19.07.2017
Basına ve Kamuoyuna
İstanbul’un Bilimden Uzak Ranta Dayalı Çarpık Kentleşmesinden En Fazla Etkilenen Sektörün Ulaşım Sektörü Olduğu Çok Açıktır!
İstanbul dün sabah sağanak yağmura ve felç olan kent hayatına uyandı. İstanbul halkı evine, işine gitmek isterken yollarda, toplu taşıma araçlarında/kendi araçlarında, metro istasyonlarında mahsur kaldı. Mahsur kalanlar botlarla kurtarılmaya çalışıldı. Caddelerde yüzerek karşıdan karşıya geçen insanların görüntüleri televizyon ekranlarına yansıdı. Yağışla oluşan suyun altyapıyla uzaklaştırılamaması sonucu karayollarındaki araç trafiğinde aksamalar meydana gelirken bazı metro istasyonlarına/yollarına suların ulaşması sebebi ile seferler geçici olarak durduruldu. İstanbul Metrosunda 18.07.2017 tarihi saat 10.30 itibariyle M1 hattında Yenikapı- Bakırköy istasyonları arasında sefer yapılamadı. T1 hattının tamamında, T3 hattının tamamında seferler uzun süre yapılamadı. Eyüp-Pierloti teleferik hattında sefer yapılamadı. Taksim İstasyonu Gezi Parkı çıkışı yolcu alımına kapatıldı. Tusunamiye, depreme dayanıklı söylemleri ile işletmeye açılan Avrasya Tüneli Anadolu-Avrupa Yönü olumsuz hava koşulları nedeniyle geçici süreyle trafiğe kapandı.
Türkiye’nin en büyük kentinde yaşanan bu durumu başta ilgili bakan ve belediye başkanı olmak üzere AKP’li yetkililer “doğal afet” olarak niteleyip “araçla dışarı çıkmayın” çağrısı yaptılar ve her yağmurdan, kardan sonra sorunun çözümünü aramak yerine 15 milyonluk şehir evlerine tıkamaya çalıştılar.
2017 Türkiye’sinde yağan yağmur suyunun ülkenin en büyük metropol kentini esir alabiliyor ulaşımı felç edebiliyorsa yaşananlar kader olarak yada M2’ye düşen yağışın fazlalığı ile açıklanamaz. Bir doğa olayının İstanbul gibi bir şehri felç etmesinin tek sorumlusu AKP’nin ranta ve inşaata dayalı, plansız, bilimsel uyarıları dikkate almayan yönetim anlayışıdır, yağma düzenidir.
İstanbul’da bugün ortaya çıkan tablo altyapının ne durumda olduğunu gözler önüne sermiştir. Battı-çıktı olarak inşa edilen geçitlere giren otomobiller batmış ancak çıkamamışlardır. Doğal afete hazırlanma arama kurtarma ekibi hazırlamak değil, alt yapının hazır hale getirilmesi ile olur.
Hatırlayalım;
*Tarihler 9 Eylül 2009’u gösterdiğinde yağmur ve sel yine İstanbul’u vurmuş Pameks Tekstil Fabrikası’na servisle gelen 7 kadın çalışan bir anda sele kapılmış
* İkitelli TIR parkında uyuyan 6 şoför uykularında can vermiş,
* İkitelli ve Halkalı ’da 8 ceset bulunmuş.
* Çatalca ve Silivri’de 3 kişi hayatını kaybetmişti.
*İki günde 31 can alan felaket demiryolu ve havalimanına ulaşımı felç etmiş, sel Halkalı gardaki vagonları göle sürüklemişti. Selin yaşanmasına en büyük etken Ayamama deresi çevresinin imara açılarak yapılaşmaya izin verilmesiydi.
Buna rağmen9 Eylül 2009 tarihinde yaşanan selin Halkalı garda ve Halkalı Çerkezköy arası demiryolu hattında yaptığı hasar sonucu Marmaray projesinde Halkalı garın yerinin değiştirilmesini önermemiz görmezden gelinmiştir.
