Ankara Marşandiz’de yaşanan tren faciasının ardından sürmekte olan davada Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın sorumluların yargılanmasına izin vermediğini öğrenmiş bulunmaktayız.
Bilindiği üzere 13 Aralık 2018 tarihinde Ankara – Konya seferini yapmakta olan Yüksek Hızlı Tren ile aynı hat üzerinde bulunan kılavuz tren çarpışmış ve kazada 9 yurttaşımız hayatını kaybederken, 100’ün üstte yurttaşımız da yaralanmıştı.
Edindiğimiz bilgiye göre dosyaya bakan Savcılık tarafından davada taraf olan ailelere gönderilen karar yazısında; “Şüpheliler hakkında soruşturma izni verilmemesi, verilen kararın da Danıştay 1. Dairesince kesin olarak reddedilmesi nedeniyle tahkikat yapma imkânının kalmadığı anlaşılmakla evrakın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir” denilmektedir.
AKP hükümetinin ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının demiryolları politikasındaki yanlış karar ve uygulamaları sonucu; Pamuova hızlandırılmış tren kazası ile başlayan ardından Tavşancıl, Pamukkale, Bozüyük ve Çorlu ile devam eden facialarda onlarca yurttaşımız yaşamını yitirmesine ve yüzlercesinin yaralandığına tanıklık ettik, pek çok personel yaşamını yitirdi, yaralandı.
Tüm bu kazaların ardından davalar açılmış, soruşturmalar yürütülmüş ancak bu kazaların yaşanmasına neden olan gerçek sorumluların açığa çıkarılmaması ve cezalandırılmaması nedeniyle kazalar birbirini takip etmiştir.
20 yıllık demiryolu politikasın kötü sonuçlarının esasen hem siyasi iktidarın tercihleri hem de kurum yöneticilerinin bilime ve tekniğe aykırı karar ve uygulamaları nedeniyle yaşandığına, tanıklık ettik.
İşte bu nedenle kazaların yaşanmasına neden olan sorumluların açığa çıkarılmasının önünü kapatmak üzere gerçek sorumluların yargılanmaların önü hep kapatılmış, alt kadroda çalışan personel kurban edilmeye kazanın sorumlusuymuş gibi gösterilmeye çalışılmıştır.
Marşandiz Tren Faciası davasında da aynı tabloyla karşı karşıyayız.
Davayla ilgili olarak hazırlanan Bilirkişi Raporunda pek çok konuya değinilmekle birlikte Ankara-Sincak Yüksek Hızlı Tren Hattının İşletmeye Açılmasıyla ilgili olarak; “Ankara-Sincan hızlı tren hattını tamamlanmadan ERTMS/ETCS sistemi gerekleri olmadan işletmeye açtığı için TCDD Genel Müdürü İsa APAYDIN kusurludur.” Denilmiştir.
Diğer başka üst düzey yöneticilerin de kusurlarına yer verilen Bilirkişi Raporu üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan soruşturma izni talebinde bulunulmuş, Bakanlık tarafından yargılanma izni verilmezken Bakanlığın bu kararına itiraz edilmesi üzerine Danıştay tarafından soruşturma izni verilmemesine dair karar onanmıştır.
Danıştay tarafından verilen bu kararla; Sendikamızın hattın açılmasının hata olacağına yönelik tüm uyarılarının görmezden gelindiği, Bilirkişi Raporunda yer alan verilerin ve Soruşturma Savcısı’nın bu soruşturmanın yürütülmesi gerektiğine yönelik taleplerin dikkate alınmayarak böylesi bir kararın verilmiş olması maalesef gerçek sorumluların açığa çıkarılmasını önlemekten öte bir anlam taşımamaktadır.
Dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit TURHAN’ın, tren faciasıyla ilgili olarak ‘hatta sinyalizasyon sistemi olmadığı için meydana geldiği’ iddiasına ilişkin olarak “Sinyalizasyon sistemi, demir yolu işletmeciliği için olmazsa olmaz bir sistem değil” demesinin esasen ta ilk baştan konunun üstünün kapatılmasının adımlarından biri olduğunu söyleyebiliriz.
Savcılığın talebine rağmen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından soruşturmaya izin verilmemesi esasen yargıya müdahaleden başka bir anlam taşımamaktadır. Hukukun siyasi erkin üstünde olması, kusurluların eşit olarak yargılanması gerekirken siyasi nüfuzun hukuka üstünlüğünü bir kez daha görmüş olduk. Bu durum kabul edilemez.
Demiryolu işletmeciliği gibi son derece dikkat, deneyim, bilgi-birikim ve uzmanlık isteyen bir alandır. Demiryollarına olan güven ne “ben yaptım oldu” ile ne de “soruşturulmasına izin vermiyorum” demekle sağlanabilir.
Verilen bu karar kamuoyu vicdanını yaralamasının yanı sıra başka kazaların yaşanmasının da önünü açan bir niteliktedir.
Yaşanan kazalardaki gerçek sorumlular açığa çıkarılıncaya kadar bu mücadelenin durmayacağının bir kez daha bilinmesini isteriz.
BİRLEŞİK TAŞIMACILIK ÇALIŞANLARI
SENDİKASI