Tüm dünyada kutlanan 1 Eylül Dünya Barış Günü Türkiye’de de çeşitli etkinliklerle kutlandı. Etkinliklerde silahların susması, savaşların son bulması çağrısı yapılıp, barış özlemi dile getirilirken Dünya Barış Günü etkinlikleri kapsamında pek çok ilde eylem ve etkinlikler yapıldı.
İstanbul’da, çeşitli meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları Galatasaray Meydanı’nda zincir oluşturarak “Operasyonlar dursun, barış olsun” dedi. Ankara’da ise, Yüksel Caddesi’nden başlanarak Sakarya meydanında son bula bir yürüyüş gerçekleştirildi ve adından basın açıklaması yapıldı. İzmir’de ise Basmane’de buluşularak gerçekleştirilecek yürüyüşün ardından Konak Meydanı’nda basın açıklaması yapıldı.
1 Eylül Dünya Barış Günüyle ilgili olarak Konfederasyonumuz tarafından yazılı bir açıklama yapıldı. Yapılan açıklama aşağıdadır;
Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü. İkinci Dünya Savaşının bitimiyle başlatılan barış günü geleneğinin 65. Yılını idrak ediyoruz. Ancak ne var ki insanlığın geride bıraktığımız bu 65 yıl boyunca barış yönünde önemli bir gelişme gösterdiğini söylemekten hâlâ çok uzağız. Bu 65 yılın muhasebesi bizlere insanlığın karanlık yönlerini ve bu yönün en zalim yüzü savaş gerçeğinden kurtulamadığımızı gösteriyor.
Dünyanın yakın tarihi aklın kabullenemediği, vicdanları parçalayan savaşlarla, katliamlara sahne olmuştur. 65 yıl boyunca insanlık bir yandan geçmiş savaşların izini silmeye, yaralarını sarmaya çalışırken bir yandan yeni savaşlarla yüzleşti. 20 Yüzyıl boyunca yaşanan Vietnam’da, Kamboçya’da, Afrika’da, Filistin’de, Bosna’da dünyanın birçok bölgesinde yaşanan savaşların ağır yükünü hem vicdanımızda hem de kaybettiğimiz milyonlarca insanda taşıyoruz.
21. Yüzyıl’da insanlık bir yandan barış mücadelesini sürdürürken bir yandan 1 milyar insan açlıkla savaşıyor. 6 milyar nüfusa rağmen sadece 1 milyar insan insanca koşullarda yaşıyor. Küresel kapitalizm bu sorunların üstesinden gelmek bir yana, kendi bekâsını sürdürmek için bir kez daha savaşa tutunuyor. Çünkü küresel şirketler için savaş karlı bir sermaye birikim aracı. Silahlanmaya yılda bir kaç Trilyon doların üzerinde para harcanıyor. ABD önderliğinde emperyalist ülkeler dev savaş bütçeleriyle silahlanmayı sürdürüyor. Türkiye’de bu silahlanma yarışının süper liginde yer alıyor. Türkiye Dünyada silaha en çok para harcayan ilk 5 ülke arasında.
Savaşlar, Irak’ta, Afganistan’da, Somali’de, Filistin’de can almaya devam ediyor. Bunun en somut örneğini İsrail’in Mavi Marmara baskınında sivillere yönelik şiddetinde de gördük, yaşadık.
Barış bizim için çok daha önemli, çok daha sıcak bir konudur. Çünkü Türkiye de yukarıda saydığımız örneklerde olduğu gibi bir savaş coğrafyasıdır. Hepimizin hafızasında, bireysel tarihinde bu savaş canavarının açtığı bir yara, bir iz mutlaka vardır. İşte Kürt Sorunu’nu savaşla “çözme” hırsının canından ettiği kırk binin üzerinde insanımızın hatırası ortada durmaktadır. Bu savaşta yaralanmış, sakat kalmış, psikolojik travmalara mahkûm edilmiş on binlerimiz bizlere savaşın insanlık dışı yüzünü gösteren canlı ibret belgeleri olarak aramızda yaşıyorlar. Çocuklarını yitirmiş ana-babalar, kardeşler, eşler ve yetimlerle bu sayı neredeyse milyona yaklaşıyor. Hiçbir mezarlığımız yok ki savaşta yitirdiğimiz bir bedenimiz yatmasın.
Bugün buradan dünyanın barış içinde yaşamak isteyen sıradan insanları olarak haykırıyoruz. Savaşı durdurun, savaşı durdurun, savaşı durdurun…
Barış adına her fırsatı, her zemini değerli buluyoruz. Bu nedenle mevcut “eylemsizlik kararını” önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Operasyonların ve tutuklamaların durdurulması, diyalog yönünde bir adım atılması için bir kez daha bir eşikteyiz. Şimdi zaman cesur davranma zamanı. Geride bıraktığımız onlarca yıl savaşın, ötekileştirmenin, inkâr ve imha politikalarının bir işe yaramadığını kanıtladı, şimdi artık çözüm için hiç denenmeyeni barış’ı deneme zamanı…
Barış, hemen şimdi!
Yaşasın emek, barış ve demokrasi mücadelemiz!