Uluslar arası Çalışma Örgütü ILO tarafından her yıl 28 Nisan “Dünya iş sağlığı ve güvenliği günü.” olarak kutlanmaktadır. Dünyada her yıl 2 milyondan fazla çalışanın iş kazaları ve meslek hastalığından yaşamını yitirmesi nedeniyle 2001 yılından bu tarafa ilan edilen ve 2003 yılından bugüne kadar dünyanın her tarafında koruyucu sağlık ve güvenlik kültürünü oluşturmak için çeşitli temalarla her yıl kutlanmaktadır.
Demiryollarında yeniden yapılanma çalışmaları adı altında tasfiye ve özelleştirme çalışmaları son 15 yıldır kesintisiz bir şekilde devam ederken, bu süreçte işletmecilik güvenliği hiç olmadığı kadar güvenilirliğini kaybetmiş, yakın geçmiş, ülke gündemine de oturduğu üzere, ölümlü büyük kazalara şahitlik ederken, çalışma koşularından kaynaklı iş kazaları olağan hale gelmiştir.
Son yıllarda birçok unvan kaldırılırken,teknik bazı unvan birleştirilerek görev ve sorumluluklar ortaklaştırılarak,kuralsız ve esnek çalışmanın önü açılarak görev ve sorumluluklar birbirine karıştırılmıştır.Süreçte pek çok unvan kaldırılıp yerine tek bir unvan ihdas edilirken özel sektör eliyle yapılan birimlerdeki unvanlar iptal edilerek, personel başka iş yerlerine eş zamanlı olarak gönderilmektedir. İşte bu süreç yaşanırken yakın zamanda TCDD’nin özelleştirilmesi hakkındaki yasa Meclis Genel Kurulundan geçmiş ve önümüzdeki günlerde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girecektir.
Sendikamız tarafından bugüne kadar iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili pek çok uyarı yapılmış, seyrüsefer güvenliğini tehdit eden konularda gerekli önlemlerin alınması istenmiştir. Buna rağmen bugüne kadar kurum
yeterli önlem alındığını söylese de son bir yılda demiryollarında bir çok kaza meydana gelmesi bir çok vatandaşımızın ölümüne ve yaralanmasına neden olmuştur.
Bugün ülkemizde ise AKP iktidarı iş sağlığı ve güvenliğini yok sayarak uyguladığı politikalar sonucu, “madenlerde”, “tersanelerde”, “sanayi sitelerinde”, “fabrikalarda” yaşanan iş kazaları, kaza olmaktan çıkmış
kitlesel iş cinayetlerine dönüşmüştür. 2012 yılı 2013 yılı Nisan ayı Veriline göre demiryollarında Tren Çarpışması, Dray, Trenden Düşme diğer kazaların sayısı toplamında 147 kaza meydana gelmiş,bu kazaların sonucunda yolcu-personel ve diğer şahıslardan ölü sayısı 55, yaralı sayısı ise 101 olarak açıklanmıştır. Bu veriler ışığında demiryollarımızda yaşanan kaza oranının ne denli büyük olduğu görülmektedir.
Geçmiş yılların istatistikleri göz önüne alındığında bu sayıların düşme gösterdiği görülmektedir. Bunun nedeni demiryollarında pek çok hattın çeşitli nedenlerle geçici ve uzun süreli olarak yolcu ve yük taşımacılığına kapatılmış olmasıdır.
Bilimsel kaza araştırmacıları, kaza etkenlerini “sistem” ve “insan” olmak üzere iki boyutta değerlendirmekte, kazaların yüzde 68,4 “insan” hatasından, yüzde 27,7 sinin sistemden ve yüzde 3,9’nun ise olağanüstü doğa olaylarından kaynaklandığı açıklamaktadır.
İnsanı hata yapmaya getiren başlıca faktörler ise; mesleki bilgi ve deneyim yetersizliği, yönetimsel uygulamalara bağlı mesleki motivasyon yetersizliği, fiziki ve toplumsal çevre koşulları,fazla çalıştırılma, sağlık sorunları ve bireysel özellikler olarak sınıflandırılmaktadır.
Bu tablo da dikkate alınarak pek çok olumsuzluğu içinde barındıran geçmiş sürecin yanında önümüzdeki sürecin yasanın kabul edilmesiyle daha tehlikeli bir hale geleceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Demiryollarında oluşan bu acı tablonun sorumlusu, sendikamızın ısrarına rağmen gerekli önleyici iş güvenlik tedbirlerini almayan, taleplerimize kulaklarını tıkayan ve uyarılarımızı görmezden gelmekte
ısrar eden yönetim anlayışıdır. Sendikamız gerek yazılı gerekse de şifahen defalarca uyarılarını yapmış, gerekli önleyici güvenlik önlemlerini almasını talep etmiştir.
