Sendikamız İzmir Şubesi tarafından gerçekleştirilen Baskı, Sürgün ve Özelleştirmelere Karşı oturma ve basın açıklaması etkinliklerimizin 29.Haftasında İzmir ve İstanbul’da basın açıklamaları ve oturma eylemleri gerçekleştirildi.
İzmir’de yapılan oturma eylemi ve basın açıklaması İzmir Şube Başkanımız Erdal AKYOL tarafından okunurken, İstanbul 1 Nolu Şubemiz tarafından gerçekleştirilen basın açıklaması İstanbul 1 Nolu Başkanımız Vedat AKBAYER tarafından gerçekleştirildi.
Basın açıklamalarımız aşağıdadır.
İzmir Şubemiz Basın Açıklaması
Basına ve Kamuoyuna
Bugün yine buradayız çünkü sendikamıza üye ve yöneticilerimize, sendikamızın savunduğu değerlerine emekten yana bir ülke mücadelesine laik barış içerisinde bir arada yaşadığımız cumhuriyet mücadelesine saldırılar ile karşı karşıyayız. Biz biliyoruz ki bu mücadelede haklı olan biziz. Gerçekten hukuka yasalara anayasaya uygun olarak meşru bir zeminde mücadele eden biziz ve eninde sonunda kazananda biz olacağız. Biliyoruz ki aydınlık bu direnişlerle gelecek. Kazanan mutlaka adalet olacak diyoruz.
Her türlü baskıya hukuksuzluğa her türlü baskıya rağmen direniyoruz. Göz önünde her şey. Uyanmak istemediğimiz sabahlarla karşı karşıyayız. Yarın sabah uyandığımızda hangi garabetle karşılaşacağımızı, hangi talanla, hangi hukuksuzlukla hangi skandalla karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Bir sabah kalkmışız gazetelerde TCDD 3. Bölge Müdürü Destek Hizmetleri Servis Müdürü okey masasında iş verilen müteahhitlerle, Bu nasıl bir iştir? Bu cüreti nereden alıyorsunuz. TCDD’yi bu kadar şaibeli hale getirmeye, bu kurumun prestijini bu kadar ayaklar altına almaya hakkınız yok. Çalışanlara etik kurallarından bahsediyorsunuz, bu konuda eğitim veriyorsunuz ama kendiniz ihale alan müteahhitlerle okey masalarında oyun oynuyorsunuz. Bu hangi etik kurala sığmaktadır. Bu görüntü 3. Bölge Müdürlüğündeki tüm ihalelere de gölge düşürmüştür? Bu skandal görüntüyü verenleri, bu kurumu bu duruma sokanları kınıyor ve Ulaştırma Bakanını göreve çağırıyoruz!
Geçtiğimiz haftaya bakalım değerli arkadaşlar. Geçtiğimiz hafta adeta ciğerlerimiz yandı. Neden her şeye para buluyorlar ama yangın uçaklarına yok. Sarayın tam 16 uçağı var. Kıbrıs’a 8 uçakla gidiliyor para var. Rize’ye 3 bakan 3 ayrı uçakla gidiyor para var, yangın uçaklarına para yok. Ekonomisini küçümsedikleri Yunanistan’ın 37 yangın uçağı var. Ama bizimde saray üstüne saray yapılan saraylarımız var. Sadece Okluk koyuna yapılan saraya ayrılan maliyetle 50 yangın uçağı alınabiliyorken neden alınmaz. THK’nın uçakları neden kullanılmaz. Şimdi kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacak. 4900 lt su kapasiteli THK’nın uçaklarının yapılan ihale şartnamesine uymaması için şartnamenin 5000 lt den başlatılması da tıpkı diğer kurumlarda yapılan özelleştirmeler mantığındadır. TCDD olduğu gibi kamu eliyle yapılacak işler nasıl onlarca kat maliyetine yandaşlara ihale edilerek TCDD işlevsiz hale getiriliyorsa THK’nda yaşananda aynı şeydir. Bilerek ve isteyerek cumhuriyetin kurumlarını işlevsiz kılmak, kamu eliyle yapılacak her türlü işi ballı ihalelerle peşkeş çekmektir. Hükümet yetkilileri özelleştirmelere karşı yürüyen mücadeleyi her fırsatta ‘ideolojik‘ olarak değerlendirdi, bugün AKP eliyle yürütülen özelleştirme uygulamaları ideolojiktir.
