Müzeler haftasında TCDD müzesi kapatıldı!
Meslek örgütlerinin müzeye girişine izin verilmedi!
Meslek örgütleri ve sendikalar TCDD Müzesi ve Ankara Gar yerleşkesi için dayanışma ve mücadele sözü verdi
TMMOB Mimarlar Odası, Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS), sendikalar, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların TCDD Müzesi ve Sanat Galerisi’ni gezmesine izin verilmedi. AKP aday tanıtım toplantısı nedeniyle müzeler haftasında TCDD Müzesi ve Sanat Galerisi kapatıldı. Meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşu yöneticileri müze kapısına girebilirken, basın içeri alınmadı. Meslek örgütü ve sendika yöneticileri müzenin kapısına kırmızı karanfil bırakarak bu durumu sessiz protesto etti.
TMMOB Mimarlar Odası, Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası, KESK, İMO, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve sendika yöneticileri, Mimarlar Odası’nda düzenledikleri toplantı ile yaşananlara tepki gösterdi.
Doğa ve kültür değerleri acımasızca ranta dönüştürülüyor
Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu, şunları söyledi:
“TCDD Müzesinin kapatılmasına ilişkin gezi ziyareti buluşmasını gerçekleştirmek istedik. Ancak bölgede AKP aday tanıtımlarının yapılacağı gerekçesiyle bir sıkıyönetim ilan edildi. Bu sıkıyönetim koşullarında müzenin gezilmesi fiilen hukuksuz bir şekilde engellenmiştir. Bu nedenle toplantıyı Mimarlar Odası mekanında yapmak durumundayız. Doğa ve kültür değerlerini acımasızca ranta dönüştüren bir iktidarla karşı karşıyayız. OHAL koşullarında doğa kültür değerlerine karşı saldırıların yoğunlaştığı bir dönemden geçiyoruz. Bu çerçevede ülkenin akarsuları dağları ovaları, tarihi kent merkezleri değerli olan neyi varsa hepsine yönelik bir rant projesi gündeme getirilmiştir. Önce bu projelere çılgın projeler dendi. Çılgın proje kavramı kamuoyunda deşifre edildiği için çılgın projelerin bilim ve akıl işi olmadığını bizler anlattığımız için, artık bu projelere dev projeler adını koymaktadırlar. Bu çerçevede uygulanan politikaların en önemli hedeflerinden birisi TCDD varlıkları olmuştur. Devlet demiryolları toplu taşımacılık açısından son derece önemli bir ihtiyacı karşılamaktadır. Ucuz düşük bedelli olarak yurttaşların ulaşımdan yararlanması, devlet demiryollarına ait ulaşım yapıları, başta köprüler tarih altgeçitler, devlet demiryolları garları, istasyonları ve TCDD kamusal arazileri bu politikaların hedefi olmuştur. Bu çerçevede Haydar Paşa Garı’ndan başlayarak pek çok tarihi yapı ve kültür varlığı, yıkım süreçleriyle karşı karşıya kalmıştır. Bu nedenle kimi istasyonlar tarihi köprüler yıkılmış yenlerine betonarme bir takım yapılar yapılmıştır. Bu süreç Ankara’da ve pek çok ilde devam ediyor. Haydarpaşa ve TCDD varlıklarına sahip çıkmak için bir mücadele içerisindeyiz.”
Muhçu, sözlerine şöyle devam etti:
“Haydarpaşa Garı’nın yoluna gar olarak devam edecek olması toplum adına bir zaferdir. Ülke ve yurttaşlar adına önemli kazanımdır. Bütün devlet demiryolları bu kazanımın gerçekleştirilmesi hedefimizdir. Ankara Tren Garı ile birlikte gündeme gelen TCDD Müzesi de diğer müzeler gibi kültür düşmanı politikaların hedefi olmuştur. Bu çerçevede pek çok müze kapatılmıştır. Müze niteliğindeki bina ve fonksiyonlar kapatılmıştır. Ankara Garındaki devlet demiryolları müzesinin kapatılması aynı anlayışla gündeme getirilmektedir. Müzeler düş perilerinin ilham yerleridir. Toplumsal belleğimizin en önemli varlıklarıdır. Müzemize ve TCDD varlıklarına sahip çıkmaya devam edeceğiz. Mimarlar Odası BTS, sivil toplum örgütleri ve diğer meslek örgütleri ve sendikalarla toplum kesimleriyle birlikte bu işi göğüsleyebiliriz. Tüm bu hukuksuzlukların doğa ve kültür suçlarının deşifre edilmesine ihtiyaç var. Biz bu görevi yerine getirmeye her koşulda devam edeceğiz.”
