Sendikamız tarafından bugün(22.04.2021) Genel Merkezimiz ve Şubelerimiz tarafından “Demiryollarının Özelleştirilmesine HAYIR!” başlıklı basın açıklamaları yapıldı.
Sendikamız Genel Merkezi tarafından TCDD Genel Müdürlüğü önünde, Şubelerimiz tarafından da Şube binaları önlerinde gerçekleştirilen basın açıklamasıyla özeleştirme karşıtı sendikamızın görüş ve değerlendirmeleri paylaşılmıştır.
Genel Merkezimiz tarafından yapılan basın açıklamasına; sendikamız MYK üyeleri ile KESK Şubeler Platformu katılırken, CHP Milletvekili Yıldırım KAYA ile HDP milletvekili Kemal BÜLBÜL’de yapılan basın açıklamaya katılarak ardından açıklamalarda bulundular.
Sendikamız Genel Başkanı Murat ORAL tarafından okunan basın açıklaması ektedir.
22.04.2021
Basına ve Kamuoyuna
Demiryollarının Özelleştirilmesine HAYIR!
Bugün demiryollarında kamu eliyle yürütülmekte olan hizmetler özel sektör eliyle yapılmak üzere özelleştirmek, kalan kurumlar parçalanmak ve tasfiye edilmek istenmektedir.
Bilindiği üzere; demiryollarının Yeniden Yapılanması amacıyla hazırlanan raporlarda yer alan tavsiyeler zaman içinde bir bir uygulanırken 1 Mayıs 2013 tarihinde 6461 sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleşmesi yasası çıkarılmıştır.
Bu kanunun çıkarılmasından gerek önce gerekse de sonrasında pek çok yanlış uygulama hayata geçirilmiştir.
Geçen süre içerisinde; kurum TCDD GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ve TCDD TAŞIMACILIK A.Ş. adıyla ikiye bölünmüş, personel sayısı azaltılmış, azaltılan personelle çok iş yaptırılmaya başlanmış, esnek ve kuralsız çalışma dayatılmış, kurumlar; bilgi, birikim ve tecrübesi olmayan kadrolarla doldurulmuş, TCDD’ye ait taşınmazlar ve limanlar, lojmanlar satılmış, istasyonlar kapatılmış, yolcu trenleri azaltılmış, bir çok hatta tren seferleri iptal edilmiş, hastane ve eğitim tesisleri kapatılmış ve pek çok hizmet dışardan alınmaya başlanmış, demiryolları özel tren işletmeciliğine açılmıştır.
TCDD’de işçi ve memur toplam çalışan sayısı 1970’de 65.784, 1995’de 50.965, 2002’de 41.978 iken, 6461 sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleşmesi kanunu 1 Mayıs 2013 tarihinde yasalaştığında 29901’e düşmüştür. 2018 yılında TCDD ve TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin toplam çalışan sayısı 27.540’a kadar düşmüştür.
1995’ten bu yana uygulanan özelleştirme/yeniden yapılanma programları sonucu TCDD gelirleri düşmüş, son on dokuz yıl içinde zarar neredeyse beşe katlanmıştır. 1981’den 1985’e kadar kar eden kuruluş, bu tarihten sonra özelleştirme ve neoliberal politikalar sonucu gelirleri düşmüş ve zarar eden bir kurum haline dönüşmüştür. Bugün özel sektörün büyütüldüğü, demiryollarının ise zararlarının kat be kat arttığı bir kurum yaratılmıştır.
2013 yılında Meclis’ten geçerek yürürlüğe girmiş olan bu kanunun üzerinden geçen 8 yılın ardından bugün, 6461 sayılı kanunun basedilen hedeflerinden hiçbirine ulaşılamamakla birlikte, ülkemiz ve demiryolları açısından daha da geriye gidiş olmuştur.
Bu kanunun kuruma ve ülkeye verdiği zararın ardından bugün yeni düzenlemeler yapma gereği duyulması başarısızlığın itirafı olmuştur. Bu tablonun sorumlusu olan siyasi iktidar ve onların atadıkları bürokratlardır.
Bu gerçek önümüzde duruyorken, Cumhurbaşkanlığı’nın 2021 yılı programında; “demiryollarının serbestleştirilmesinin genişletilmesi ve yeniden bölünmesi” hedefleri yer almış olup TCDD Genel Müdürlüğü tarafından yakın zamanda yapılan açıklamalar ve ardından Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile TCDD TÜBİTAK- TÜSSİDE tarafından ortak hazırlanan DEMİRYOLU KİT’LERİ DÖNÜŞÜM PROJESİ’ sunum dokümanı resmi olmayan yollarla paylaşılmış ve demiryolu camiasında dolaşıma konmuştur.