Ülkemizde gündem o kadar sık gündem değişiyor ki. Daha geçen haftalarda Sedat Peker gündeme bomba gibi düşmüştü. Ne oldu İçişleri bakanı istifa etti mi. Hayır. Ticaret bakanı aleni yolsuzluk yaptı ne oldu soruşturmaya bile tabii olmadan unutuldu bile. Kullanabileceğimiz uçaklarımız hangarlarda çürütülüyorken Ormanlarımız ciğerlerimiz yanıyor hemen istifa etmesi gereken tarım ve orman bakanı istifa edecek mi etmezse hiç şaşırmayacağız. Her konuda maalesef çürümüşlüğü yaşıyoruz.
Değerli dostlar; 2013 yılında Meclis’ten geçerek yürürlüğe girmiş olan Demiryolunu serbestleştirme Kanunun üzerinden geçen 8 yılın ardından bugün, 6461 sayılı kanunun bahsedilen hedeflerinden hiçbirine ulaşılamamakla birlikte, ülkemiz ve demiryolları açısından daha da geriye gidiş olmuştur. Bu kanunun kuruma ve ülkeye verdiği zararın ardından bugün yeni düzenlemeler yapma gereği duyulması başarısızlığın itirafı olmuştur. Bu tablonun sorumlusu olan siyasi iktidar ve onların atadıkları bürokratlardır. Şimdi TCDD’de yapılmak istenen; Holdingleştirilmiş bir yapı kurmak, şirketlerden oluşan bu yapıyı Kamu ihale Kanunundan ve Sayıştay denetiminin dışına çıkararak, kuralsız denetimsiz bir yapı yaratmaktır. Bu kurumsal yapı ile kalan taşınmazları haraç mezat satmak, kurumun kendi çalışanlarıyla yaptığı işleri sorgulanmayan/soruşturulmayan ihalelerle özel sektöre yaptırmak, iş güvencesi olmayan, düşük ücretli istihdam politikası izlemek amaçlanmaktadır. Bugün, demiryollarının sermayeye tamamıyla teslim edilmesi ve yarım kalan özelleştirmenin tamamlanması istenmektedir.
Siyasi iktidarın ve TCDD yönetiminin demiryollarına ilişkin yeni bir düzenlemeye gitmesi ne ülkemize, ne demiryollarına, ne de çalışanlara hiçbir fayda sağlamayacağı gibi, sermayenin emrine terk edilmiş bir demiryolu yaratılacaktır.
Kamu mülkiyetinin ve kamu hizmetlerinin özelleştirme ve ticarileştirme yöntemleriyle sermayeye devrinin anlamı tüm hizmetlerin daha pahalı, kalitesiz hale gelmesi, yıllardır halkın birikimleri ile oluşmuş kamusal malların sermayeye peşkeş çekilmesi, işsizliğin ve iş güvencesinin giderek azalması anlamına gelmektedir.
Bizler esas itibariyle; Yeniden yapılandırma adı altında hayat geçirilen yanlış politikalardan vazgeçilerek, demiryolu ulaşımının kamusal, ulaşılabilir, nitelikli ve ekonomik bir şekilde yapılması için gerekli adımların atılmasını,
Demiryollarının; siyasi müdahalelerden uzak tutularak, kurumun içinden yetişmiş, demiryolu kültürü, bilgi ve birikimine sahip kişilerle yönetilmesini,
Ulaştırma politikaları ve özelde demiryolu politikasının bilimsel bir yaklaşımla ele alınmasını, bilim insanları, ilgili sendika ve odaların katılımıyla belirlenmesini istiyoruz.
BTS olarak, bir yandan demiryollarının gelişmesi ve büyümesi için diğer yandan da çalışanların iş güvenceli, insanca yaşam koşullarında çalıştığı bir ortamın yaratılması için bugüne kadar durmadan verdiğimiz mücadeleyi bugün de verme kararlılığındayız. Özgür, eşit, demokratik, barış içinde yaşayacağımız bir ülke; insanca bir çalışma hayatı için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz
Birlikte Mücadele Etmekten Başka Şansımız Yok! Birleşe Birleşe Kazanacağız! Talebimiz açıktır. Güvenceli iş, güvenceli gelecek için ÖZELLEŞTİRME POLİTİKALARINDAN vazgeçilmesini istiyoruz. Ancak bunun için sendikalı-sendikasız tüm kamu emekçilerin birlikte mücadele etmesi gerekmektedir. Bu neden ve sorumlulukla tüm sendikaları ve emekçileri özelleştirmeye hayır demek için birleşmeye” çağırıyoruz. Eylemse eylem, grevse grev! Biz varız! Birleşe birleşe kazanacağız!”
BTS İZMİR ŞUBESİ
İstanbul 1 Nolu Şubemiz Basın Açıklaması
Basına ve Kamuoyuna
Değerli basın emekçileri, değerli İstanbul halkı; 165 yıllık köklü bir kurum olan TCDD’de 2020 yılının şubat ayında başlayan ve bu gün artık insanlık suçu olarak nitelendirilen sürgün zulmü aradan geçen 1,5 yıla rağmen devam etmektedir.
