655 SAYILI ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞININ TEŞKİLAT ve GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARANAME (KHK) İLE ULAŞTIRMA ALANUNDA YAPILAN DÜZENLEMEYLE İLGİLİ BİRLEŞİK TAŞIMACILIK ÇALIŞANLARI SENDİKASININ (BTS) GÖRÜŞLERİNİ İÇEREN RAPORDUR
AKP hükümetinin 06.04.2011 tarih ve 6223 sayılı Kanununun verdiği 6 aylık Kanun Hükmünde Kararname( KHK) çıkarma yetkisiyle çıkarılan 35 KHK ile 154 yasada 258 değişiklik yapıldı.
TBMM’nin ekim ayı başında yasama yılını açılmasına karşın AKP hükümeti KHK yetkisini kullanmaya devam etti; toplamda çıkartılan 35 KHK’nin 13 tanesi Meclis açıkken yayınlandı. En son yayımlanan 13 KHK’nin 12’sinin, yetkinin sona ereceği 3 Kasım’dan önceki iki günde alelacele çıkarılması dikkat çekicidir. Yapılan değişikliklerle birlikte yüzlerce yasa değişikliği böylelikle Meclis’ten kaçırılmış oldu.
Vesayete son vermeyi amaçladığını söyleyen ve milli irade ile ileri demokrasiyi ağzından düşürmeyen AKP hükümetinin TBMM’ni devre dışı bırakarak bakanlar kurulu marifetiyle ülkeyi yönetmeye kalkması ibret vericidir. Bu durum Başbakan Erdoğan ve partisinin nasıl bir demokrasiyi istediğini açıkça ortaya koymaktadır. AKP Mecliste çoğunlukta olmasına ve istediği yasayı istediği zaman çıkarma gücünde olduğu halde bilinçli olarak yaptığı düzenlemelerin Mecliste tartışılmasını istememektedir.
Bir taraftan sivil ve demokratik bir anayasa yapmaktan söz ederken öte yandan Meclisi devre dışı bırakarak KHK’lerle idari yapıyı baştan sona değiştirmeye kalkan AKP’den halk yararına Anayasa beklemek saflık olacaktır.
06.04.2011 tarih ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca 26.10.2011 tarihinde kararlaştırılıp 01.11.2011 tarihli 28102 sayılı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlanan ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname( KHK) ile Ulaştırma alanında da yeni düzenlemeler yapılmıştır.
- Ulaştırma Bakanlığının adı; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı olarak değiştirilmiştir.
- Denizcilik Müsteşarlığı kaldırılmıştır.
- Kara Ulaştırması Genel Müdürlüğü kaldırılarak yerine Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
- Demiryolu, Liman ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü kaldırılarak yerine Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
- Haberleşme Genel Müdürlüğü aynı şekilde kalmıştır.
- Denizcilik Müsteşarlığının kaldırılmasından dolayı Müsteşarlıkta bulunan;
—Gemi İnşaat ve Tesisler Genel Müdürlüğü, Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğüne dönüştürülmüştür.
—Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü aynı şekilde kalmıştır.
—Deniz Ulaştırma Genel Müdürlüğü, Deniz ve iç Sular Düzenleme Genel Müdürlüğü olarak düzenlenmiştir.
- Bunların dışında ilk defa;
—Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü,
—Tehlikeli Mal ve kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü,
—Dış İlişkiler ve Avrupa Genel Müdürlüğü ve
—Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü kurulmaktadır.
- Önceleri, Ulaştırma Bakanlığına bağlı İstanbul, Ankara, Sivas, Bursa, İzmir, Diyarbakır, Trabzon, Erzurum, Antalya, Samsun, Adana, Bolu Ulaştırma Bölge Müdürlükleri ve Marmaray Bölge Müdürlüğü ve Denizcilik Müsteşarlığına bağlı; İstanbul, Çanakkale, İzmir, Antalya, Mersin, Samsun ve Trabzon Bölge Müdürlükleri varken,
Yeni düzenlemede;
- İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Antalya, Gaziantep, Diyarbakır, Samsun, Erzurum, Trabzon, Sivas ve Bolu Ulaştırma Bölge Müdürlükleri oluşturulmaktadır.
- Ulaştırma Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığına ait toplam 20 bölge müdürlüğünün sayısı KHK ile 13’e indirilmektedir.
- Demiryolu, Liman ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğüne bağlı; İzmir, İstanbul ve Samsun’da bulunan Makine İkmal Başmühendislikleri Denizdibi Tarama Başmühendisliği olarak değiştirilmiştir.