Değişen iklim koşulları da dikkate alınarak şehirlerin alt yapıları 100 yılda yağacak en şiddetli yağmur dikkate alınarak hazırlanması gerekmektedir.
İnşaat sektörü 2001 krizinin ardından hızla küçülse de AKP iktidarı ile birlikte uygulamaya konulan istikrar programı sonucu 2006 yılında %25,96 büyümeye ulaşmıştır. 2015 yılında belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatlı daire sayısı 1 milyon 230 bin daire olarak gerçekleşmiştir. 2016 yılında belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatları ise 2015 yılana göre daire sayısı %10,6 oranında artarak 1 milyon 330 bin olarak gerçekleşmiştir. Daire sayılarına göre, İstanbul 213 bin 526 adet ile en yüksek payına en çok beton düşen il olmuştur.
İstanbul’da yeşil alan bırakmayan, her yeri betona boğan AKP iktidarı ve yerel yönetimi Hollanda’dan ithal ettiği çiçek ve laleleri istinat duvarlarına ekmektedir.
Bilim insanlarının, meslek odalarının uyarılarını, çalışma raporlarını ve açıklamalarını hiçbir biçimde dikkate almadan kent yönetenler; kentlerin ormanlarını madencilik otoyol inşaatı ile yok etmektedirler. AKP iktidarı ve Belediyeleri derelerimize HES yaparak doğanın ve insanın yaşamını hiçe saymaktadır. Nükleer santral yapmayı, imar planında olmayan köprüyü inşa etmeyi kuşların göç yoluna havaalanı yapmayı, kenti betonla kaplamayı gelişmişlik olarak algılayan iktidar İstanbul’u ve diğer şehirlerimizi bu noktaya getirmiştir. Kentlerde mevcut imar plana göre altyapı hazırlanmaktadır. Ancak gerek belediyeler, gerek bakanlık bu planların dışında yoğun yapılaşmaya izin vermekte bir sakınca görmüyorlar. Mevcut plana göre hazırlanan altyapı ise ilk doğal afette çökerek felakete yol açıyor.
İstanbul’un bilimden uzak ranta dayalı çarpık kentleşmesinden en fazla etkilenen sektörün ulaşım sektörü olduğu çok açıktır. Yıllarca şehir içi ulaşımı karayoluyla çözmeye çalışan zihniyet Haydarpaşa ve Sirkeci Gar ile bağlı hatları kapatmaya ya da ulaşım alanı dışında kullanmaya çalışarak çarpık kentleşmeyi daha da ileriye götürmektedir. Şimdi de yine hükümeti ve TCDD yönetimini uyarıyoruz. İstanbul’da metrekareye düşen yağış miktarının 65 kğ olarak açıklandığı gerçeğini gözardı etmeyerek yüz yıldan daha fazladır ulaşım hizmeti veren Haydarpaşa ve Sirkeci Gar ile Haydarpaşa Liman ulaşıma açılmalıdır. Özellikle Haydarpaşa Gar tevsiat planında gar içi demiryolu hatlarının altının betonla kaplanmasından bir an önce vazgeçilmelidir.
AKP iktidarı bilim adamlarının ve STK’ların meslek odalarının yaptıkları uyarılara aldırmadan hayata geçirdiği projeler geçmişten bu yana can almaya devam etmesine rağmen ders alınmamakta inat edilmektedir.
Hükümeti uyarıyoruz bilim insanlarının, meslek odalarının, sendikaların uyarısına aldırmayarak bilimsel olmayan, çevreyi ve ekolojiyi bozan, ranta dayalı ve vitrine oynayan zihniyetin sonucunda çarpık kentleşme, çarpık ulaşım ve giderek daha çok felaketlerle karşı karşıya kalan şehirlerde yaşamaya zorlanmaktayız. Bu uygulamadan derhal vazgeçilmelidir.,
Hasan BEKTAŞ
Genel Başkan