Sürgünlere Baskılara, Soruşturmalara ve Özelleştirmeye Karşı Basın Açıklaması ve Oturma Eylemlerinin 15. Haftasında İzmir Şubemiz tarafından bugün Alsancak Gar önünde basın açıklaması ve oturma eylemi gerçekleştirildi.
İzmir Şube Örgütlenme ve Eğitim Sekreterimiz Ufuk Karslıoğlu tarafından okunan basın açıklaması aşağıdadır.
Basına Kamuoyuna;
Sürgünlere baskılara soruşturmalara ve özelleştirmeye karşı başlattığımız basın açıklaması ve oturma eylemlerinin 15. Haftasındayız.
Sendikal hareketin geçmişten gelen mücadele ve direniş tarihine bakıldığında bu baskıcı sürecin de gelip geçici olduğunu, sonunda kazananın emekçiler olacağını göreceğiz. Toplumsal yapının doğasında halkına dayanmayan, halkın gerçeklerini yansıtmayan, demokratik sistemi gerçekleştirmeyen sistemler yok olmaya mahkûmdur. Verdiğimiz bedelleri görmeden geri adım atacağımızı, sineceğimizi, korkacağımızı zannedenler yanılmaya devam edecektir.
İnsanları pandemi döneminde hiç bilmediği yerlere sürgün ederek temel ihtiyaçların karşılamak için çarşı pazar bilmediği bir şehirde dolaşmasına sebep olanlar arkadaşlarımızın hayatına sebep olacak uygulamalara karar veriyorlar. Malatya ya sürgün edilen Şube Kadın sekreterimiz Nurhan KARADAĞ ve eşi Ünal KARADAĞ Covid 19 olmuştur. Sadece sendikal faaliyetten dolayı mahkeme kararları dahi hiçe sayılarak defalarca sürgüne gönderilen İş yeri temsilcimiz Ünal KARADAĞ hastalığı ağır geçirdiğinden hastaneye kaldırılmıştır. Arkadaşlarımızı Pandemi döneminde sürgüne göndererek hayatı tehlike yaşamasına sebep olan sorumlular hesap verecektir gereğini misliyle görecektir. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacaktır.
Bugüne kadar TCDD, özellikle temel hak ve özgürlükler konusunda, en temel sendikal hakların kullanılması ile ilgili olarak çok sayıda hukuk dışı girişimde bulunmuş, hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alan kararlara imza atmıştır. TCDD’ nin yasakçı ve hukuk dışı karar ve cezaları mahkemelerden, yüksek yargıdan birer birer dönmesine karşın, BTS ye yönelik baskıcı ve ayrımcı uygulamalarına ısrarla devam etmekte, BTS üyelerini korkutmak ve yıldırmak için olmadık yol ve yöntemler kullanarak açıkça suç teşkil eden tutumlar içine girmektedir.
Kurulduğu günden bu yana nitelikli kamusal hizmeti savunan Sendikamız BTS ve Konfederasyonumuz haksız ve hukuksuz uygulamalara karşı her koşulda mücadele etmiştir; bugün de bu mücadelesini sürdürmektedir. Özelleştirmeye, güvencesiz ve esnek çalışmaya, performans sistemine, liyakatsız atamalara yani çalışma hayatında iş barışını bozan tüm uygulamalara karşı sesini yükseltmiştir; bundan sonra da güçlü biçimde itirazını sürdürecektir. Bugün burada bir kez daha yüksek sesle ifade etmek istiyoruz: yöneticilerimize ve üyelerimize dönük yapılan bu işlemler sürgündür ve tüm Demiryolculara bir gözdağı niteliğindedir. Üyelerimizin büyük bir çoğunluğu TCDD Trafik ve İstasyon Yönetimi Dairesi personeli olup, bu sürgün kararlarının nerede ve nasıl alındığını çok iyi bilmekteyiz. Onlarda şunu bilmelidir ki BASKILAR SÜRGÜNLER BİZİ YILDIRAMAZ. Bu kapsamda Trafik ve İstasyon Yönetimi Daire Başkanı Apdullah ÖZCANLI ve İnsan Kaynakları Daire Başkanı Mustafa GEDİZ hakkında mahkeme kararalarına uymamak ve görevi kötüye kullanmaktan suç duyurusunda bulunduk.
