İnsanlık değerleri adına zulme, zorbalığa ve gericiliğe karşı büyük direnişlerin sergilendiği bölgemiz coğrafyası aynı zamanda büyük bayramların da mekânı olmuş ve bu direnişlerin zaferlerle sonuçlandığı günler bayram olarak kutlanmıştır.
Özünü direnişten alan Newroz’da bu bayramlardan en köklü geleneğe sahip olanlardandır.
Bu yıl Newroz bayramı, yerel seçimlere sayılı günler kalmasının da etkisiyle, siyasi iktidarın ve arkasındaki güçlerin toplumu kutuplaştıran, halkları birbirine karşı düşmanlaştıran, farklı kimlik, inanç ve düşüncelere yönelik tehditlerin gölgesinde kutlanmaktadır.
Türkiye’de yıllar içinde daha da belirgin hale gelen, baskı ve şiddete dayanan otoriter uygulamalar, her fırsatta şoven milliyetçiliğin yükseltilerek ırkçılığın körüklenmesi, iktidarın anti demokratik uygulamalarını eleştiren herkesin ‘hain’, ‘bölücü’ ya da ‘terörist’ olarak suçlanması üzerinden yaratılan kutuplaştırma siyaseti, bizzat iktidar güçleri tarafından sürdürülmektedir.
Bugün Türkiye’de yaşayan farklı etnik kimliklere sahip milyonlar, geçmişte yaşanan acıların bir daha yaşanmamasını, ülkenin dört bir yanında savaş çığırtkanlığının, nefret söylemlerinin değil, barışın, huzurun ve kardeşliğin egemen olmasını istemektedir.
Yerel seçimlere giderken iktidar güçleri tarafından gerçekleştirilen bütün kışkırtmalara, giderek artan kin ve nefret söylemlerine rağmen, inançları, kimlikleri, düşünceleri nedeniyle kimsenin hedef haline getirilmediği bir Türkiye ve dünyada barış içinde bir arada yaşamak tüm halkların ortak özlemi ve dileği haline gelmiştir.
Binlerce yıllık köklü tarihi ve kültürel değerleriyle Anadolu ve Mezopotamya topraklarında yaşayan bütün halklar için barış, kardeşlik ve özgürlük tutumunda ısrar edilmesi, bunun için mücadele edilmesi gerektiği açıktır. Aksi takdirde gerçek anlamda demokrasiyi kazanmak, ülkemizdeki farklı kimlik ve inançların özgürce yaşamasını sağlamak, emek, demokrasi ve barış mücadelesinin önünde yükselen engelleri kaldırmak mümkün görünmemektedir.
Hiç kimsenin inancı, etnik kimliği, cinsiyeti, siyasi görüşü nedeniyle hedef haline getirilerek ötekileştirilmediği, eşit, özgür, laik ve demokratik bir ülkede yaşamanın yegâne koşulu, emek barış ve demokrasi mücadelesinin büyütülmesi ve güçlendirilmesinden geçmektedir.
Emekçiler savaşa karşı barışı, ölümün karşısında yaşamı, düşmanlaştırma politikalarına karşı kardeşliği haykırmaya devam edecektir. Eşit, özgür, laik ve demokratik Türkiye mücadelemiz sürdüğü sürece, halkları birbirine karşı düşman etmeye çalışanlar amaçlarına asla ulaşamayacaklardır.
BTS olarak Türkiye ve Ortadoğu halklarının özgürlük, barış ve kardeşlik bayramını kutluyoruz.
Nevruz kutlu olsun!