- Çıkarılan 655 sayılı KHK ile Ulaştırma Bakanlığı ve Denizcilik Müsteşarlığındaki üst ve orta düzeydeki bütün yöneticilerin görevlerine son verilmektedir.
Kararnamenin geçiş hükümlerini içeren geçici 2. maddesindeki “ (2) Ulaştırma Bakanlığı merkez teşkilatında; Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Kara Ulaştırması Genel Müdürü, Haberleşme Genel Müdürü, Teftiş Kurulu Başkanı, I. Hukuk Müşaviri, Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanı, Dış İlişkiler Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, Eğitim Dairesi Başkanı, Tarife ve Ticaret Dairesi Başkanı, Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı, Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri, Daire Başkanı unvanlı kadrolarda bulunanlar ile taşra teşkilatında Bölge Müdürü unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinde sona erer. Bu fıkra uyarınca görevleri sona erenler ekli (2) sayılı liste ile merkez teşkilatı için ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılırlar.
(3) Denizcilik Müsteşarlığı merkez teşkilatında; Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Deniz Ulaştırması Genel Müdürü, Deniz Ticareti Genel Müdürü, Gemi İnşa ve Tersaneler Genel Müdürü, Teftiş Kurulu Başkanı, Deniz İşleri Başkanı, Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı, Dış İlişkiler Dairesi Başkanı, Personel ve Eğitim Dairesi Başkanı, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanı, Muhabere ve Elektronik Dairesi Başkanı, Genel Müdür Yardımcısı, Müsteşarlık Müşaviri, Daire Başkanı unvanlı kadrolarda bulunanlar ile taşra teşkilatında Bölge Müdürü ve Gemi Sörvey Kurulu Başkanı unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinde sona erer. Bu fıkra uyarınca görevleri sona erenler ekli (2) sayılı liste ile merkez teşkilatı için ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılırlar.”
Hükümleriyle gerek Ulaştırma Bakanlığı gerekse de Denizcilik Müsteşarlığındaki bütün üst düzey görevlerdekiler görevden alınarak Bakanlık Müşaviri kadrolarına atanmaktadırlar.
Ayrıca Kararnamenin geçiş hükümlerini içeren geçici 2. maddesindeki;
“(4) İkinci ve üçüncü fıkralar uyarınca ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadroları, herhangi bir sebeple boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Bu şekilde atanan Bakanlık Müşavirleri, Bakanın uygun göreceği merkez veya taşra teşkilatına ait birimlerde çalıştırılabilir.”
Hükmüyle de Bakanlık Müşavirlerinin Bakanın uygun göreceği birimlerde çalıştırılmasının önü açılmaktadır.
KHK ile görevlerine son verilenler sadece üst düzey görevde yapanlarla sınırlı kalmamakta KHK’nın geçiş hükümlerini içeren geçici 2. maddesinin aşağıdaki hükümleriyle de orta düzey yöneticilerin görevlerine de son verilmektedir.
“(5) Ulaştırma Bakanlığı merkez teşkilatında; APK Uzmanı ve Savunma Sekreteri unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinde sona erer. Bu fıkra uyarınca görevleri sona erenler ekli (2) sayılı liste ile merkez teşkilatı için ihdas edilen Araştırmacı kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılırlar.
(6) Ulaştırma Bakanlığı taşra teşkilatında; Bölge Müdür Yardımcısı unvanlı kadroda bulunanların görevleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinde sona erer. Bu fıkra uyarınca görevleri sona erenler ekli (2) sayılı liste ile taşra teşkilatı için ihdas edilen Araştırmacı kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılırlar.
(7) Denizcilik Müsteşarlığı taşra teşkilatında; Bölge Müdür Yardımcısı, Liman Başkanı unvanlı kadrolarda bulunanların görevleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinde sona erer. Bu fıkra uyarınca görevleri sona erenler ekli (2) sayılı liste ile taşra teşkilatı için ihdas edilen Araştırmacı kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılırlar.”
- Yine üst düzey yöneticilerde olduğu gibi KHK’nın geçiş hükümlerini içeren geçici 2. maddesindeki aşağıdaki hükmüyle Araştırmacı kadrolarına atananlarında Bakanın uygun göreceği birimlerde çalıştırılmalarının önü açılmıştır.
