Ankara – Konya seferini yapan Yüksek Hızlı Tren ile aynı hat üzerinde bulunan klavuz trenin 13 Aralık 2018 tarihinde Ankara-Marşandiz’de çarpışması sonucu 3’ü makinist 9 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği, 92 yurttaşımız da yaralandığı tren kazası faciasının 1.duruşması (13 Ocak 2020 tarihinde) dün Ankara 30.Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Mahkeme tarafından hazırlanan iddianamede birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanan üçü tutuklu yedisi tutuksuz toplam 10 sanık duruşmaya katıldı.
Sanıkların ve müştekilerin kimlik sorgulamalarının ardından başlayan duruşmada sanıklar tarafından verilen ifadeler ile Mahkeme Heyeti ve avukatların sorularının sanıklar tarafından cevaplandırılmasıyla geç saatlere kadar sürdü.
Görülen davada Tren Teşkil Memuru ve kazada yaşamını yitiren Makinistlerin kazanın asıl sorumlusu gibi gösterilmesi karşısında verilen ifadelerde ve beyanlarda TCDD Genel Müdürü ve sorumlu Genel Müdür Yardımcıları yargılanmadan gerçek adaletin sağlanmayacağı belirtilerek bu kişilerinde yargılanması talep edilmiştir.
Duruşma sonunda Mahkeme Heyeti, Tren Teşkil Memuru Osman Yıldırım’ın tutukluluğunun devamına karar verirken, tutuklu yargılanan Hareket Memuru Sinan Yavuz ve Trafik Kontrolörü Emin Ercan Erbey’in tahliyesine karar vererek duruşmayı 24 Ocak 2020 tarihine erteledi.
Öncelikle belirtmek gerekir ki bu kazanın yaşanmasına neden olan sinyalizasyon sistemi eksikliği halen devam etmektedir. Yani her an benzer bir kazanın yaşanması muhtemeldir. Bu durumu teyit eden ise TCDD Genel Müdürlüğü tarafından kazanın yaşanmasının ardından tren seferlerinin hareket noktası ve saatlerinde değişiklik yapılması olmuştur.
Demiryollarımızda bugüne kadar pek çok kaza yaşanmış bu kazalarda yüzlerce yurttaşımız yaşamını yitirmiş ve yaralanmıştır.
Bizler her seferinde bu kazaların yaşanmasının asıl nedeninin; çalışanların bireysel hatalarından öte TCDD’de yeniden yapılandırma adı altında 2003 yılından beri hayata getirilen uygulamalar ile AKP döneminde; siyasiler ve bürokratlar tarafından bilimsellikten uzak adımlar atılması, liyakatten uzak kadroların iş başına gelmesi, yetersiz personel sayısı, birden fazla unvanın işinin bir tek unvana yaptırılması ve benzeri pek çok faktörden kaynaklı olduğunu belirttik.
Konuyla ilgili olarak sendikamız tarafından kazanın ardından hazırlanan raporda detaylı olarak bu nedenler açıklanmış ve raporumuzda; “çok açıkça görülüyor ki siyasi şov uğruna tam anlamıyla tamamlanmayan hatların açılması için, kuruma yapılan siyasi baskı sonucunda üst düzey bürokratların kurum lehine güvenli ulaşım adına baskılara engel olmak yerine, suskun kalıp kendi alt yöneticilerine bu garabet emirleri üretmeleri için talimat vermeleri de kazanın asıl sebeplerindendir.” Denilerek asıl sorumluluğun nerede aranması gerektiği belirtilmiştir.
Bizlere göre yaşanan bu kazanın asıl sorumluluğu çok açık bir şekilde ortadadır. Ve maalesef bir kez daha görmekteyiz ki bu kaza sonrasında da gerçek sorumlular yargı önüne çıkarılmamıştır.
Sinyalizasyon sistemi tamamlanmadan hattın açılmasına karar verenlerin yargı önüne çıkartılmadan kamuoyu vicdanında yargılamanın tam olarak sağlanmayacağı bilinmelidir.
Sendikamız tarafından bu kazanın gerçek sorumlarının açığa çıkarılması için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimiz tüm kamuoyu tarafından bilinmelidir.
14.01.2020
Merkez Yürütme Kurulu