Başbakan Erdoğan’ın 29 Ekim’de açacağı Marmaray’a ilişkin projede uzun yıllar çalışmış olan 47 yıllık demiryolcu Rıza Behçet Akcan’dan önemli uyarılar geldi. Akcan’a göre hat bu haliyle felakete neden olabilir.
(soL – Haber Merkezi) Marmaray Projesi’nde 12 yıl Sinyalizasyon ve Haberleşme Sistemleri Uzman Baş Mühendisi olarak görev yapan ve 2008 yılında ayrılan Rıza Behçet Akcan’dan Marmaray’a ilişkin önemli uyarılar geldi.
Akcan, 15 maddeyle açıkladığı tehlikelere ilişkin, “olası ölümlerin sorumlusu işte bu İktidar olacaktır” dedi.
Akcan’ın uyarı yazısı şöyle:
DİKKAT DİKKAT !!
Açıyoruz Denilen Marmaray Falan Değil
Mart 2013’den beri açacağız, açıyoruz, Pekin’i Londra’ya bağlıyoruz diye iri punto yayın yapan AKP iktidarı ve Başbakan, tüyü bitmeyen yeti ve garip gureba paralarını da oy alırım zannederek çarçur ediyor.
Marmaray Projesi aslında; Gebze’den Halkalı’ya bir bütündür ve parçalanmaması gerekmektedir. Çünkü Proje’nin Sözleşmesi CR3; BC1 Boğaz Tüp Geçit (Bosphorus Crossing), CR2 Banliyo Araçlar (Commuter Rail Trains), CR3 Banliyo Sistemleri (Commuter Rail Systems) adları ile anılan 3 ayrı ihalenin yani 3 ayrı Yüklenici’nin CR3 Yüklenicisinin sorumluluğu ve koordinasyonunda çalışarak hizmete alması için yapılmıştır.
Proje’nin şu anda Koordinasyonundan sorumlu olan da CR3 Yüklenicisi; İspanya kökenli Dimetronic’s SA firmasıdır. Dimetronic’s ve ortakları; Proje’nin Anadolu Yakasındaki Gebze – Haydarpaşa arası ile Avrupa Yakası’nda Sirkeci – Halkalı arasında mülkiyeti TCDD’ye ait gidiş ve dönüş olarak çalıştırılan ikili banliyö hatlarını üç hata çıkaran bütünsel bir demiryolu ve buradaki istasyonları ile bu demiryolu sistemine ait elektromekanik tesisleri ve kumanda merkezlerini de kuracaktır. Ayrıca bu 3 ayrı projenin bir bütün oluşturduğu Marmaray’da toplam uzunluğu 76 km olan ulaşım sistemini; Tüneller ve Boğaz Geçiş, Trenler (88 adet banliyo treninin her biri 5’er vagondan oluşan 440 vagonu bulunmaktadır) ve metro karakterindeki yolcu taşımasını, kentiçi çağdaş teknolojik sistemlerle tam otomatik ve tam güvenli olarak çalıştırmak esastır. İşte Halkalı – Gebze – Halkalı arası sistemi gerçek ve hayati güvenirlikli şekilde çalıştırmaktan sorumlu olan da yukarıda belirttiğimiz Dimetronic’s Firmasıdır.
Projenin tarihçesini hatırlayalım
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 1984 yılında Temel Mühendislik – Parson’s Brickerhoff Firmalarına yaptırılan İstanbul Ulaşım Planı içinde; bir de çift hatlı, Boğaziçi Tüp Geçit Avan Projesi yer almıştır. Yine aynı yıl T.C. Ulaştırma Bakanlığı bu Avan Proje’yi uygulamaya koymak ister ve bunun için de bir Müşavirlik İhalesi açar. Müşavirlik İhalesini 1986 yılında kazanan Yüksel Proje – De Cosult – Lois Berger Ortak Girişimi bu Avan Projeyi TCDD mülkiyetindeki, iki hatlı Gebze – Haydarpaşa ve Sirkeci – Halkalı Banliyosundaki yol sayısını üçe çıkaracak ve Boğaziçi geçişi ile Asya ve Avrupa Yakalarındaki tünellerde iki hat’a düşürecek (daha önce Temel Müh. – Parsons Brickerhoff’ca önerildiği üzere ve TCDD’nin bu transit Boğaziçi geçitini daha etkin kullanmasını kısıtlayacak) olan Marmaray’ın komple avan proje ve ihale dökümanlarını hazırlar. Bu ortak girişim çalışmalarını 1998 yılında tamamlayıp İşveren Ulaştırma Bakanlığına teslim eder.