Güvenli bir hizmet noktasında ve verilen hizmetlerde İş Sağlığı ve Güvenliği kriterlerini göz önünde bulundurmak hem işin hem çalışanların sağlığının korunması bakımından son derece önemlidir. İstatistikler incelendiğinde demiryollarının bu konuda çok yol alması gerektiği açıktır. Bu konuda hali hazırda devam eden çalışmalar olduğu bilinmektedir.
Bugüne kadar ülkemiz demiryollarının tek elden yürütüldüğü hizmetlerin demiryollarının özel sektöre açılmasıyla daha tehlikeli bir sürece gireceği kaygısını taşımaktayız.
Yürürlüğe giren İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ yasası tüm sektörleri kapsadığı gibi TCDD’yi de kapsamaktadır. Kanun; özel sektör, devlet sektörü ayırımı yapmaz,yalnızca kuralları koyar ve tüm çalışma hayatını doğrudan etkiler. Personel açısından bu konuda eğitime katılma ve uyma/uygulama zorunluluğu getirirken, işveren açısından da gerekli düzenlemeleri yapma/şartları oluşturma yükümlülüğü getirmektedir.
TCDD’nin İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ hizmeti alması, iş yerlerinde bu konuda kurullar oluşturması, gerekli emniyet tedbirlerini alıyor olması, personelini periyodik olarak eğitiyor olması yasal bir zorunluluktur.
TCDD açısından konu irdelendiğinde ve eğitim programları ile meslek standartları karşılaştırıldığında GENEL İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ konuları kapsamında verilmekte olan eğitimin ULUSAL STANDARTIN amir hükümlerini karşılamakta olduğu fakat gerçek manada demiryollarında seyrüsefer güvenliği ve demiryollarının kendi özeline yönelik hususlarda gereken eğitimin verilmediği ve önlemlerin alınmadığı görülmektedir.
TCDD’nin bol yıldızlı otellerde çok sayıda özel eğitim satın aldığını ve personelin de bu bol yıldızlı otellerden memnun kaldığını görmekteyiz.
TCDD’nin EMNİYET ve GÜVEN demek olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu emniyet ve güvenin gereği ise yasanın öngördüğü şekilde MESLEKİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ’nin verilmesinde geçmektedir. Bu konuda yapılacak çalışma yasanın amir hükümlerini karşılanın yanı sıra TCDD trenlerinin EMNİYET’ini sağlayacağı gibi çalışan personelinde GÜVENLİĞİ’ni temin eder bir içerik taşımalıdır.
Sermayenin serbest dolaşımı amacıyla demiryolu yasası kabul edilirken, bugüne kadar kamusal bir hizmet özelliği taşıyan demiryolu taşımacılığının sermayeye açılmasıyla bu alanın sermayenin kar hırsı nedeniyle maliyet girdilerinin büyük önem taşıyacağı, bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği alanının düşük maliyetle karşılanmasının amaçlanacağını şimdiden ifade etmek yanlış olmayacaktır.
Demiryollarının özelleştirmesi anlamına gelen bu yasa ile bundan sonra taşeronlaşmayı, taşeronlaşma ise esnek kuralsız ve belirsiz süreli çalışmayı, hizmetlerine kolay ulaşılamayan ve güvenliği tartışmalı olmasının yanında çalışanların bugün ellerinde olan haklarına sahip olamayacağı bir tabloyla karşı karşıya olacağız.Bundan hareketle bugün bir kez daha “Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü” nedeniyle hem AKP iktidarını hem de başta TCDD olmak üzere işkolumuzda bulunan kurum yöneticilerini gerekli önleyici tedbirleri alarak bu iş cinayetleri
durdurmaya çağırıyor,bu iş kazalarında gerekli koruyucu güvenlik tedbirini almayan kurum,iş yeri amirleri,ünite amirleri başta olmak üzere gerekli tepkimiz ile birlikte hukuksal bir mücadelenin verileceğini de buradan ifade ediyoruz. iş kazalarında hayatlarını kaybeden meslektaşlarımızı,vatandaşlarımızı ve diğer bütün emekçileri saygıyla anıyoruz.
Sendikamız bundan sonra iş kazaları ve işçi sağlığı alanında üzerindeki sorumluğun daha da arttığının bilinciyle mücadelesini sürdürecektir.