2 Temmuz 1993 yılında Sivas ta yaşanan katliam yurdun dört bir yanında protesto edildi.
KESK bütünlüğünde sendikamız tarafından diğer kurumlarla birlikte hayata geçirilen etkinliklere katılım sağlandı. Sendikamız Merkez Yürütme Kurulu üyelerimiz ile üye ve yöneticilerimiz tarafından bu etkinliklere katılım sağlanırken, Genel Başkanımız Hasan BEKTAŞ tarafından Sendikamızın bileşenlerinden biri olduğu Toplum Kent ve Çevre İçin
Haydarpaşa Dayanışması tarafından Haydarpaşa Gar önünde düzenlenen etkinliğe Genel Basın Yayın Sekreterimiz Ahmet EROĞLU tarafından da Sivas ta düzenlenen etkinliğe katılım sağlandı.
2 Temmuz 1993’de Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmak için Sivas’a giden aralarında aydınlarımızın, ozanlarımızın, gençlerimizin olduğu ülkenin aydınlık yüzü 33 canımızı aramızdan koparan katliamın üzerinden geçen 24 yıla rağmen yüreklerimizi dağlamaya devam ediyor.
Bu katliamların ardındaki gerçekler hala ortaya çıkarılmadığı gibi Sivas Katliamının failleri de zaman aşımı kararıyla devlet eliyle kurtarılmıştır. Cezalandırılmamaları bir yana, ülkeyi faşizmin karanlığıyla kuşatanlar ve Sivas’ta olduğu gibi birçok katliamın bizatihi sorumluları olanlar makamlar ve payeler verilerek ödüllendirilmiş, failler “kahraman” olarak ilan edilmiştir.
Aradan geçen 24 yıla rağmen aynı zihniyet devam ediyor! Farklı dilleri, inançları ve kültürleri ‘tek dil, tek din, tek millet’ anlayışıyla baskı altına alanlar gerici zihniyetin kendisini yeniden yeniden üretmesi zeminini güçlendirmeye devam ediyor. Halkların barış içinde, kardeşçe bir arada yaşama zemini mezhepçi ve otoriter anlayışıyla her geçen gün daha fazla zehirleniyor. Sivas ın utancıyla yüzleşmek yerine katillere kol kanat gerenler yeni katliamlara davetiye çıkarmaya devam ediyor.
1993 yılında Sivas’ta yaşananlar, tıpkı Çorum’da, Maraş’ta, Malatya’da devlet destekli ırkçı/gerici saldırılar ve bizzat “devlet” tarafından yönlendirilen 1 Mayıs 77 Taksim, Gazi ve Ümraniye mahalleleri ve de Roboski’de yaşananlar gibi, yakın tarihimizin en korkunç katliamlarından biridir.
Sivas, hatta daha öncesinde Maraş ve Çorum katliamlarının üzeri örtüldüğü için, 19 Aralık, Gazi, Roboski, Reyhanlı, Suruç olmak üzere pek çok katliam yaşadık. AKP’nin baskı ve zulmüne karşı birleşen milyonların eseri Gezi Direnişi’nde gençlerimiz sokak ortasında katledildi. Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı 10 Ekim Ankara Katliamı ile yüreğimize kapkara 100 bıçak daha saplandı.
Zulmün ve zorbalığın efendileri yüzlerce canımızı bizden koparan katliamları unutmamızı, alışmamızı bekliyor. Oysa insanlık, kendisine karşı işlenmiş suçları, bu suçları işleyenleri ve yaşananlara sessiz kalanları unutmamıştır ve asla unutmayacaktır. Alışmanın, kanıksamanın kabullenmek olduğunu en iyi bizler biliyoruz.
Katliamlara, ölümlere alışmayacağız. Bu karanlığa teslim olmayacağız. Acımızı azaltmanın tek yolu katliamlarda kaybettiğimiz canlarımızın savunduğu değerlere, demokrasiye, emeğe, barışa sahip çıkmaktan geçiyor.
Bunun için, insanca bir yaşam ve demokratik bir ülke isteyen herkesi hedef tahtasına koyanlara, halkların birlikte yaşama umudunu yok etmeye çalışanlara karşı ortak geleceğimizi kurmak için birbirimize daha fazla kenetleneceğiz.
“Ve dostluğu ve sevgiyi, onlarla birlikte büyüsün, bütün dünyayı sarsın diye yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak” için mücadele edeceğiz.
Demokrasi için, barış ve kardeşlik için, adalet için mücadeleyi duraksamadan sürdürecek, yaşadığımız katliamların hesabını bir arada yaşam zeminlerini güçlendirerek, barış ve kardeşliğin ülkesini kurarak soracağız.
24. yıl dönümü vesilesiyle Sivas katliamı nezdinde yaşadığımız tüm katliamları bir kez daha lanetliyor, yaşamını yitiren insanlarımızı saygıyla anıyoruz.
Merkez Yürütme Kurulu
Sendikamızın bileşenlerinden biri olduğu Toplum Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması tarafından Haydarpaşa Gar önünde okunan basın açıklaması aşağıdadır.