Ulaştırma Bakanlığı 2001 yılında bu işi İhaleye açmak ister. Yapım İhalesi’nden önce Müşavirlik İhalesi duyurusunu yaparak, Uluslararası Müşavirlik Firmalarına, Marmaray Projesi’nin yapım ihale dosyasını hazırlamalarını ister. Fakat Müşavirlik İhalesi teklifleri alınamadan 2002 yılında hükümet değişir. Yeni hükümet yani şimdiki Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti de; kendisinden önceki hükümet tarafından duyurusu yapılan bu İhale üzerinde bazı düzenlemeler ve zeyilnamelerle değişiklikler yaparak, teklif alma tarihini öteler. Bu son düzenlemelere göre yenilenen iş için Müşavirlik/Kontrolluk İhalesi’ni ise 2002 yılında liderliğini Pacific Corporation International’ın yaptığı; Yüksel Proje, Parson’s Bickerhoff, Japanese Railway ve içinde bazı küçük ama uzman önceden belirlenmiş Taşeron firmaların da bulunduğu AVRASYA Consult isimli grup kazanır. AVRASYA Consult grubu; yeni hükümetçe yapılan düzenlemeler doğrultusunda yeni bir Marmaray Projesi İhale ve Sözleşme dökümanları dosyası hazırlamaya başlar. 2004 yılında AVRASYA Consult Müşavirlik grubunun tamamladığı yapım İhale Dosyası’nın uslararası duyurusu T.C. Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılır. Çeşitli zamanlarda İhale Dosyasını satın alan değişik firmaların ileri sürdüğü talep ve sorular doğrultusunda teklif alma tarihine ilişkin muhtelif ertelemeler sonucunda 2005 yılı sonlarına doğru Teklifler toplanıp incelenerek sonuçlandırılır.
Teklifler üzerinde yapılan değerlendirmeler ve bazı tekliflerdeki belirsizlikleri netleştirmek amacıyla o Firmalar davet edilir ve görüşmeler yoluyla açıklığa kavuşturulur. Böylece 2006 yılında İhaleyi 650 milyon € bedelle kazanan firma grubunun (Ortak Girişim) AMD (Alstom-Marubeni-Doğuş) olduğu belli olur. 2007 yılında da sözleşme imzalanarak yer teslimi yapılır. AMD grubu; 2007 yılında fiilen ve resmen başladığı iş hakkında, 2008 yılı yarısından itibaren bir takım itirazlar öne sürmeye başlar. 2010 yılında da bu itirazlar sonucu CR1 ihalesi fesholunur. Şu anda Uluslararası bir hakem kuruluşu olan ICC’de tahkim süreci devam etmektedir.
Fesih sonucu, irat kaydedilen kesin teminat haricinde; o tarihe kadar ödenen avansın nasıl mahsup edildiği, mahsup yapılıp yapılmadığı, AMD grubunun yaptığı imalat ve ihzaratın ne kadar Euro’ya denk geldiği, v.d. hususlar; geçerli Sözleşme ile belirlenen yabancı orijinli tahkim kuruluşunca ne takdir edildiği kesin olarak açıklanmaz ve Devletimizin ne kadar zarara uğratıldığı öğrenilemez.
İşte tüm bu süreç sonunda ve bu nedenle, adı da kendiliğinden ortadan kalkmış olan CR1 Sözleşmesi, bu yüzden şu andaki sorumlu firmayı belirlemiş olan İhale CR3 adı ile yeniden gündeme gelmiş olur.
