TCDD’de son yıllarda yapılan siyasi kadrolaşmalar ve liyakatsiz atamalar had safhaya ulaşmıştır. Sırf bu atamalar yüzünden kurumun kötü yönetildiğini, özellikle İBB’den gelen ve demiryolu işletmeciliğine yabancı kişilerin TCDD yönetimine atanması nedeniyle sağlıklı demiryolu işletmeciliğinin yapılamadığını, işyerlerinde huzur kalmadığını ve gelinen durum itibariyle de tüm bu yanlış işlemler zincirinin kazalara neden olduğunu defalarca dile getirdik ve getirmeye devam ediyoruz.
TCDD’nin yönetim kadroları, (genel olarak) siyaseten atanmış, liyakati ve yeterliliği olmayan kişilerden olunca, doğal bir sonuç olarak, kurum iç işleyişi ve personelin atamaları ile yükselmeleri de bu zihniyet paralelinde götürülmeye başlanmıştır. Personelin yükselmesi ya da herhangi bir birime, “konunun uzmanı olan” personelin atanması konusu, ciddiyetle ve profesyonellikle ele alınması, doğru eğitim ve konusuyla ilgili yeterlilik sınavlarıyla yürütülmesi gereken çok önemli bir süreçtir.
Ancak TCDD yönetimi, son günlerde yaptığı yeni “sözlü sınav” uygulamalarıyla, yine ciddiyetten uzak ve yandaşlık temelinde demiryolu işletmeciliğine baktığını göstermiştir.
Yaklaşık olarak 1,5 ay önce “Yol Sürveyanı, Trafik Kontrolörü ve Trafik Başkontrolörü (bu unvanlar demiryolu trafiği açısından çok önemlidir)” yazılı sınavlarında başarılı olan personele “sözlü sınav” (mülakat) yapıldı.
Bu sınavları; sesli ve görüntülü kayıt alınmayan sınav salonlarında, tutanak tutmadan, hatta “yol sürveyanı” unvanı ile ilgili sözlü sınavı telekonferansla ve sınav komisyonunda görevli olmayan kişilerin gözetiminde yapan TCDD’nin, “sözlü sınav” sonuçlarını açıklaması sonrasında, gerçek niyetinin ne olduğu ortaya çıktı!
Bu şekilde yapılan sözlü sınavlar, hukuken geçerliliğini ilk andan itibaren yitirdiği gibi, idarenin bu işlemle hedefinin, sınavları ve sonuçlarını yargı denetiminden kaçırmak olduğu ortaya çıktı.
Açıklanan listelerde en çok göze çarpan husus ise; işin asıl özünü oluşturan yazılı sınavlarda yüksek puan alanlara, sözlü sınavda düşük puan vermek suretiyle, ortalamaları ve listedeki sıraları aşağıya düşürülürken yada asil listeden elenmeleri sağlanırken, yazılı sınavda düşük puan alan ve genelde yandaş sendika temelli bakış açısına uygun kişilere sözlü sınav puanları yüksek verilerek, sıralamada üstlere çıkmalarının sağlanmasıydı.
Puanlama sisteminde, kişilerin yazılı sınavlarda aldıkları puan ile sözlü sınavda aldıkları puan arasında neredeyse toplamda 50 puanlık fark(+-) oluşturulmasıyla elde edilen bu sonuçlar; tamamen hukuk, liyakat ve hakkaniyet dışıdır.
Bizler biliyoruz ki, mesleki yeterlilik-liyakat yazılı sınavlarla ortaya çıkar. Yazılı sınavda yüksek puan alarak mesleki yeterliliğini ispatlamış olan bir memurun sözlü sınavda daha düşük puan alması beklenemez. Bu hayatın ve iş yaşamının olağan akışına uygun değildir.
Yazılı sınavda alınan puandan daha düşük sözlü sınav puanı verilmiş olması, sözlü sınavlarda objektif değerlendirilmenin olmadığını, niyetin çok başka olduğunu açıkça göstermektedir.
Bir diğer husus ise; TCDD’nin, mülakatların ardından kazananların listelerini en az 1 ay boyunca yayınlama cesareti gösterememesidir. Aslında bu yapılarak, sözlü sınavların tamamı üzerine şaibe düşürülmüştür.