Müze gezisine bile tahammül edemediler
Sendikamız Genel Başkanı Hasan Bektaş ise şu tepkiyi verdi:
“Biz bu açıklamayı garın önünde yapmayı planlamıştık. Demiryolu ve sanat galeri olarak hizmet veren binamızı sizlere gezdireceğiz. Ama ne yazık ki ülkemizin içinde bulunduğu bu vahim durumu daha iyi yaşadık. Bir müze gezisine bile tahammül edilmediği insanların önünün kesildiği ve müzenin kapatıldığını gördük. İşin acı yanı bugün 24 Mayıs. Müzeler Haftası’nın son günü, müze kapatan bir anlayışla karşı karşıyayız. Marmaray projesinin kazılarında oradan çıkan tarihi eserler için üç beş çömlek dediği bir zihniyetin uzantısını ne yazık ki bugünde yaşadık. Ankara bu ülkenin başkenti ve yurdun dört bir yanından trenler gelir ve gider. Demir yollarında emlak satışı ve arazi pazarlaması uzun yıllardan beri devam ediyor. Bunlara bir yenisi de Ankara Garı. Ankara Garı’nın arazisinin hazineye devredildiği ve TOKİ’ye inşaat anlaşması bilgisini aldık. Yaklaşık 49 bin 267 metrekarelik arazinin TOKİ’ye devredildiğini acı bir şekilde öğrendik. Tarihi binalar var kreşimiz, misafirhane, işyerleri, konutlar ve müze var. Demiryolları burayı devrederek karşılığında Sincan Etimesgut arası bir yerde yine arazisi demiryollarına ait olmak üzere bir bölgede kendisine konut ve işyerleri yaptıracak. Biz bu film İstanbul’da gördük. Mücadelemiz bitti aynı şeyi burada yapmak istiyorlar. Buraya Hacı Bayram Üniversitesi’nin taşınması söz konusu. Bu haklı bir gerekçe değildir. Üniversitenin yapılacağı başka yerler vardır. Üniversitelerin arazileri de bugün satılıyor. Geçiş aşamasında orayı devredip, yine kamu yararına kullanılacak şekilde gösterip belki 3 belki birkaç yıl sonra üniversiteyi de oradan çıkaracaklar. Buraların durdurulması Ankara halkının sahip çıkmasıyla olacaktır. Ulaşım hizmeti vermesi gereken bur kurum devasa bir emlak inşaat bürosu gibi çalışmaktadır. Bu yağmayı durdurmak için Ankara halkıyla bu mücadeleyi sürdüreceğiz.”
