İzmir Şubemiz tarafından basın açıklaması ve oturma eylemimi 19.su üye, temsilci ve yöneticilerimizin katılımıyla bugün 17 Nisan 2021 Pazartesi günü gerçekleştirildi.
İzmir Şube Başkanımız Erdal AKYOL tarafından okunan basın açıklaması aşağıdadır.
Degerli Basın Emekçileri ;
Bugün demiryollarında hizmetler 7/24 sürdürülmektedir. Sendikamız tarafından bugüne kadar yapılan tüm çağrı ve uyarılarımıza rağmen yeterli önlemlerin alınmadığını görmekle birlikte, emekçilerin aşılanmadan çalışmalarını devam ettirmeleri yaşamların yitip gitmesinin asıl nedenidir. Diğer yandan ise yakın zamanda sendikamız onlarca üyesinin pandemi koşullarında sürgün edilmelerinin yarattığı tehlike ortadadır. Asla biat etmeyip 20 kez sürgüne gidip direnerek 21 kez geri dönen direnişin mücadelenin sembolü olan eski MYK Üyemiz ve halen Pehlivanköy İş yeri temsilcimiz Soner ÖNAL arkadaşımız maalesef Covid 19 a direnemedi. Bayramın birinci gününde yoldaşımızı müacadele arkadaşımızı sonsuzluğa uğurladık.
Covid 19 dan dolayı gerek üyemiz Soner ÖNAL’ın gerekse de diğer emekçilerin yaşamlarını yitirmelerinin nedeni pandemi döneminde yeterli önlemlerin alınmaması ve aşılamanın yapılmamış olmasıdır. Soner arkadaşımız, hiçbir zamanda yılmadı, sendikaların ilk kuruluş döneminde verdiğimiz mücadelede de demiryolcuların hakları için verdiğimiz mücadelede de kavganın hep önünde oldu… Yürüyüşler, basın açıklamaları, eylemler… Her zaman aklının bir köşesinde Sendika ve mücadele olan Soner arkadaşımız, yakın zamanda ise enerjisini, emeğini son dönemde demiryollarının özelleştirilmesi adımları karşısında verdiğimiz mücadeleye harcadı. Pek çok defa işyerlerindeki hukuksuz uygulamalara karşı çıktığı için hakkında davalar açıldı, sürgünler yaşadı. Sürgünde geçen kayıp yıllar. Ama hiçbir zaman biat etmeyen mücadeleye adanmış bir ömür. Salgının başladığı günden itibaren gerekli ve yeterli önlemler alınsaydı, aşılama gerekli ve yeterli şekilde yapılsaydı Soner bugün aramızda olacaktı .Soner arkadaşımızın ansızın aramızdan ayrılması tüm sendikamız camiasını derinden üzmüş ve yaralamıştır. Yokluğunu hep hissedeceğiz. Işıklar yoldaşı olsun.
Sendikamız üye ve yöneticilerine yönelik bu anti demokratik ve hukuksuz uygulamalar, baskı ve cezalar bir yandan toplumun örgütlü güçlerini susturmayı ve ülkeyi dikensiz bir gül bahçesine çevirerek bir korku imparatorluğu yaratmayı amaçlarken; diğer yandan da kamu emekçilerinin kadro, ücret ve iş güvencesi dahil mevcut olan tüm haklarını ortadan kaldıracak Özelleştirmenin daha yasalaşmadan fiilen uygulamaya geçirme girişimidir.
Bu itibarla, üye ve yöneticilerimize yönelik bu saldırıları bireysel uygulamalar olarak görmemek gerekiyor. Hukuksuz bir şekilde gerçekleştirilen işten atmalar, sürgünler, cezalar AKP hükümetinin kamu emekçilerinin hak ve özgülüklerini gasp etmeye yönelik uzun bir zamandır sürdürdüğü ve önümüzdeki günlerde daha da yoğunlaşacak saldırılarının bir parçasıdır.
