Gezi parkına sahip çıkmak isteyenler tarafından 29 Mayıs tarihinde başlayan nöbetin ardından tüm Türkiye’de halk alanlara çıkarak AKP’nin neoliberal saldırı dalgasına karşı toplumun tüm kesimlerinde biriken öfke ve tepki Taksim Gezi Parkı direnişiyle açığa çıktı.
Halkın en küçük hak arama eylemlerine şiddetle karşılık veren, en temel örgütlenme faaliyetleri suç kapsamında değerlendirip emekçi kesimlere saldırmayı marifet sayan, yasal grevlerin bile hayata geçirilmesini engellemek isteyen, halkın en doğal yaşam alanlarını bile sermayenin hizmetine sunmaktan geri durmayan AKP hükümetinin saldırıları karşısında halkın gittikçe büyüyen öfkesi açığa çıkmıştır.
Taksim Gezi Parkı‘nın; halkın taleplerini ve hukuk kurallarını hiçe sayarak hazırlanmış bir proje ile talan edilmek istenmesi ve bu durum karşısında demokratik tepkilerini göstererek 27 Mayıs gecesi dozerle başlayan yıkımı engellemek istenmesi karşısında polis ve zabıta saldırılarıyla başlayan olayların ardından Gezi Parkı’na sahip çıkanların gezi parkındaki nöbeti sendikalar, emek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerin de desteğiyle artarak büyümüş ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi yıkımdan vazgeçene kadar parktan ayrılmayacaklarını belirtmiştir.
Yaşanan saldırıların ve Gezi Parkındaki nöbetin kararlılıkla sürdürülmesinin sonrasında dört gündür Ankara, İzmir, Antep, İzmit, Adana, Mersin, Konya, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Dersim ve daha birçok il ve ilçede destek eylemleri gerçekleştirildi.
Yapılan eylemler karşısında güvenlik güçleri adeta kendi halkına savaş açmış durumda. İçinde önemli sayıda ağır olmak üzere yüzlerce vatandaşımız yaralanmış, sürekli artan gözaltılar yaşanmaktadır.
Yaşanan olaylara ilişkin görüntüler kolluk kuvvetlerinin ve mülki amirlerin güç kullanma noktasında tüm sınırları aştığını gösterirken, müdahalelerde kullanılan gaz bombaları asayiş amaçlı değil toplumsal huzuru bozucu bir işkence aracı haline gelmiştir. Yine bu gaz bombalarının fişekleri doğrudan doğruya eylemcileri yaralama ve hatta kimi olaylarda öldürme aracı haline gelmiştir.
Gezi Parkı direnişi, AKP faşizmine karşı direnişe dönüşmüş, günlerdir süren kesintisiz direniş Taksim’den dalga dalga tüm İstanbul’a ve Türkiye’ye yayılırken tüm eylemlerin ortak sloganı “Hükümet istifa” ve “Faşizme karşı omuz omuza” olmuştur.
Güvenlik güçlerinin saldırısı ile İstanbui , İzmir ve Ankara başta olmak üzere pek çok ilde gökyüzü adeta kimyasal gaz bulutu ile kaplanmıştır. Tüm bu acımasız yönelime rağmen halkın günlerdir gece gündüz demeden yaşam alanlarına sahip çıkmak için sokaklardan ayrılmazken, hükümet, dört gün boyunca pervasız saldırısını sürdürmüştür.
Halkın, emekçilerin, ezilenlerin geleceklerine, doğaya sahip çıkmaları ve sermeyenin acımasızlığına karşı günlerdir süren eylemler karşısında hükümetin insanlık dışı saldırıları artarak sürmüştür.
Türkiye’nin her yerindeki Taksim direnişi sürürken, büyük medya tarafından sansür uygulanması nedeniyle tepkiler de artarak devam etmektedir. Habertürk’ün Başbakanla canlı söyleşi yayımlaması ve ardından yayın bittikten sonra aynı programı yeniden yayımlaması üzerine Taksim’de bulunan kitlenin bir kısmı Haber Türk binasına yürümüş ve binanın önünde protesto gösterisi düzenlemiştir, aynı şekilde NTV televizyonu önünde de büyük medyayı protesto eden bir eylem hayata geçirilmiştir.
Tüm bu süreç yaşanırken devletin üst kademelerinden ve Başbakanla birlikte bakanlar ve kimi AKP yöneticilerinden de çeşitli açıklamalar gelmektedir. Halkın yükselen öfkesi karşısında hükümet yetkilileri paniğe kapılırken, hala ortaya çıkan tablonun sorumluluğunu üzerine almamakta ve saldırgan tutumunu sürdürmektedir.
AKP hükümetinin 10 yılı aşkın bir süredir KESK başta olmak üzere toplumun örgütlü kesimlerine yönelik saldırılarının yanı sıra gittikçe şiddetlenen acımasız yönelimlere rağmen halkın günlerdir gece gündüz demeden yaşam alanlarına sahip çıkmak için sokaklardan ayrılmayışı yeni bir süreci ifade etmektedir.
Bizler kazanılmış haklarımızın elimizden alınmasına, kamusal alanları piyasalaştırmaya, sermayeye peşkeş çekmeye dayanan projelerine izin vermeyeceğiz.
Türkiye`nin dört bir yanında mücadele yürütürken yaralananlara acil şifalar, hayatını kaybedenlerin dostlarına, ailelerine baş sağlığı diliyoruz.
Hemen her toplumsal olayda kentleri birer gaz odası ve açık hava işkencehanesi haline çeviren kolluk kuvvetlerine, mülki amirlere, ilgili bakanlıklara ve siyasal iktidara sesleniyoruz; Halkın sokaklarda ve meydanlarda yüksek sesle söyledikleri duyulmalı, Taksim Meydanı‘nın bir parçası olan Gezi Parkının yağmalanması durdurulmalıdır.