31 Ağustos 2013 gün ve 28751 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelikte bir dizi değişiklik yapılmıştır.
15 Mart 1999 gün ve 99/12647 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan genel yönetmelikte yapılan bu değişikliklerle, görevde yükselme ve unvan değişikliklerinde keyfiyetin, kadrolaşmanın, sübjektif karar almanın önü sonuna kadar açılmıştır.
Siyasi iktidarın kadrolaşmadaki açgözlülüğü ve sınır tanımazlığı biliniyor. On yıldır devlet kurumu olsun olmasın her alanda kendisince nitelikli gördüğü kadrolarını ÖSYM’nin dillere düşen şaibeli sınavlarından tutalım her yol ve yöntemi kullanarak buralara yerleştirdi. Ancak bu da yetmemiş olacak ki, artık herhangi bir nitelik ya da donanım aramadan, açıkta kalan tüm AKP’lileri devlet kurumlarına yerleştirmek için liyakat ve kariyer ilkelerini, en temel hukuk kurallarını ayaklar altına alıyor.
Bilindiği gibi 6495 sayılı, kamuoyunda torba kanun denen yasanın ilk taslağında kamu alanını tam anlamıyla şirket gibi yönetmeyi hedefleyen düzenlemeler mevcut idi. O hali geçmiş olsa devlet kurumlarını CEO’lar yönetecek, atamalarda liyakat, kurum tecrübesi, aynı kurumda belli bir süre çalışma şartı vb. zorunluluklar ortadan kaldırılacaktı. Böylelikle AKP kadroları, işten anlasın ya da anlamasın kurumlara yerleştirilmiş olacaktı. Ancak gerek konfederasyonumuzun taslağı teşhiri ve engellemeye yönelik mücadelesi ve gerekse de kamuyunun tepkisi nedeniyle ilgili o maddeler taslaktan çıkarıldı.
Ancak AKP’nin yönetmeliklerle, genelgelerle, tebliğlerle aynı içerikte düzenlemeleri hayata geçirme şeklindeki klasik politikasıyla yine karşı karşıyayız.
31 Ağustos 2013 gün ve 28751 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik değişikliğiyle, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelikte bir dizi değişiklik yapılmıştır.
ü Yapılan değişikliklerden en önemlisi, görevde yükselmede sözlü sınavın esas yöntem haline getirilmesidir.
ü Hizmetiçi eğitim uygulamasından vazgeçilmiştir.
ü Yöneticiliğe atanmada, kamu kurumlarında ve kurumda belirli süre çalışma koşulu kaldırılmıştır.
ü Yazılı sınavdan 70 puan alma zorunluluğu kaldırılmıştır.
ü Böylece görevde yükselmede yazılı sınavda başarılı olma yetmeyecek, sınavda başarılı olanlar hizmetiçi eğitime tabi tutulmayacak, göreve yeni başlayanlar kısa süre içerisinde yönetici olabilecek, örneğin yazılı sınavda 100 üzerinden 40 puan alan da başarılı sayılabilecek böylece sözlü sınavla rahatlıkla yönetici olabilecektir.
ü Değişikliklerden birisi de avukat kadro veya pozisyonlarından hukuk müşaviri kadro veya pozisyonlarına yapılacak atamalarda görevde yükselme yönetmeliği hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkindir.
15 Mart 1999 gün ve 99/12647 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan genel yönetmelikte yapılan bu değişikliklerle, görevde yükselme ve unvan değişikliğinde kısmen de olsa uygulanması mümkün olan objektif yöntemlerden geriye gidilmiştir.
