Sendikamız İzmir Şubesi tarafından 16 Ağustos 2021 Pazartesi günü Baskı ve Sürgünlere Karşı 31.Hafta Eylemi gerçekleştirildi.
İzmir Şube üye ve yöneticilerimizin katılımıyla oturma eylemi ve ardından basın açıklaması gerçekleştirildi.
İzmir Şube Başkanımız Erdal Akyol tarafından okunan basın açıklaması aşağıdadır.
Basına ve Kamuoyuna
Özellikle TCDD taşınmazlarının yağmalanmak istendiği, özelleştirme uygulamalarının hayata geçirilmek için hazırlıkların yapıldığı bugünlerde, TCDD’yi arka planda yöneten ve yaptıkları usulsüzlükler Sayıştay raporları ile sabit olanların karşısında duran sendikamızı kendisine düşman olarak görenlerin asıl amaçlarını yakından biliyoruz. Emekçilerin sendikal ve demokratik mücadelesini hazmedemiyorlar. Ülkeyi taşeron cehennemine çevirerek katliam yapan zihniyet kamu emekçilerinin örgütlü mücadelesini de tasfiye etmek istemektedir.
Yaşanan bir çok acı olaydan ders çıkartılmamakta kamun yararı esasıyla çalışanlar cezalandırılmakta ne yazık ki usulsüzlük ve çeşitli şaibeler aydınlatmak bir yana sözü dahi edilmeden kapatılmaktadır.
Kurumdaki sorunlar giderek artmakta, sorunların çözümü için uğraşmak yerine bu sorunların çözümü için uğraşan çaba gösteren bu sorunları dile getiren kişiler cezalandırılmaktadır. İktidar ve onun temsilcileri kurum yöneticileri doğrudan hak arama mücadelesi yürüten demokratik kitle örgütlerini hedef almaktadır. Sendikamıza yönelik bu sürgünlerde faşizan bir yönetim anlayışının göstergesidir.
AKP Hükümetinin her alanda yürüttüğü piyasacı zihniyet; kamu kurumlarına yönelik önce kadrolaşma ardından kanun hükmünde kararnamelerle yeniden yapılanma adı altında yürütülen uygulamalarla somutlaşırken ülkenin rant amaçlı olarak dönüşüme ve el değişimine tabi tutulmaktadır. Sendikamızın ve diğer emek örgütlerinin bu rant paylaşımına karşı her türlü platformda gösterdikleri dik duruşundan rahatsız olmaktadırlar. Sendikalar ve emek örgütlerine karşı sistemli saldırılar gerçekleştirilmektedir. İşte bu sürgünlerde bu sistemi saldırıların bir parçasıdır.
Sayıştay raporlarına yansıyan demiryollarındaki teknik eksiklikler ve kamu zararlarının ve meydana gelen kazaların önlenmesi için TCDD ve TCDD Taşımacılık A.Ş. bugüne kadar yeterli emniyet tedbirlerini ve kamusal harcamalarının etkin kullanılmasına yönelik tedbirleri almamıştır. Bu nedenle her yılı zararla kapatmaktadırlar. Tedbirler almak bir yana, kazalara neden olanlar hakkında, usulsüzlük yapanlar hakkında bugüne kadar hiç bir idari ve cezai işlem yapılmamıştır. Bölgemizde de sürekli olarak görev değişiklikleri yapılmaktadır. Sürekli personel ile uğraşılmaktadır. Kontrol teşkilatlarındaki mühendislerin sürekli olarak yer değiştirmesi de yine bir takım şeylerin üstlerini örtmek içindir.
Değerli Dostlar; Siyasal iktidarın gözetiminde sürdürülen emekçilere saldırı politikaları hayatın her alanına yaygınlaştırılmış, bu doğrultuda saldırının ekonomik hayattaki silahlarından biri de özelleştirmeler olmuştur.
Kamu elindeki mal ve hizmet üretim araçlarına sermaye sınıfının el koymasını sağlamak için ortaya atılan süslü söylemlerle bezenmiş özelleştirme uygulamaları, insanlık tarihinin gördüğü en büyük yağmaların yasal ama gayrimeşru sonuçlarıdır.
Dünyada ve Ülkemizde, 80′lerin ortasında başlayan özelleştirmeler, hiçbir zaman özelleştirmecilerin süslü söylemlerindeki gibi olmamış, tam da özelleştirme karşıtlarının her fırsatta dile getirdikleri gibi yağma, el koyma, sermayeye peşkeş çekme şeklinde olmuştur. Özelleştirmelerin sonucu da her zaman, zam, kötü hizmet, kalitesiz mal, istihdam azalması, vergi kaçağı, yoksulluk ve yolsuzluklar ile kendini göstermiştir. TCDD de olacak olan özelleştirmede bundan farklı olmayacaktır. Bir o kadar hazin olan konu ise, özelleştirmeler öncesi hazine borçları 13 milyar ABD doları civarındayken, bunca özelleştirmeden sonra yaklaşık 25 yıllık süre sonunda gelinen noktada hazine borçları 450 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Kamu işletmelerini kambur olarak görenlere ithaf edilecek tablo ortadadır, halkın birikimlerini sermayeye peşkeş çekenlerin kimlikleri bellidir.
Özelleştirme; kamu mallarının, hazine arazilerinin ve tesislerin talan edilmesi ile sınırlı kalmamıştır. Aynı zamanda çalışma hayatında sendikasızlaştırmayı, iş güvencesinin oradan kalkmasını, maliye bakanlığı vergi gelirlerinin azalmasını, karlı olmadığı gerekçesiyle bazı alanlardaki üretimin kaldırılarak dışa bağımlılık yaratılmasını, yeni bir yolsuzluk ekonominse geçilmesini, hayatın ticarileşmesini, vatandaş yerine müşteri anlayışının getirilmesini, amme hizmeti anlayışının ortadan kaldırılmasını ve sosyal devletin tasfiye edilmesini getirmiştir. Tasfiye edilen sosyal devletin sosu da zengin sofralarına servis yapılmıştır.
Değerli Dostlar ; Liyakatsiz atamalar, kadrolaşmalar, ehil olmayan kişilerin yönetim kademelerini doldurması ile siyasi iktidarın ve kurum yöneticilerinin demiryollarımızı getirdiği nokta ortadadır.
Tüm bu gerçekleri kamuoyu ile paylaşan sendikamız BTS, gerek siyasi iktidar, gerekse de TCDD ve Taşımacılık A.Ş. yöneticileri tarafından susturulması gereken bir kurum olarak görülmektedir.
Ancak unutulmamalıdır ki Sendikamıza yönelik bir saldırı niteliği taşıyan bu hukuksuz ve insanlık dışı sürgün uygulamaları bizleri yıldıramayacaktır.
Bizler; doğruları ve gerçekleri söylemeye devam edecek, bu hukuksuz kararlar geri alınıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.
SÜRGÜNLER BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