10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da yapılması planlanan Barış, Demokrasi, Emek mitingi daha başlamadan kana bulanmıştır.
Saat 10.04 de canlı bomba olduğu söylenen iki kişinin kendini patlamasıyla beraber 100 den fazla kardeşimiz, yoldaşımız hayatını kaybetmiştir, 400’den fazla kişi ise yaralanmıştır. Hayatını kaybedenlerden 14’ü kortejimizde bulunan üye, dost ve çalışan arkadaşımızdır. Hayatını kaybeden arkadaşlarımızın isimleri şöyledir:
-
Ali Kitapçı Ankara Şube Örgütlenme ve Eğitim sekreteri
-
İdil Güneyi Ankara Şube Kadın Sekreteri
-
İbrahim Atılgan Ankara Şube Üyesi
-
Veysel Atılgan İbrahim Atılgan’ın Oğlu
-
Hacı Kıvrak Ankara Şube Üyesi
-
Kasım Otur Malatya Şube Mali Sekreteri
-
Rıdvan Akgül Adana Şube Sekreteri
-
Yılmaz Elmascan Adana Şube Örgütlenme ve Eğitim sekreteri
-
Gülhan Elmascan Adana Eğitim-Sen üyesi – Yılmaz Elmascan’ın eşi
-
Nevzat Sayan Adana Şube Üyesi
-
Bilgen Parlak Adana Şube Üyesi
-
Fevzi Sert Adana Şube Üyesi
-
Osman Ervasa Havacılık Şube Üyesi
-
Uygar Cosgun Sendikamız Avukatı
Bunun yanı sıra, 19 arkadaşımız da yaralanmıştır. Kaybettiğimiz arkadaşlarımızın ailelerine yakınlarına, omuzdaşlarına başsağlığı, yaralı arkadaşlarımızın da bir an önce sağlıklarına kavuşmasını diliyoruz. Yaralılar arasında hayati tehlikesi bulunan arkadaşımızın olmaması tesellimizdir. Ancak şarapnel parçalarının yarattığı tahribata bağlı olarak eski sağlıklı hallerine dönmeleri zaman alacaktır.
Mitingimiz için gerekli izinler önceden alınmıştır. Nerde toplanılacağı, nerden yürüneceği ve bunların saatleri valiliğe bildirilmiş ve valilikte kabul etmiştir. Dolayısıyla mitingin güvenliği, katılanların can ve mal güvenliği bu hukuksal çerçevede devletin ve onun güvenlik güçlerinin teminatı altındadır.
Ancak en ufak demokratik tepkiye orantısız bir güçle cevap veren, facebook ve twitter hesaplarımızı virgülüne, noktasına kadar takip eden güvenlik güçleri ve devletin istihbarat birimleri, Türkiye’nin Başkentinde üzerinde kilolarca bomba düzeneği ile gezen iki kişinin
elini kolunu sallaya sallaya miting alanına girmesini ve bombaları patlatmasını görememiş ve bilememiştir.
Bu yalana bizim inanmamızı kimse beklemesin.
Siyasi iktidar bütün meşruiyetini ve geleceğini tek başına iktidar üstüne kurmuş ve bu hedef için Makyavelizmi bile geride bırakan uygulamalar peşindedir.
Bu patlamada göstermiştir ki, siyasi iktidar katliamı araştırma, faillerini ortaya çıkma, adaleti tesis etme değil, tam aksine zihin bulandırma, oyalama ve hedef saptırma peşindedir. Patlamadan sonra ambulansların girişine izin vermeme, yaralıların ve onlara yardım etmeye çalışanların üzerine gaz atma bunun en bariz örneğidir.
Bilinmeli ki kanla, zulümle, öldürmeyle abad olanların sonu berbat olur.
Bu bombalar, barış talebine karşı patlatılmıştır. Bu bombalar, kardeşlik, demokrasi isteyenlere karşı emekçilere karşı patlatılmıştır.
Bu topraklar üzerinde yaşayan insanları kaynaştıracak olan tek şey barıştır. Bunun başka bir yolu yoktur. Bize başka bir yol sunanlar, bize savaş önerenler, kendi ikballerini kendi geleceklerini kurtarmak için bizim ölmemizi istiyorlar.
Ama onlara inat, barış istemeye, demokrasi ve özgürlük istemeye ve emek mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz.
Ve onların savaşlarıyla da, yalanlarıyla da, diktatörlük hevesleriyle de baş edeceğiz.
Katliamın ilk saatlerinden itibaren gerek telefonla, mesajla, gerekse de gelerek yanımızda olan dost, kardeş ve yoldaş kuruluşlara ve üyelerine de teşekkür ederiz. Yalnız olmadığımızı ve kazanacağımızı onların dayanışma duygularıyla bir kez daha yaşadık.
Arkadaşlarımızın kaybının hayatımızda ve sendikamızda yarattığı boşlukla karşı karşıyayız. Bu boşluğu ancak ve ancak dayanışma ile yan yana, omuz omuza durarak yeneceğiz.
Bu aynı zamanda da kaybettiğimiz arkadaşlarımıza karşı da ertelenemez görevimizdir.
Kaybettiğimiz arkadaşlarımızın anısına hürmetle….