Sürgün insan hakları ile bağdaşmayan bir cezadır. İdari bir yaptırım türü olarak uygulanması kabul edilemez. Söz konusu idari tasarruf ile ulusal ve uluslararası hukukla düzenlenen çalışma özgürlüğü, çalışma hakkı ve sendikal özgürlükler yok sayılmıştır. Öte yandan aile birliği ve bütünlüğü, nitelikli eğitim hakkı, toplumsal barış ve keyfi tutum nedeniyle kamu otoritesine olan güven zedelemiştir. Sürgün, insan hakları ile bağdaşmayan bir ceza olup ceza hukukundan 1965 yılında tamamen kaldırılmıştır.
Önümüzdeki aylarda Özelleştirme eğer gerçekleşirse bugün genelgelerle veya partizan yöneticilerin bireysel uygulamalarıyla hayata geçirilen iş ve yaşam güvencemizin gasp edilmesi hükümet tarafından KİT ler de çok daha yaygın bir şekilde tüm emekçilere uygulanmaya başlanacaktır.
17 haftadır siz gideceksiniz biz kalacağız diyoruz, geri döneceğiz diyoruz. Geçen süreçte söylediklerimizde ne kadar haklı olduğumuzu görüyoruz. Sürgün kararlarımızı altında imzası olanlardan Bölge Müdürü Murat BAKIR görevden alınmıştır. Buna karşılık Şube Kadın sekreterimiz geri dönmüş ve eski görev yerinde görevine başlamıştır. Buradan yine sesleniyoruz hepimiz GERİ DÖNECEĞİZ. SİZ GİDECEKSİNİZ BİZ KALACAĞIZ.
Değerli dostlar; Mafya ile devlet görevlilerinin kirli ilişkileri çarşaf çarşaf ortaya dökülürken ülkemiz tam bir KHK ve Genelgeler ülkesi oldu. Son çıkan genelgelerden birisi de eylemlerde foto ve video çekmenin yasaklanması. Temel hak ve hürriyetlerimiz dahi artık genelgelerle kısıtlanmaya başlandı. Bu genelge ile biz her şeyi yapalım. Orantısız güç kullanmaya izin verelim ama kimse bunu belgelemesin demektir. Bu genelge delil karatmadır. Bu genelge polis devleti olmanın otoriterleşmenin en somut kanıtıdır. Bu genelge biz ne istersek yapalım siz bunu görüntülemeyin ortaya çıkarmayın demektir.
Demiryollarında her geçen gün tecrübenin bir kenara atıldığı ve dolayısıyla kazaların arttığını görmekteyiz. Geçtiğimiz günlerde Resmi gazetede yayınlanan bir yönetmelikle demiryollarında trafik kontrolörlüğü gibi tecrübeye dayanan hayati öneme sahip demiryolu personelinin en altından kademe kademe yetişerek trafiğin içerisinde gelmesi gereken kişilerden alınması gereken trafiği direk ilgilendiren hayati bir öneme sahip olan bir unvanı kurum dışından direk olarak alma yolunu açtılar. Bu özelleştirmenin adımlarından birisidir. Bu demiryolu trafiği açısından son derece tehlikeli bir durumdur. 165 yıllık tecrübe anıtı olan TCCD nin en kritik görevlerinden birisine kurum dışından atama yapılmasının beraberinde kazaları da getireceği kaçınılmazdır. Buradan TCDD Yönetimine sesleniyoruz ve de uyarıyoruz. Bu karardan vazgeçin. Trafik Kontrolörlüğü tecrübe işidir. Sıradan bir masabaşı iş değildir. Yapılacak bir hata yüzlerce insanın ölümüne neden olabilir. Yeni Tren faciaları olmasın.
Bizler kamu emekçileri olarak bizleri sürgüne gönderenlere, kamu kaynaklarını yağmalayanlara, doğayı talan edenlere, emekçileri enflasyon altında ezdirenlere, halktan emekçiden değil sermayeden yana olanlara, bir gecede halkın miyar dolarlarını buhar edenlere, kendinden olmayanı ötekileştirenlere, demokratik yaşam taleplerimize ülkeyi yangın yerine çevirerek cevap verenlere, hukuku katledenlere, mafya ve beşli çete ile birlik olup ülkeyi soyanlara, pandemi koşullarında yeteri kadar önlem almayıp arkadaşlarımızın ölümlerinden sorumlu olanlara HAKKIMIZI HELAL etmiyoruz.