Son aylarda siyasi iktidarın baskıcı otoriter, hukuk tanımaz tavrına karşı demokratik tepkilerini kullanan kesimlere çeşitli baskıların oluştuğu bilinmektedir. Bu kesimlerin başında Sendikamız BTS ve Konfederasyonumuz KESK gelmektedir.
Konfederasyonumuz ülkemizde gelişen siyasi ve toplumsal olayları değerlendirerek, kamu çalışanlarının iş güvencesini savunma ve demokratik bir toplum amacıyla 4-5 ve 17 Haziran 2013 tarihlerinde grev kararı almıştır.
Bu tarihlerde Gezi Parkını savunma ile başlayan toplumsal olaylarda hayatını kaybedenlerin yanı sıra başta üyelerimiz olmak üzere pek çok yurttaşımız polisin şiddeti sonucu yaralanmıştır. Siyasi iktidarın polis devletini anımsatır tavırlarına, hukuk tanımaz politikalarına karşı sadece üyelerin ve çalışanların değil toplumun vicdanı olan Konfederasyonumuz KESK’in bunlara sessiz kalması düşünülemez.
Konfederasyonumuz KESK ve Sendikamız BTS kamu vicdanının sesi olarak, uluslar arası hukuktan, anayasadan ve toplumsal meşruiyetinden aldığı güç ve sorumlulukla üstüne düşeni yapmıştır.
Hukuk devleti olmanın bir gereği olarak eğer yapılanlarda bir suç unsuru varsa bunu araştırmak, soruşturmak ve sonuçlandırmak adli makamların ve yargının işidir, görevidir.
Ancak TCDD Genel Müdürlüğü hukuku aşan ve hiçe sayan bir tavırla 4-5 ve 17 Haziran 2013 tarihlerinde yaptığımız grevin soruşturmasına ait sorularına “gezi parkı eylemlerine niye destek verdiniz” sorusunu eklemiştir.
Sendikamız üyeleri ve çalışanlarımız bugüne kadar defalarca greve çıkmış ve bundan dolayı soruşturmaya maruz kalmıştır.
Böyle bir durumla ilk defa karşı karşıya kaldığımızı belirtmek isteriz.
Konfederasyonumuz KESK ve Sendikamız BTS, anayasanın;
Devletin sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirten 2. maddesine,
Çalışanların ve işverenlerin, üyelerinin çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma ve bu sendikalara üye olarak bu doğrultuda etkinlik yapma hakkının bulunduğunu belirten 51. maddesine,
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümlerinin uygulanacağını belirleyen 90. maddesine,
90. maddenin bir gereği olarak; 87 ve 151 sayılı ILO Sözleşmelerine, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 11. maddesine, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın ‘Toplu pazarlık yapma ve eylem hakkı’ başlıklı 28. maddesine,
dayanarak 4-5 ve 17 Haziran 2013 tarihleri için iş bırakma kararı almıştır.
Sendikal etkinliklere katılıp katılmama konusunda karar alma yetkisi, işyeri amirlerinde olmayıp, seçilmiş sendika yetkililerindedir.
Şurası açıkça bilinmelidir ki sendika ve üyelerinin işverene karşı yaptıkları eylemlerde işverenden izin almaları gerektiği düşüncesi sendika kavramının ruhu ve özüyle bağdaşmadığı gibi işverenin ve işveren temsilcisinin de kendisine karşı yapılacak bir hak arama eylemine izin vermeyeceği de bilinen bir gerçektir.
Söz konusu soruşturmada sözü geçen Gezi Parkına destek sorusu kurumsal olarak’TCDD yi ilgilendirmeyip yargının alanındadır. Böyle bir sorunun Kurum tarafından sorulması kabul edilemez. Yargının alanında olan bir konuda Kurumun işlem yapması çalışanların psikolojik baskı altına alınmasından başka bir şey değildir.
Merkez Yönetim Kurulumuz soruşturmanın içeriğinin değiştirilmesi için TCDD Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı ile temasa geçmiş ve bu yanlış soruşturmanın yeniden değerlendirilerek, soruşturmada gezi parkına yönelik soruların sorulmamasını, bunun hukuk dışı olduğunu belirtmiştir. Ancak bu hukuk dışılık, yetkisiz davranma değiştirilmemiş ve bir çok yerde soruşturma bu kapsamda devam etmektedir.
Dolayısıyla soruşturma aşamasında bu tür soruların sorulması TCDD yönetiminin tarafsızlığını yitirmesinin bir tutumudur. Buradan bir kez daha kurum yöneticilerini uyarıyoruz. Grev hakkımız yasal ve meşrudur. Bu hakkımızı da kullanırken grevin içeriği ve konusu ne olursa olsun, TCDD yönetimi kendi yetkisi dışında olan konu üzerinden soruşturma başlatması kabul edilebilir bir durum değildir.
Bu tutumun sürdürülmesi durumunda, sendikamız ve konfederasyonumuzun hukuk sürecini başlatacağını belirterek TCDD yönetimini bir an önce başladığı bu hukuksuz davranıştan vazgeçmeye çağırıyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU
adına
Nazım KARAKURT
Genel Başkan