokole göre sağlanan haklar şöyledir: Brüt 3 bin TL’nin altındaki ücretlere 90 TL iyileştirme yapıldıktan sonra altışar aylık dilimler halinde yüzde 7,5+5+3,5+3,5 zam (2, 3 ve 4. altı aylar için enflasyon farkı). Böylece Türk-İş 1. yıl için kümülatif yüzde 12, 9, ortalamada ise 10,2 zam sağladı. Memur-Sen ise kümülatif 7,6 ortalamada ise 5,8. Gördünüz mü ilk 6 ay zammının ne kadar önemli olduğunu! Kamu işçisinin de işvereni devlet, memurun da işvereni devlet. Biri 90 TL iyileştirme ve yüzde 10’dan fazla ortalama zam alıyor. Biri ise sadece 5,8. Grevsiz icazet sendikacılığı ile “ihtimamlı” sendikacılık ile bu kadar!
Kayıkçı dövüşü bile değil
Önceki yıllarda memur toplu sözleşme sürecini “kayıkçı dövüşü” olarak adlandırmıştım. Ancak 4. Dönem Toplu Sözleşme müzakerelerine bakınca ortada kayıkçı dövüşünün bile olmadığı görülüyor. Bir yandan 250 sayfalık teklif hazırlayacaksınız ve memura ekonomideki büyümeden adaletli pay isteyeceksiniz, öte yandan toplu pazarlık sürecinde yapacağınız tek eylem masada -önceden fotoğraf vermek amaçlı hazırlandığı belli olan- “bu teklife kapalıyız” kartonlarını göstermek olacak. Bu mudur mücadele!
Bir yandan 1 milyona yakın üyeniz olacak ama toplu sözleşme sürecinde bir kere bile üyelerinizin gücünü göstermeyeceksiniz. İş bırakma bir yana toplu pazarlık sürecinde Ankara’da bir kere bile miting yapmayacaksınız. Hükümeti rahatsız etmekten hassasiyetle kaçınacaksınız. “Helal” gıdaya “ihtimam” göstereceksiniz ama enflasyonun üstünde zam, milli gelirden pay umurunuzda olmayacak. Bu mudur sendikacılık! “Türkiye’ye tuzaklar kurulduğu bir dönemde bizim işimiz bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek” demişsiniz. İcazet sendikacılığın ve sendikal aczin ifadesi olan bu cümle memurların üzüm değil ayvayı yemesinin asıl sebebini gösteriyor.
İcazet ve ihtimam sendikacılığı ile bu kadar oluyor. Kabahatin çoğu senin demeye dilim varmıyor ama kabahatin çok memur kardeşim!