KİT lere bilerek zarar ettirip zarar ediyor diye özelleştirme yapmak isteyenler, buharlaşan milyar doların hesabını veremiyorlar. Bir gün merkez bankasında duruyor bir yere gitmedi derken, 36 milyar doları altın olarak halkın evindedir diyorlar bu altınlar kimlerin evindedir. 75 milyar doları Türkiye’deki bankalarda gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarında durmaktadır diyorlar bu gerçek kişiler kimlerdir hangi vasıfla milyar dolarlar bu kişilerin hesabına aktarılmıştır.
Özellikle TCDD taşınmazlarının yağmalanmak istendiği, özelleştirme uygulamalarının hayata geçirilmek için hazırlıkların yapıldığı bugünlerde, TCDD’yi arka planda yöneten ve yaptıkları usulsüzlükler Sayıştay raporları ile sabit olanların karşısında duran sendikamızı kendisine düşman olarak görenlerin asıl amaçlarını yakından biliyoruz. Bu amaçlardan birisi kamu sermayesi ile kurdukları özel şirkete TCDD nin tüm bakım onarım işlerini kamu ihale mevzuatına aykırı olarak bir şirkete havale etmek.
Değerli dostlar daha önceki haftalarda bu şirketten yani TCDD Teknik A.Ş den bahsetmiştik. Siz de incelediğinizde göreceksiniz ki, TCDD Teknik A.Ş’nin yönetiminin
tamamı İBB den gelmedir.. Ve bir şeyde dikkat çekicidir. TCDD organizasyon şemasında yerleri yok ama TCDD amblemini kullanabiliyorlar? Özel firma ama kamu sermayeli. Bizim hukuktan anladığımıza göre, göz göre ihale kanunu vs. ilgili tüm kanunlara aykırı bir şekilde hareket edip, yolsuzluk yapıyorlar.
Pandemi sürecinde yük ve yolcu taşımacılığını sağlamak yurttaşların ihtiyaçlarını karşılamak için yoğun emek harcayan emekçilerin sürgün edilmesinin yalnızca Demiryolu çalışanlarının sorunu olarak algılanmaması gerekir. Demiryolu emekçilerinin taşıdığı her bir yolcunun her yükün altında alın teri ve özveri vardır. Ve bu hizmet bir kamusal hizmettir.. Bu ucuz kamusal hizmetten faydalanmaya devam etmek istiyorsak bu mücadeleye, toplumun her kesimi tarafından destek sağlanmalıdır. Çünkü bu kamusal hizmetten halkı mahrum bırakmak istiyorlar.
TCDD’yi holding haline getireceklerini söylüyorlar. Bu özelleştirme değil de nedir? TCDD’yi TTY’ye tabi şirket haline getirileceğini söylüyorlar. Çünkü bu şekilde Sayıştay denetiminden de çıkartacaklar. Kamu İhale Yasasına da tabi olmayacak. Böylece TCDD Teknik A.Ş örneğinde olduğu gibi istedikleri işi istediklerine ihalesiz olarak hem de yasal olarak verecekler.
Özelleştirme sonucu herkes işçi olacak. Personeli önce havuza gönderecekler. İş güvencesi ortadan kalkacak. Görevde yükselme, kamu personeli sınavları olmayacak. Sermayesi devlete, yönetimi ise iktidara ait bir şirket oluşturacaklar. Biz bu talana izin vermeyeceğiz. Her platformda bu yapılmak istenenleri açıklayacağız. Bu kurum halkındır, bu kurum çalışanlarındır. DEMİRYOLU HALKINDIR SATILAMAZ buna izin vermeyeceğiz.