“(8) Beşinci, altıncı ve yedinci fıkralar uyarınca ihdas edilen Araştırmacı kadroları, herhangi bir sebeple boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. Bu şekilde atanan Araştırmacılar, Bakanın uygun göreceği merkez veya taşra teşkilatına ait birimlerde çalıştırılabilir.”
Gemi Sörvey Kurulu Uzmanı, Denetleme şefi ve Denetleme memuru unvanları kaldırılıyor.
Yine aynı KHK’nın geçiş hükümleri geçici 2. maddesindeki; (1) “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinde Denizcilik Müsteşarlığında; Gemi Sörvey Kurulu Uzmanı olarak görev yapan personel Bakanlık için ihdas edilmiş olan Gemi Sürvey Uzmanı kadrolarına, denetleme şefi ve denetleme memuru olarak görev yapan personel ise Bakanlık için ihdas edilmiş olan sırasıyla şef ve memur kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle başka bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılırlar.” Hükmüyle denetleme şefi ve denetleme memurlarının kazanılmış hakları ellerinden alınmaktadır.
- Ayrıca KHK’nın “(15) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde; Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatına tahsis edilen kadroların ilk dağıtımını yapmaya Bakan yetkilidir. Bakan tarafından yapılan ilk dağıtım bir ay içerisinde ilgili Bakanlık ve kuruluşlara bildirilir. Bakan tarafından yapılan ilk dağıtım sonrası kadro tahsis ve tenkisine ilişkin hususlar ilgili mevzuat çerçevesinde gerçekleştirilir.” Hükmüyle de Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatına tahsis edilen kadroların ilk dağıtımını yapmaya Bakana yetki verilmesi de personelle ilgili bütün tasarruf yetkisinin Bakana verilmesi de düşündürücüdür.
- KHK ile bütün üst ve orta derece yöneticilerin tümünün görevine son verilmesi boşalan veya yeni ihdas edilen kadrolara atama yapılması yanında merkez ve kadro teşkilatlarına tahsis edilen kadroların ilk dağıtımına Bakanın yetkili olması kadrolaşmanın sadece üst ve orta düzey yöneticilerle sınırlı olmayacağı, tüm çalışanların bu bakımdan tehdit altında olduğu çok açıktır.
- Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü, Deniz ve İç Sular Düzenleme Genel Müdürlüğü ve Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğünün görevlerinin incelenmesinde de bu alanların tamamen piyasalaştırılması ve 3.şahısların hizmetine açılmasının tamamen önü açılmaktadır.
Demiryollarında 1995 yılında başlayan “yeniden yapılanma” çalışmaları 655 sayılı KHK ile yeni bir boyut kazanmış durumdadır.
Aslında demiryollarındaki yeniden yapılanma çalışmaları adı altında tasfiye ve özelleştirme çalışmaları son 15 yıldır kesintisiz devam etmektedir. Bu çerçevede, öncelikle Kuruma kalifiye personel yetiştiren TCDD Meslek Lisesi kapatılmış, meslek hastalıklarıyla boğuşan kurumumuzda hastaneler Sağlık Bakanlığına devredilmiştir.
Kurumun, çeken-çekilen araç ihtiyacını karşılayan ve üretim merkezleri olan TÜLOMSAŞ, TÜVASAŞ, TÜDEMSAŞ birçok noktada devre dışı bırakılmış, piyasadan yâda yurt dışından alımlara/kiralamalara başlanmış ve en önemlisi İştirak adı altında TCDD bağlı ortaklıkları ve fabrikalarında yapılan üretimler özel sektöre devredilmiştir.
Birçok unvan kaldırılırken çalışanlara uygulanan neo liberal programa uygun olarak esnek çalışma dayatılmıştır. Önce yol bekçiliği, akabinde bazı trenlerde tren şefliği kaldırılmış, makasçılık, manevracılık, baş manevracılık ve gardıfrenlik unvanları kaldırılıp yerine tek bir unvan ihdas edilmiştir. Özel sektöre devredilen birimlerdeki tüm unvanlar iptal edilerek, personel başka işyerlerine ve işlere sürgün edilmiş eş zamanlı olarak birçok işyeri de kapatılmıştır.
Yemekli-yataklı vagon hizmetleri, gişeler, İzmir’de banliyö hizmetleri, tesis işletmeleri, temizlik hizmetleri, işyeri araçlarının işletmesi özel sektöre devredilmiş, bunun sonucu olarak personel sayısı hızla azaltılırken şebeke genelinde bu hizmetlerin üretilmesinde çalışan taşeron işçi sayısı 5000’e yaklaşmıştır.