Anımsanacağı üzere 14 Eylül 2011 gün ve 28054 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştı. Bizler yalnızca bir Kanun Hükmünde Kararnamenin çıkarılma biçimini eleştirirken, Hükümete Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi veren Yetki Yasasının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvurunun reddi üzerine hükümet, Yetki Yasasının son günlerini oldukça iyi değerlendirdi! 1 Kasım 2011 gün ve 28102 sayılı (Mükerrer) Resmi Gazete ile 2 Kasım 2011 gün ve 28103 sayılı (Mükerrer) Resmi Gazetelerde, dile kolay, tam 12 (ON İKİ) tane Kanun Hükmünde Kararname yayımlandı. Bu Kanun Hükmünde Kararnameler ile yalnız on iki yasada değil, yüzlerce yasada değişiklik yapıldı.
Bunlardan 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan bir değişiklik uyarınca; yapılacak sözlü sınavlarda, Sınav Komisyonu, adaylar hakkında değerlendirme yapacak, yapılan değerlendirmeye göre verilen puanlar tutanağa geçirilecek, bunun dışında sözlü sınav ile ilgili herhangi bir kayıt sistemi kullanılmayacaktı. Danıştay’ın yerleşik hale gelen ve içtihat niteliğindeki kararlarıyla, “Sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin hukuka uygunluk denetiminin 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde belirtilen unsurlar yönünden yapılabilmesi için, sözlü sınavda adaya yöneltilen soruların ve yanıtlarının teknolojik imkanlardan yararlanılarak sesli ve görüntülü kayıt altına alınması gerektiği” belirtilmiştir. Yapılan düzenlemeyle, sesli ve görüntülü kayıt alınması gerekmediğinin belirtildiğini, böylece siyasal kadrolaşmanın önünün açıldığını dile getirmiştik.
1998 ve 1999 yıllarında yayımlanan bir dizi yönetmelikle, kamu görevlilerinin atanması, yer değiştirmeleri, görevde yükselmeleri ve unvan değişiklikleri konusunda bir dizi düzenleme yapılmış, bu konularda objektif yöntemlerin yaygınlaştırılması amacıyla adımlar atılmıştı. Kuşkusuz objektif bir atama, yer değiştirme ve görevde yükselme sisteminin oturtulması amacıyla, bu düzenlemeler içerisinde değiştirilmesi gereken çok sayıda hüküm vardı. Bu amaçla başta konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımız olmak üzere kamu emekçileri ve onların örgütlerinin bir dizi önerisi de oldu. Örneğin, kamu yöneticilerinin, belirli koşullar taşıyanlar arasından seçimle belirlenmesi, bu önerilerden yalnız bir tanesiydi. Ancak AKP hükümeti, kamu hizmetlerinin yürütülmesi ve bu hizmeti verenlerin belirlenmesinde objektif esasların belirlenmesinden her zaman kaçındı, tamamen keyfi denebilecek yöntemler önerdi ve bunları yaşama geçirdi.
AKP hükümeti, kamu kurum ve kuruluşlarının neredeyse tamamındaki yönetim kadrolarını siyasi yandaşlarıyla doldurduğu halde, siyasal kadrolaşmanın önünde en küçük bir engele tahammül göstermemekte, kamu yöneticilerini istediği gibi atama konusunda dikensiz gül bahçesi yaratmak istemektedir. Çünkü AKP’nin farklı renklere, farklı düşüncelere ve farklı kimliklere tahammülü ve sabrı yoktur.
Yazılı sınavlarda bile şaibeli bir ortam yaratan AKP’nin niçin kayıtsız, denetimsiz bir sözlü sınav sisteminde ısrar ettiği aşikardır. AKP, hukuk devleti normlarını yerleştireceğine, varolan kırıntıları da ortadan kaldırarak adeta aşiret kriterlerini hakim kılmaya çalışıyor!
Konfederasyon tarafından Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelikte yapılan değişiklerin iptali için hukuksal girişimde bulunulacaktır.
Kamu görevlilerinin atanması, yer değiştirmesi ve görevde yükselmeleri için görevin gerektirdiği nitelikler dışında, siyasal ve benzeri hiçbir düşünce, yol ve yönteme geçit vermeyecek düzenlemeler yapılması konusundaki mücadelemiz sürecektir.