Şimdi TCDD’de yapılmak istenen; Holdingleştirilmiş bir yapı kurmak, şirketlerden oluşan bu yapıyı Kamu ihale Kanunundan ve Sayıştay denetiminin dışına çıkararak, kuralsız denetimsiz bir yapı yaratmaktır. Bu kurumsal yapı ile kalan taşınmazları haraç mezat satmak, kurumun kendi çalışanlarıyla yaptığı işleri sorgulanmayan/soruşturulmayan ihalelerle özel sektöre yaptırmak, iş güvencesi olmayan, düşük ücretli istihdam politikası izlemek amaçlanmaktadır.
Bu düzenlemelerin hayata geçmesi durumunda; bir yandan çalışanlarının çok büyük bir bölümünün ya havuza gönderilmesinin ya da teşvik yoluyla emekli edilmesinin önü açılacak diğer yanda ise kalanlar kazanılmış haklar dikkate alınmadan farklı statülerde çalıştırılacaktır.
Kurumsal yapının bozulduğu, iş güvencesinin de iş güvenliğinin de kalmayacağı, esnek ve kuralsız çalıştırmanın normal bir çalışma şekli halini alacağı, iş barışının ortadan kalkacağı ve istenildiği zaman çalışanın işine son verileceği bir düzen kurulacaktır.
Bugün, demiryollarının sermayeye tamamıyla teslim edilmesi ve yarım kalan özelleştirmenin tamamlanması istenmektedir.
Mevcut haliyle TCDD; demiryolları altyapı işletmeciliği, bakım-onarım işleri ve diğer pek çok işin sorumlusu ve kamu kaynağını kullanan bir kurum olarak varlığını sürdürecekken, yapılmak istenen; asli görevleri başta olmak üzere kurumun yapabileceği tüm hizmetler kurulacak şirketler üzerinden ihaleler yoluyla siyasi yandaşlara kaynak aktarımının gerçekleştirildiği bir mekanizmaya dönüştürülmesidir.
Bunun en iyi örneği; yine 2018 Şubat ayında kamu sermayesi ile faaliyete geçen eski adı RAYSİMAŞ olan TCDD TEKNİK A.Ş. adlı şirkettir. Bünyesinde az sayıda personel bulundurulmasından kaynaklı personel gideri düşük olmasına ve TCDD’den aldığı işleri daha düşük ücretle bir aracı kurum gibi çalışarak ciddi kar sağlayan tutarlarda alt yüklenicilere ihaleyle vermesine rağmen kar elde etmesi gerekirken, tam aksine 2019 yılında neredeyse kuruluş sermayesinin tamamı olan 5,3 milyon TL kadar zarar ettiği Sayıştay raporları ile tespit edilmiştir.
İşin özü; ve en önemlisi de kurumlarımızın özel sektöre peşkeş çekilen kurumlar haline dönüştürülmek üzere bu kanunla tam bir dikensiz gül bahçesi yaratılmak istenmesidir.
Bizler yeniden yapılandırmaların ne anlama geldiğini, özelleştirmelerin ne anlama geldiğini özelleştirilmek suretiyle nasıl parçalandığı, nasıl tasfiye edildiği, nasıl peşkeş çekildiğini TEKEL’den ve diğer pek çok kamu kurumundan biliyoruz.
Siyasi iktidarın ve TCDD yönetiminin demiryollarına ilişkin yeni bir düzenlemeye gitmesi ne ülkemize, ne demiryollarına, ne de çalışanlara hiçbir fayda sağlamayacağı gibi, sermayenin emrine terk edilmiş bir demiryolu yaratılacaktır.
Bir düzenleme yapılacaksa bunun “ben yaptım oldu” anlayışıyla değil, ilgili kurum temsilcilerinin, bilim adamlarının, sendikaların, odaların, siyasi partilerin ve ihtiyaç görülen kurumların ne dediklerinin dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Bizler esas itibariyle;
Yeniden yapılandırma adı altında hayat geçirilen yanlış politikalardan vazgeçilerek, demiryolu ulaşımının kamusal, ulaşılabilir, nitelikli ve ekonomik bir şekilde yapılması için gerekli adımların atılmasını,
Demiryollarının; siyasi müdahalelerden uzak tutularak, kurumun içinden yetişmiş, demiryolu kültürü, bilgi ve birikimine sahip kişilerle yönetilmesini,
Ulaştırma politikaları ve özelde demiryolu politikasının bilimsel bir yaklaşımla ele alınmasını, bilim insanları, ilgili sendika ve odaların katılımıyla belirlenmesini,
istiyoruz.
BTS olarak, bir yandan demiryollarının gelişmesi ve büyümesi için diğer yandan da çalışanların iş güvenceli, insanca yaşam koşullarında çalıştığı bir ortamın yaratılması için bugüne kadar durmadan verdiğimiz mücadeleyi bugün de verme kararlılığındayız.
Demiryollarına ve demiryolu emekçilerine yönelik bu saldırıya sessiz kalmayacağız, bu saldırıyı püskürteceğiz.
Şimdi hep birlikte elele verdiğimizde kazanabileceğimiz bir mücadele sürecinin başladığını duyurmak istiyoruz.
Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası olarak, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Merkez Yürütme Kurulu