Basına ve Kamuoyuna
Bugün 287.Pazar eylemimiz için önünde bulunduğumuz Haydarpaşa Garı binası 1908 yılında Anadolu –Bağdat demiryolu başlangıç noktası olarak yapılmış olup bir aşırı aşan süre boyunca Anadolu’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Anadolu’ya gelen ve giden yolculara ve trenlere hizmet vermiştir. Gar, geçen yılar içinde bir kaç kez hasar görmüş ise de ülkemizin en büyük, en işlevsel ve merkezi garıdır. Haydarpaşa Garı gerek İstanbul’un gerekse demiryollarının simgesidir.
Haydarpaşa Garı muhteşem görünümü ve tarihi değeriyle birçok yatırımcının iştahını kabartacağı gibi iktidarın imar rantı elde edebileceği konumdadır. Gar yaklaşık bir milyon metre kareyi aşan sahası ile MARMARAY Projesi nedeniyle işlevsiz kalacağı gerekçe gösterilerek 2005 yılından buyana kentsel/rantsal dönüşüme tabi tutulmak istenmektedir.
İstanbul’daki birçok tarihi eser otel ve otopark yapılmak istendiğinde öncelikle yakılmaktadır. Sonra da kendi kaderine terk edilerek yıkılmaya bırakılmaktadır. Demiryolu ulaşımına kapatılarak Dünya Ticaret merkezi ve otel yapılmak istenen 1. Derece tescilli tarihi eser olan Haydarpaşa Gar çatısında 28 Kasım 2010 tarihinde yetkisiz firmaya yaptırılan özensiz ve denetimsiz bakım çalışması esnasında meydana gelen yangında binanın çatısı ahşap doğramaları ve dış kaplama taşları büyük hasar görmüştür. Yapılan yargılamada vicdanları rahatlatan ve sorumlulara bedel ödeten karar çıkmaması da yargının yandaşı koruma refleksinden kaynaklandığını düşündürmektedir.
2 Temmuz 1993’de bu defa yakılan bir oteldi. Dinci bir söylemle başlayan bu vahşi ayaklanma ve katliam sonucunda Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmak için Sivas’a giden aralarında aydınlarımızın, ozanlarımızın, gençlerimizin olduğu ülkenin aydınlık yüzü 33 canımızı aramızdan aldı. Katliamın üzerinden 24 yıl geçti.
1993 yılında Sivas’ta yaşananlar, tıpkı Çorum’da, Maraş’ta, Malatya’da devlet destekli ırkçı/gerici saldırılar ve bizzat “devlet” tarafından yönlendirilen 1 Mayıs 77 Taksim, Gazi ve Ümraniye mahalleleri ve de Suriye toprakları üzerinde yaşananlar gibi, yakın tarihimizin en korkunç katliamlarından biridir.
Bu katliamların ardındaki gerçekler hala ortaya çıkarılmadığı gibi Sivas Katliamının failleri de zaman aşımı kararıyla devlet eliyle kurtarılmıştır. Cezalandırılmamaları bir yana, ülkeyi faşizmin karanlığıyla kuşatanlar ve Sivas’ta olduğu gibi birçok katliamın bizatihi sorumluları olanlar makamlar verilerek ödüllendirilmiş, failler “kahraman” olarak ilan edilmiş, 8 Eylül 2015 tarihinde iktidarın kışkırtması sonuca Kırşehir’deki terör protestoları sırasında emniyet mensuplarının gözü önünde Gül Kitabevi içinde bulunan insanlarla birlikte ateşe verilmiştir. İçerdekilerin erken fark ederek kitapevini terk etmeleri sonucu facianın eşiğinden dönülmüştür. 24 Mayıs 2016 tarihli duruşmada tutuklu 2 sanığında tahliye edilmesi üzerine tutuklu sanık kalmamıştır.
Sivas, Maraş ve Çorum, Reyhanlı, Suruç, 10 Ekim 2015 Ankara Katliamlarının azmettiricileri ve uygulayıcıları yargılanarak vicdanlarda adalet yerini bulmadığı için bugün Ankara-İstanbul karayolunda yürüyen on binler ADALET aramaktadırlar.
Tarihi değerlerimizi, canımızı bizden koparanlar; talanları, katliamları unutmamızı, alışmamızı bekliyor. Oysa insanlık, kendisine karşı işlenmiş suçları, bu suçları işleyenleri ve yaşananlara sessiz kalanları unutmamıştır ve asla unutmayacaktır. Alışmayacağı, kabullenmeyeceğiz, affetmeyeceğiz.
Talana, yağmaya katliamlara, ölümlere alışmayacağız. Bu karanlığa teslim olmayacağız. Acımızı azaltmanın tek yolu katliamlarda kaybettiğimiz canlarımızın savunduğu değerlere, kamusal alanlara ve kamusal işletmeciliğe, demokrasiye, emeğe, barışa sahip çıkmaktan geçiyor.
Kamusal alanlarımıza, Haydarpaşa Garımıza ve limanımıza sahip çıkmak için, Demokrasi için, barış ve kardeşlik için, adalet için mücadeleyi duraksamadan sürdüreceğiz. İnsanlığı ve insanlığın tarihi değerlerini yakanları yıkanları affetmeyeceğiz.
Haydarpaşa Dayanışması olarak Sivas katliamının 24. Yılında yaşadığımız tüm katliamları bir kez daha lanetliyor, yaşamını yitiren insanlarımızı saygıyla anıyoruz.
Toplum Kent ve Çevre İçin
Haydarpaşa Dayanışması