İzmir Şubemiz üye ve yöneticilerinin yanı sıra Konfederasyonumuz KESK’e üye sendikalarımızdan Büro Emekçileri Sendikası (BES) Genel Sekreteri Aziz Özkan, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Merkez Kadın Sekreteri Gönül Adıbelli, ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım tarafından katılım sağlandı.
Yapılan basın açıklamasında BES Genel Sekreteri Aziz Özkan tarafından konuşma yapıldı.
Sendikamız İzmir Şube Başkanı Erdal AKYOL tarafından okunan basın açıklaması aşağıdadır.
24.05.2021
Basına ve Kamuoyuna
BTS ve İzmir KESK Şubeler Platformu olarak Baskılara, Soruşturmalara, Mobinge, Sürgünlere ve İhraçlara karşı başlatmış olduğumuz basın açıklaması ve oturma eylemlerinin 20. Haftasındayız.
Geçtiğimiz hafta AKP nin çökmüş sağlık politikalarına, aşılamadaki beceriksizliklerine, 7/24 çalışan emekçilerin aşılanmamasına bir kurban daha verdik. Basmane personellerinden üyemiz Tren Odacısı Seyit Ali ÇAĞLAYAN arkadaşımızı Covid 19 nedeniyle kaybettik. Evet arkadaşımız kader kurbanı değildir. Seyit Ali arkadaşımızda geçen hafta kaybettiğimiz Soner arkadaşımız gibi iktidarın, pandemi döneminde rakamları manuple etmesinin, bundan dolayı zamanında ve yeterli önlem almayışının, saraya yetiştiremediği bütçeden dolayı pandemiyle mücadeleye yeteri kadar bütçe ayırmamasından hayatını kaybetmiştir. Ailesine sabırlar diliyoruz. Ailesinin ve tüm demiryolu camiasının başı sağolsun.
BTS ve KESK Şubeler Platformu olarak dün olduğu gibi bugün ve yarın da antidemokratik ve hukuk dışı saldırı ve baskılar karşısında diz çökmeyeceğiz, sendikal hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmek için ilk günkü kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz.
Sürgün döneminin başından beri diyoruz ki biz haklıyız, biz kazanacağız. Evet her hafta mahkemeler haklılığımızı ortaya koyuyor. Sürgünlerimize gerekçe olarak gösterilen, düzmece soruşturmalarla olmayan suçları yaratıp verdikleri disiplin cezaları mahkemelerden dönüyor. Vermiş oldukları kademe ilerleme cezası mahkeme tarafından iptal edilmiştir. Dolayısıyla sürgün kararlarının gerekçesi ortadan kalkmıştır. Buradan bir kez daha TCDD yönetimine sesleniyoruz. Biz haklıyız ve geri döneceğiz. Sürgün kararına gerekçe gösterdiğiniz disiplin cezası iptal edildiğinden bir an önce mahkeme kararını beklemeden sürgün kararlarını iptal edin.
Ülkemizde hemen bütün özelleştirmelerde kamu zarara uğramakta, sermaye gruplarının yüksek kâr beklentisi özelleştirmeyi mümkün kılmaktadır. Aksi durumda özelleştirme gerçekleşmemekte, ulusal/uluslararası sermaye grupları yüksek kâr beklentisi yoksa özelleştirme işine girmekten imtina etmektedir.
TCDD Yönetiminin ve Ulaştırma Bakanlığının Demiryollarının özelleştirilmesinde örnek aldığı ve sunumlarda bunlardan kesitler verdiği İngiltere Hükümeti Birleşik Krallık Demiryolları’nın idaresini yeniden kamunun devralacağını açıkladı.
İngiltere hükümeti, Hükümetten yapılan açıklamada altyapı, tarifeler ve bilet satışının kontrol edileceği, demiryolları hizmetlerinin geliştirilerek biletlerin daha ucuza satılacağı belirtildi. Şu anda ülkede demiryolları hatları farklı özel şirketler tarafından işletiliyor. Bu hem altyapının güvenliği, hem hizmet kalitesi, hem de bilet fiyatları bakımından yıllardır büyük şikayetlere konu oluyor. Plan kapsamında 2023 yılına kadar Büyük Britanya Demiryolları adı altında, devletin sahibi olduğu yeni bir yapı oluşturulacak. Trenlerin tarifeleri, fiyatları, bilet satışı ile demiryolu altyapısının bakım ve onarımının sorumluluğu bu kuruma ait olacak.
TCDD Yönetimi ve Ulaştırma Bakanlığının örnek gösterdiği İngitere örneğinde, Ülkemizde yapılacak özelleştirme de hem altyapının güvenliği, hem hizmet kalitesi, hem de bilet fiyatları bakımından bizleri neyin beklediğini net olarak ortaya koymaktadır. Özelleştirmenin yapıldığı ülkelerde ve özelleştirmede örnek aldıkları ülkelerde dahi bunun hata olduğu anlaşılmakta ve bu hatadan dönülmekte iken ısrarla ülkemizde özelleşmeye gitmenin anlamı, ancak bilerek ve isteyerek ülkenin kaynaklarını sermayeye, yandaşlara peşkeş çekmekle açıklanabilir.
Özellştirme sonucunda Demiryollarında dikkat edilmesi gereken bir başka nokta ise yaklaşık 23 bin demiryolu çalışanının akıbetinin ne olacağının belli olmamasıdır. Özelleştirmelerin kamu yatırımlarının peşkeş çekilmesiyle sınırlı kalmadığı, aynı zamanda işsizlik ve güvencesizliği de beraberinde getirdiği gerçeği, kamuoyunun dikkatini özelleştirilen işletmelere çevirmesini zorunlu kılmaktadır.
Özelleştirmeler, sürgünler, ihraçlar baskılar, soruşturmalar hepsi birbiri ile bağlantılıdır. Hepside sermayenin ve onun yerli işbirlikçilerinin politikalarının sonucudur. Bu gün bir kez daha yetkililere sesleniyoruz. Uzun süredir sendikamız yönetici ve üyelerimiz üzerindeki AKP’ye yakın güçler tarafından geliştirilen bu ceza ve sürgün furyasına son verilmelidir. Bu durum, sendikal örgütlenmeye ve demokratik hak mücadelesine vurulmak istenen bir darbedir. Bu asla kabul edilemez.
BASKILAR SÜRGÜNLER BİZİ YILDIRAMAZ.