Birçok istasyon ve gar ya kapatılmış ya da cazibe merkezi yapmak bahanesiyle 3. şahısların kullanımına sunulmuştur.
TCDD’nin taşınmaz malları, binaları, arazileri “yıllardır beklenen fırsat” sloganıyla haraç mezat satılmış, satılmaya da devam edilmektedir.
İşletmecilik güvenliği, demiryolları kurulduğu tarihten bu yana, hiç olmadığı kadar güvenilirliğini kaybetmiş, yakın geçmiş, ülke gündemine de oturduğu üzere, ölümlü büyük kazalara şahitlik etmiştir. Çalışma koşularından kaynaklı olarak iş kazaları olağan hale gelmiştir.
Personelin birçok sosyal hakkı elinden alınırken, Kurum mevzuatı ile yapılan sürekli oynamalar, yapılan birleştirmeler ve siyasi kadrolaşmalar nedeniyle kurum içi huzur tamamen bozulmuş, başta makinist ve tren teşkil memuru olmak üzere değişik statülerde yapılan istihdamlarla çalışanlar sindirilmeye çalışılmıştır.
Entegre taşımacılık konusunda büyük bir yere sahip olan TCDD limanları bir bir satılmış, sırf bu satışlar nedeniyle birçok çalışan işyerlerinden olur ve yaşadıkları şehirlerden ayrılmak zorunda kalırken, limanların satışı ile birlikte TCDD, limanlardan elde ettiği %48’lik geliri de kaybetmiştir.
Kuruma tek bir çivi çakılmaz iken, vitrine dönük yapılan harcamalar ile kurumun mali dengesi daha da içinden çıkılmaz hale gelmiş, istasyonlar ve garlar demiryolu işletmeciliği için değil, otel ve lokanta olarak planlanmaya ve bu yolla devredilmeye/satılmaya başlanmıştır.
Özellikle Doğu ve İç Anadolu bölgesinde çalışan birçok bölgesel tren seferden kaldırılmıştır.
Tüm bunlara karşın istenilen yani demiryolu sisteminin bir bütün halinde tasfiyesi gerçekleştirilememiş tasfiye amaçlı son darbenin vurulabilmesi amacıyla yasa taslakları oluşturulmuştur. Ancak, bu taslakların TBMM gündemine taşınmasına bile tahammül edilememiş ve KHK’lerle pek çok Bakanlıkta gerçekleştirildiği üzere Ulaştırma Bakanlığı’nın yapısı da 655 sayılı KHK ile değiştirilmiş ve bu KHK ile yasa taslaklarında yer alan tüm hükümler yasalaştırılmış ve TCDD’yi tasfiye sürecinin altyapısı hazırlanmıştır.
Peki, 655 sayılı KHK demiryolculara ve ülkemize ne getirmektedir.
Bu KHK’nin amacı “Demiryolu ulaştırması faaliyetlerinin, ticari, ekonomik, sosyal ihtiyaçlara ve teknik gelişmelere bağlı olarak ekonomik, seri, elverişli, güvenli, kaliteli, çevreye kötü etkisi en az ve kamu yararını gözetecek tarzda serbest, adil ve sürdürülebilir bir rekabet ortamında yapılmasını ve bu faaliyetlerin diğer ulaştırma türleriyle birlikte ve birbirlerini tamamlayıcı olarak hizmet vermesini sağlamak.” Olarak belirlenmiştir.
Yani serbestleşmenin, kâr dürtüsüyle hareket edecek özelleştirmenin ve rekabetçi bir yapının önü açılmıştır.
Ancak KHK incelendiğinde asıl amaç daha açık anlaşılmaktadır.
KHK ile oluşturulan Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında sayılan “Demiryolu altyapı işletmecisi ve demiryolu tren işletmecileri ile demiryolu taşımacılığı alanında organizatör, acente, komisyoncu, gar veya istasyon işletmecisi ve benzeri faaliyette bulunanların hizmet esasları, mali yeterlik ve mesleki saygınlık şartlarını belirlemek, bunları yetkilendirmek ve denetlemek.” hükmü ile 155 yıllık Kurumun parçalara ayrılmasının ve demiryolu işletmeciliğini tamamlayan her türlü iş ve hizmetin 3. Şahıslarca yapılabilmesi önündeki yasal engeller kaldırılmıştır.
