Pamukova “hızlandırılmış” tren kazasıyla ilgili dava 7,5 yıllık zaman aşımı süresinin dolmasının ardından 7 Şubat 2012 tarihinde yapılan duruşma ile zaman aşımından dolayı düşmüştür.
22 Temmuz 2004 tarihinde Haydarpaşa-Ankara seferini yapmakta olan “hızlandırılmış tren” in Sakarya‘nın Pamukova ilçesinde raydan çıkarak devrilmesi sonucunda 41 kişi yaşamını yitirirken, 81 kişi de yaralanmıştı. Bu olay üzerine gerek “hızlandırılmış tren” gerekse de “demiryolu politikaları” kamuoyu nezdinde daha çok ilgi çekip tartışılır olmuştur.
Bu dava ülkemizdeki ulaştırma politikalarının yetersizliği ve yanlışlığı açısından son derece önemli bir dava olmuştur. Bizler mesleki ve bilimsel olarak bu politikaların ya da politikasızlığın ortaya konmasında tarafız. Siyasi iktidar birçok alanda yaptığını burada da sergilemiş, bilim ve akademi çevreleri meslek odaları ile konuyu etraflıca tartışmak ve akıllı, doğru politikalar ortaya koymak gerekirken “ben yaptım oldu” mantığıyla hareket etmiştir.
41 kişinin hayatını kaybettiği, 89 kişinin yaralandığı böylesi trajik bir kazanın gerçek nedeni ve sorumlusu, bilime ve tekniğe değer vermeyen AKP iktidarıdır. Bu iktidarın Ulaştırma Bakanı ve TCDD Genel Müdürü de mevcut hattı teknik ve bilimsel açıdan gerektiği gibi inceletmeden hız artırımına gitmiş ve kazanın gerçekleşmesine neden olmuşlardır. Zira kazadan sonra hızlandırılmış tren seferlerinin tamamen kaldırılması yapılan yanlışlığın ve sorumluların hatalarını kabullendiğinin bir göstergesidir.
Mahkeme sürecinde bilirkişi raporlarında TCDD İşletmesi kurum olarak 8’de 4 oranında kusurlu görülmüştür. Ne yazık ki kusurlu bulunan TCDD’den hiçbir yetkili yargılanmak üzere sanık olarak mahkemeye çıkarılmamıştır. Bu davanın zaman aşımından düşmesi kamu vicdanını rahatsız etmiştir. Hızlandırılmış trenin çalıştırılmasına kim karar verdiyse onların hepsinin yargı önüne çıkarılması gerekirken, sadece tren personelinin yargılanmasından ibaret olan dava, hukuk açısından da son dönem sıkça örnekleri görülen kamuoyunu rahatsız eden hukuk kararlarına bir “garabet” örneği olarak eklenmiştir.
“Hızlandırılmış Tren Projesi” AKP‘nin iktidara gelir gelmez demiryollarında bir atılım yapma amacı ile hayata geçirdiği bir projedir. Ancak demiryolu işletmeciliği gibi son derece dikkat, deneyim ve uzmanlık isteyen bir konuda büyük bir acele ile bilimsel ve teknik koşulları yeterince incelemeden, yeterli ön çalışmalar yapılmadan proje hayata geçirilmiştir. Nitekim seferlerin başlaması ile birlikte projenin uygulanmasının kazalara yol açacağı söylentilerinin yoğunlaşması üzerine, TCDD işletmesi Ankara‘da konu ile ilgili akademisyenlere projeyi anlatma gereğini duymuş ve güzergahta yer yer 140 km/saat hız yapılması sağlamak için üst yapı elemanlarında ve işletmede yaptığı iyileştirmeleri anlatmış ve kendilerinden görüş istemiştir. Toplantıya katılan akademisyenler demiryolu işletmeciliğinin çok dikkat istediğini, mevcut hatta yapılan iyileştirmelerin izin verilen hıza uyumlu olup olmadığının gün be gün takip edilmesinin büyük bir hassasiyetle yapılması gerektiğini söylemişlerdir. Vurguladıkları en önemli hususta en büyük eksikliğin böyle bir projeye başlamadan önce kendilerine danışılmamış olmasıdır. Bu davranışın işletmeye başladıktan sonra yaptıklarını anlatıp “ne dersiniz?” diye sormanın bir yerde sorumluk vermeden sorumluluk alın demek olduğu belirtilmiş ve sorumluluğun projeyi başlatanlarda olduğunun altı çizilmiştir.
22 Temmuz 2004 tarihinde gerçekleşen kaza/facia bu tür ihmallerin sonucudur. Gerek Pamukova faciası öncesi gerekse sonrasındaki en önemli sorunların başında bir “proje bütünlüğü” olmaması, aşırı parçalı uygulamalara yönelinmesi gelmektedir.
Ulaştırma sistemlerine yapılacak yatırımlar makro planlamaları gerektirir. Ancak bugün, Odalarımızın, ilgili sendikalar ile bilim insanları ve üniversitelerin yıllardır dile getirdikleri gibi ülke boyutunda bir “Ulaşım Ana Planı”nın bulunmaması temel bir eksikliği oluşturmaktadır. Ülke boyutunda bir “Ulaşım Ana Planı” yoksa da 2005 yılında hazırlanmış bir “Ulaşım Ana Plan Stratejisi” bulunmaktadır. Bu stratejik planda ülkemizin öncelikle yük taşımacılığında karayolu ağırlıklı bir ulaşım yerine demiryolu ve denizyolunu da içine alan kombine taşımacılığa geçmesi önerilmektedir. Bu stratejik planda demiryollarında büyük yatırım gerektirmeyen yenilemeler yapılarak öncelikle yük taşımacılığında demiryollarının payının arttırılmasının ülke açısından önemine vurgu yapılmaktadır. Bugün öne çıkmış olanlar ise Ankara-Eskişehir ve Ankara –Konya hızlı tren işletmeciliğidir. Büyük maliyetli bu projelerle birlikte, ülkemizde karayolu ağırlıklı taşımacılığı azaltmak için yapılacak yatırımlara önem vermek öncelikli hedef olmalıdır.
Sendika olarak birçok alanda yaşanan / yaşanması olası tehlikelere / facialara dikkat çekmek için defalarca yetkilileri uyardık. “Biz söylemiştik” dememek için çok çaba sarf ettik. Pamukova kazası davasında iktidarın ve Ulaştırma Bakanlığının TCDD yetkililerinin sorumluluğu çok büyüktür. Zaman aşımından dolayı düşen bu dava kamuoyu vicdanını derinden yaralamıştır. Bilim ve tekniğin yol göstericiliğini dikkate almayarak bu kazaya sebep olanlara bir kez daha sesleniyoruz: Meslek örgütleriyle, o işkolunun sorunlarını en iyi bilen sendikalarla, üniversitelerle işbirliği yapmadan alınan kararlar toplumun can ve mal güvenliğini tehdit edecektir. Yapılan projeler, kamunun birikimlerini çarçur edecek, kaynakları halkın çıkarına değil birkaç firmaya aktaran rant projeleri olmaktan öteye geçemeyecektir.
Pamukova “kazasında” hayatını kaybedenlerin yakınlarının acısının bir kat daha arttığı bugün kazada yaşamını yitirenleri rahmetle anarken, 22 Temmuz’u unutmayacağız ve unutturmayacağız.
BTS
MERKEZ YÖNETİM KURULU