Böylelikle, önemli görevlere yükselecek olan personelin seçiminde bile, TCDD yönetiminin, adil, tarafsız, eşitlikten ve bilimden yana davranmadığı, bu yükselmeleri dahi siyasileştirmeye çalıştığı ve böyle yaprak demiryollarının geleceğini daha fazla tehlikeye attığı, bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
Bizler, tıpkı bu uygulamalarla bir kez daha görüldüğü üzere, “sözlü sınav” yada “mülakat” olarak adlandırılan bu sistemin, kendi içinde kusurlu, objektifliğin değil yandaşlığın baz alındığı ve hakkaniyet ölçülerinin hiçe sayıldığı bir sistem olduğunu düşünüyoruz. Ve bu çarpık sistem nedeniyle yaratılan mağduriyetleri gidermek için her zaman üyelerimizle birlikte olacağız ve konuyu yargıya taşıyacağız.
Diğer yandan, sözlü sınavlarda yaşanan bu skandala, kurumun iç organizasyonunu, tren trafiği açısından önemli olan mevzuatını by-pass eden yeni bir skandal kararın ve uygulamanın eklendiğine şahit olmaktayız.
TCDD teşkilatına hiçbir duyurusu yapılmadan ve mevzuatta yeri olmayan “Bölge Kontrolörü” unvanı uydurularak, direkt bölge müdürlerine bağlı seçme KİŞİLER/EKİPLER oluşturulup, seyrüsefer güvenliğini tamamen tehlikeye düşürecek işler yapılmak isteniyor.
Kamu kurum ve kuruluşlarında yeni unvan ihdası yada iptali Devlet Personel Başkanlığı’nın oluru ve T.C. Cumhurbaşkanlığı’nın onayı ile gerçekleşebilmektedir. Ancak TCDD yönetimi, birçok konuda olduğu gibi bu konuda da kural tanımamakta, demiryolu işleyişini tamamen bozmaktadır. Hiçbir kamu kurum ve kuruluşunda, makam sekreterleri dışında, bir üst unvana bağlı ÖZEL KİŞİLER şeklinde bir örgütlenme yoktur! TCDD’nin trafiği konusunda yetkili bölüm, Trafik ve İstasyon Yönetimi Dairesi Başkanlığı ile taşradaki bağlı müdürlükleridir. Buna rağmen, bu müdürlükleri by-pass edecek ve kişi bazlı sorumlulukla yapılacak tüm işlemler yeni kazalara davetiye çıkaracaktır.
TCDD’nin Trafik ve İstasyon Yönetimi Dairesi Başkanlığı’na, demiryollarından anlamayan ve İBB’de ilk olarak mezbahanede çalışmaya başlamış ve sonra direkt olarak TCDD’nin bu daire başkanlığına atanmış birisi ile bu uygulamalara onay veren İBB kökenli TCDD yönetiminin, tren trafik güvenliğini tehlikeye atan, gerek bu işlemi, gerekse de sözlü sınav skandalı, demiryollarının getirildiği içler acısı durumun fotoğrafı niteliğindedir.
Biz, genel anlamda ulaştırma sektöründe, özel de ise demiryollarında örgülü Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası(BTS) olarak, demiryollarının getirildiği bu durumu asla kabul etmiyoruz. Ve bunu tersine çevirmek için mücadele ediyor, yanlışları, kusurları ve sorumlularını her daim kamuoyu ile paylaşıyoruz. Son yapılan mevzu bahis skandal uygulamaların da, tüm sonuçlarıyla birlikte iptal edilmesini istiyor ve bekliyoruz.
Eğer TCDD yönetimi bu konuda hiçbir olumlu adım atmaz ise, mağdur edilen üyelerimize sahip çıkacağımızın ve konuyu yargıya götürmekten bir an için bile geri durmayacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Ancak unutulmamalıdır ki; siyasi kadrolaşma ve liyakatsiz atama durdurulmadığı, adillik, hakkaniyet ve eşitliğe uygun davranılmadığı, TCDD gibi uzmanlık isteyen bir kurum, İBB’den atanan bürokratlardan arındırılmadığı, doğru yatırım ve personel alımı yapılmadığı, kurumun eskiden olduğu gibi kamu yararına hizmet vermesi sağlanmadığı sürece bu sorunlar devam edecektir. Ve bu sorunları yaratan da, siyasi iktidar ve onların atadıkları bürokratlarıdır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Merkez Yürütme Kurulu