TCDD yönetimi kurumda liyakat, iş barışı, kurum kaynak ve taşınmazlarının satılması/kiralanması ve kurumun devlet adabına aykırı keyfi olarak yönetme isteklerinin önündeki en büyük engel olarak gördükleri sendikamıza karşı yürüttükleri hasımane tutum ile bizleri susturmaya çalışmaktadırlar. Bu süreçte başta İzmir şube olmak üzere İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Adana şubemizdeki üyelerimiz ile Genel Merkez yöneticilerimiz ve İzmir şube başkanımız hiçbir gerekçe gösterilmeden hukuksuzca çeşitli yerlere sürgün edilmişlerdir. Bu hukuksuzluğa karı açtığımız davaların bir çoğunda geri dönüş sağlanmış bazıları ise devem etmektedir. TCDD yönetiminin düşmanca tavrı, mahkeme kararıyla geri dönen Ünal Karadağ arkadaşımızı bu kez eşi Nurhan Karadağ ile birlikte Malatya ya sürgün ederek göstermiştir.
TCDD ve TCDD Taşımacılık AŞ yönetiminin sendikamıza karşı hasımane tutumu bir yıldan fazla gecikmeyle yapılan Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği mülakat sınavı ise tam bir düşmanca tavır örneği olarak tarihe geçmiştir. Mülakat sınavında yazılıda 98 ya da 90 üzeri yüksek puan alan sendikamız üyeleri mülakatta çok düşük puanlar verilerek elenmişlerdir.
TCDD yönetiminin bu hukuksuz ve çağ dışı uygulamasına karşı yürüttüğümüz meşru ve haklı mücadelemiz hem basın açıklaması, yürüyüş, oturma eylemi şeklinde fiili olarak, hem de hukuki platformlarda devam etmektedir.
Bu gün sürgünlere karşı 28 haftadır devam eden İzmir şubemizin haklı ve meşru direnişinin yanında olduğumuzu bir kez daha göstermek için buradayız.
Değerli Basın Emekçileri
İşyerlerinde sendikal ayrımcılık ve sendikal faaliyetlerin engellenmesi ihlallerinde kaygı verici bir artış yaşanmaktadır. Hak ve özgürlükler giderek baskı altına alınıyor ve engelleniyor. Her geçen gün bir sonraki günü aratıyor. Korku, kutuplaşma ve kaos stratejisi üzerinden geleceğimiz ipotek altına alınmaya çalışılıyor. Ne yazık ki bugünleri bile arayabileceğimiz bir geleceğe doğru yol alıyoruz Bu durum biz kamu emekçileri olmak üzere toplumun her kesimini olumsuz etkilemektedir.
Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) olarak biliyoruz ki; ekonomik olarak ülkeyi çöküşe sürüklemiş olan iktidar çözümü bir kez daha kamu kaynakları haraç mezat satmakta bulmuştur. Sadece TCDD kurumu değil neredeyse her hafta bir kurum bir tesis özelleştirme kapsamına alınmaktadır. Siyasi iktidar, ekonomik olarak yaşadığı çıkmazı yüzbinlerce kamu çalışanının iş güvencesini elinden alarak aşmayı hedeflemektedir.
Değerli Dostlar,
Sürgüne gönderilme sebeplerimiz artık herkesin malumudur. Kurumun, çalışanların ve de halkın çıkarlarını korumak ve bunun için girişimlerde bulunmak, TCDD nin hukuk kuralları çerçevesinde hareket etmesini istemektir.
Sonuç olarak; sorunlarımızın çözümü, iş güvencesinin ortadan kaldırılması değil, zamana uygun teknolojilerin KİT lere kazandırılması, liyakat ve eğitimin temel alındığı bir personel rejiminin oturtulması ve partizan yöneticilerle kurumların arpalığa çevrilmediği bir yönetim anlayışıyla KİT lerin karlılığı daha da arttırılabilecekken tercih edilen yol ve niyetin iyi olmadığını görmekteyiz.
Ve biz buradan Malatya’ya, Bandırmaya, Kars’a, İran sınırı Kapıköy’e ve yurdun dört bir yanında emek demokrasi ve barış mücadelesini yükseltenlere selam gönderiyoruz. Selam olsun haksızlığa karşı direnmeye devam edenlere, selam olsun kula kulluk etmeyenlere, selam olsun onurlarından ilke ve değerlerinden taviz vermeyenlere.
BTS İstanbul 1 Nolu Şube
Yürütme Kurulu