Gar binaları Cumhuriyet kentlerinin moderniteye açılan kapılarıdır.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan da, Ankara Garı’nın simgeselliğine değinerek, şunları kaydetti:
“Milli mücadele için Mustafa Kemal Ankara’ya geldiğinde 27 Aralık 1919’da istasyondan girmedi Dikmen sırtlarından girdi. Çünkü o gün istasyon işgal güçleri tarafından işgal edilmiş ve ulaşım sağlanamıyordu. Ankara Garı Milli Mücadelenin başarısı ile Ankara Başkent olduğunda buranın yeniden bir modern kentleşme projesinin parçasıdır. Ankara Garı Cumhuriyeti’nin mekana yansıtılması açısından ilk yapılan yapılardan birisidir. Kapatılan TCDD Müzesi ve Ankara Garı Ankara’nın Cumhuriyet’e açılan kapısı işgal altından kurtarılarak yeni bir döneme açılan simgesi olarak tanımlanıyor. Cumhuriyet meydanıyla Ulus’a kadar uzanan ve Cumhuriyetin bütün temsil yapılarının arka arkaya dizilen sürecin mekânsal koordinasyonudur. Dolayısıyla yerleşkenin parçalanarak Ankara Garı’nın bir bölümünün devrediliyor olması yaşamımıza giren müzelerin kapatılıyor olmasındaki arkasındaki siyasal İslam’ın ideolojik bakış açısının mekâna yansıması olarak görüyoruz o bölge içinde plan ve projeler yapılıyor. O tanımlı alan içindeki 19 Mayıs Stadyumu yıkılıyor. Ulus’taki Sümerbank ve Kültür Bakanlığı alanın tamamına yakınına üniversite kurularak bütün yerleşke devrediliyor. Bu devir sürecini bunun bir parçası olarak görmek gerekiyor. Üniversitelerin parçalanması ve hazineden satışının gerçekleşeceği bir süreçle karşı karşıyayız. Ankara Garı ve bütün garlar kentin ortak kamusal alanları, görünür yüzleri ve kentin moderniteye açılan kapılarıdır. Türkiye Cumhuriyetinin modern kentleşmenin ilk kapılarıdır. Öyle bakmak gerekiyor. Bugün kapatılan TCDD Müzesi moderniteye ve Cumhuriyete açılan kapıların kapatılacağının göstergesidir. Bu parçalanmaya karşı çıkmak ve bu bütünlük içinde ele alarak mücadeleyi büyütmek bizim sorumluğumuzda. Türkiye’nin demiryolu ağıyla örülmüş, mekansallığın bir mücadele hattına dönüşmesi umuduyla biz de Haydarpaşa Garı gibi Ankara’da yeni mücadele sürecini başlatacağız.”
Demiryolunun geleceğine vurulmuş büyük darbe
İMO Ankara Şube Başkanı Selim Tulumtaş da demiryolları yöneticilerine çağrı yaparak, “Ankara Gar Kompleksi gelişim aksı içinde olan bir yer. Bu yerin devri demiryolunun geleceğine vurulmuş büyük darbedir. Çünkü daha sonraki ihtiyaçlara göre farklı biçimler alabilecek. Demiryolları ihtiyaçları temelinde alınmış bir karar değil daha üstten verilmiş kararın uygulanmasıdır. “Bu devirden bir an önce vazgeçin. Demiryolunun geleceğini korumak onların görevidir” dedi.
KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen ise, “Bu mücadelenin destekçisiyiz. AKP iktidarı kendi yeni rejimini kurma yolunda eskiye ait ne varsa sembolik olarak bunlara saldırıyor. Kendi iktidarını mekânsal olarak tesis edip tamamen yeni rejimi kurma yolunda adımlar atıyor. TCDD arazilerine ve bu kampüse yapılan saldırıların bir nedeni bu dönüşümü sağlamaktır. Üniversitelerin bölünmesiyle ilk tasarı gündeme geldiğinde bunun altından rant çıkacağını söylemiştik. Üniversitelerin kontrol edebilmesi ve gençlik hareketlerin bastırılması gibi bir çok fayda bekleme durumunun yanı sıka kampüs arazilerinin şehrin merkezinde değerli araziler olduğunu bunların mutlaka sermayedarlara peşkeş çekileceğini devredileceğini öngörmüştük. Kamusal kaynakların sermayedarlere seferber edilmesi anlayışının uzantısıdır. Belirli sermaye kesimlerini yanına çekme amacını görüyoruz. Yağma talanın yanı sıra kayırma ekonomisi işliyor. Ankara garına yapılan saldırı bunun parçasıdır. Saldırı karşısında arkadaşlarımızın verdiği mücadelenin yanındayız” diye konuştu.
Sendikamız Ankara Şube Başkanı İsmail Özdemir, tepkisini şöyle dile getirdi:
“Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı önemli bir tarihi mekan olan Ankara Garı’dır. Cumhuriyetle hesaplaşma içinde olanlar gelecek kuşağı izole ederek kendilerine rant alanları yaratmak istiyor. TCDD Çalışanları kamusallık taşımıyor. Yandaşlarına rant peşindeler. Hızlı tren garı reklamlarıyla Ankara garı işlevsiz hale getirdiler. TCDD gelecekte ulaşıma cevap vermeyecek hale getiriliyor. Haydarpaşa Garı’nda verilen mücadele ile bu yanlıştan geri dönüldü.”