KHK ile sadece Demiryolu taşımacılığındaki tekel kaldırılarak Özel Firmalara Demiryolu Altyapısına Erişim Hakkı Tanınmamış, aynı zamanda yeni Genel Müdürlüğün görevleri arasında yer alan 8. Maddenin (d) fıkrasında bulunan “Demiryolu altyapı işletmecileri” kavramı ile demiryollarında birden fazla altyapı işletmecisinin de bulunabileceği, yani altyapının da gerektiğinde özelleştirilebileceği açık bir hüküm olarak yer almıştır.
İlgili Genel Müdürlüğün görev tanımları içerisinde açık ifadelerle “Kamu Hizmeti” tanımı yapılmadan yer verilen “Demiryolu taşımacılığı alanında kamu hizmeti yükümlülüğüne ilişkin usul ve esasları belirlemek.” hükmü ile aslında Kurumun kamu hizmeti üretme niteliğinden vazgeçilmiş ve demiryolu hizmeti bir bütün halinde piyasalaştırılmıştır.
Aynı madde de yer alan “mesleki yeterlilik şartlarının belirlenmesi, bununla ilgili eğitim vermek veya verdirmek, sınav yapmak veya yaptırmak ve bunları yetkilendirmek ve denetlemek. ” hükümleri ile çalışanlar üzerinde yakın gelecekte öngörülen yaptırımların önü açılmıştır.
Özel işletmecilerin faaliyetlerini sorunsuz yürütebilmesi için “Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu, Demiryolu Koordinasyon Kurulu gibi” sürekli kurullar oluşturulurken, istendiğinde yeni kurullarında oluşturulabilmesi konusunda Bakan’a dolayısıyla siyasi otoriteye yetki tanınmıştır.
Her ne kadar, bu Kurulların yapıları incelendiğinde katılımcılık sağlanmış gibi görünse de temel görevlerinin Bakan’a bilgi sunmak olarak sınırlandırıldığı ve dolayısıyla bu kurulların sus payı olarak öngörüldüğü ve tüm kritik iş ve işlemlerin siyasi otoritenin atayacağı bürokratlar eliyle sürdürüleceği açıkça anlaşılmaktadır.
Bu haliyle 655 sayılı KHK demiryolu sisteminin piyasalaştırılması ve TCDD’nin tasfiyesi anlamına gelmektedir.
KHK ile bir kısmı üstü örtülü olarak daha sonra yapılacak düzenlemelere bırakılmış gibi görünse de;
- Demiryolu sisteminin ulusal ve uluslar arası işletmecilerin (sermayenin) kullanımına açılması, serbestleştirilmesi, (3.şahıslar kendi lokomotif, personel ve vagonlarıyla tren işletilebilecektir)
- Demiryolu sistemini tümüyle Kamusal denetimin dışına alınması ve tüm yetkinin siyasi otoriteye devredilmesi,
- TCDD’nin parçalara ayrılması,
- Altyapı dahil her türlü hizmet üretiminin piyasalaştırılması ve rekabete açılması,
- Her türlü özelleştirmenin atanmışların önerisi ve Bakan’ın imzası ile mümkün hale gelmesi,
- Demiryolcuların “mesleki yeterlilik vb.” söylemlerle sindirilmesi ve kamu çalışanı sayısının azaltılması,
- Kamu hizmetinin tasfiyesi, kamu hizmeti niteliği ile tüm vatandaşlarımızın yararına sürdürülmesi gereken faaliyetlerin piyasanın kar güdüsüne terk edilmesi, kar etmediği gerekçesi ile hatların kapatılması ve trenlerin seferden kaldırılması,
- TCDD arazilerinin yağması,
Önündeki bütün yasal engeller kaldırılmıştır.
Sonuç olarak, 16 yıldır Sendika olarak yalnız kalmamıza, uğradığımız baskılara rağmen karşı mücadele verdiğimiz “yeniden yapılanma” adı altındaki özelleştirme ve tasfiye çalışmalarında istediklerinin tümünü elde edemeyen egemenler bu KHK ile amaçlarını gerçekleştirme yolunda çok önemli bir adım atmışlardır.
Bu KHK ekmeğimize, işyerimize bir tehdit olarak karşımızda durmaktadır. Bu tehditlere karşın Sendikamız dün olduğu gibi bugünde yarında işimize ve işyerlerimize sahip çıkmaya ülke ve halkımızın çıkarlarına uygun ulaştırma politikalarının uygulanması mücadelesini vermeye devam edecektir.29.11.2011
Sendikamız tarafından yayınlanan BROŞÜRÜ okumak için tıklayınız