Dünyadaki en önemli mega kent içi toplu raylı ulaşım projelerinden biri olan Marmaray, İstanbul’un kentsel yaşantısını sağlıklı olarak sürdürebilmesi, kentlilere çağdaş bir kent yaşamı ve çağdaş kentsel ulaşım olanakları sunabilmesi, kentin doğal ve tarihsel özelliklerinin korunabilmesi için yüksek kapasiteli elektrik enerjisi kullanarak, çevreyi kirletmeyen çok önemli ve ekonomik açıdan da TCDD İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne potansiyel olarak çok ciddi gelir getirici bir projedir.
İstanbul, bir yandan tarihsel ve kültürel değerleriyle korunması gereken, diğer yandan toplu ulaşım sistemlerinin çevresel etkilerinin azaltılabilmesi ve kentiçi raylı ulaşım (banliyo) hizmetlerinin kapasitesi, güvenilirliği ve konforunun arttırılabilmesi için modern raylı kitle ulaşım tesislerinin kurulmasını gerektiren Dünya’nın kültür mirasları içinde ön sıralarda yer alan çok önemli bir şehirdir.
Proje’ye göre amaç; Avrupa yakasında bulunan Halkalı ile Asya yakasında bulunan Gebze TCDD banliyö/anahat istasyonlu İlçe’leri arasındaki yolculukları, çağdaş teknolojiye dayalı ve saatte tek yönde 75.000 yolcu gibi, en yüksek metro yolcu taşıma kapasitelerinden birine sahip olan, yüksek kabiliyetli bir banliyo demiryolu sistemiyle bağlayarak hayata geçirmektir. Bu proje İstanbul’da oldukça eskimiş durumdaki banliyo demiryolu sisteminin iyileştirilmesi ve İstanbul Boğazı’nın Demiryolu ile geçişini sağlayarak Londra – Pekin – Londra ticari taşımacılığı ile TCDD aracılığıyla Ülkemize önemli bir lojistik kaynak teminine dayanmaktadır.
Mevcut siyasal İktidar ise; bu bütünsellikteki Proje’yi; gerek 2014 Mart Yerel seçimleri, gerekse 2015 Genel seçimlerinde kendine oy payı çıkarmak için kullanmak istiyor. Bunun için de 29 Ekim 2013 tarihinde bitmesi imkansız olan bu mega ulaşım projesini iktidar ihtirası uğruna bölüyor. Zaten bölmek mevcut iktidarın en iyi bildiği tek iştir.
Marmaray Projesi açılıyor yaygarasının altında yatan gerçek işte bu oy satınalma veya göz boyama işidir. Cambaza bak kurnazlığı ile kandırma…
Marmaray Sisteminin içinde yamalı bohça niteliğindeki, başı ve sonu birbirine rasyonel biçimde bağlı olmayan, havada daha gerçek ifade ile yer ve deniz altında, yolcu güvenliğini sağlayamaz bir halde, bilimsel gerekliliklerden tamamen yoksun, irrasyonel, ve adını bile dejenere ederek Marmaray dedikleri hilkat garibesi, ucube, o da eğer yetişirse; Söğütlüçeşme – Kazlıçeşme arasında tuhaf bir ulaşım çukuru şeklinde, aşağıdaki tehlikelere tamamen de açık olacak bir şekilde çalışmaya zorlanacaktır. Bu tehlikeler şöylece sıralanabilir:
1. Sistemin bütünsel kumandasından sorumlu olacak olan Otomatik Tren Kumanda (ATC) sistemi bulunmayacaktır, trenler nerede nasıl hangi hızda ilerlemekte bilinemeyecek, dolayısıyla acil bir durumun varlığı gerek görsel gerek işitsel olarak anında izlenemeyecektir,
2. Hiçbir güvenlik donanımı olmaksızın ya da diğer bir deyişle, tam güvenlikli ATC siseminin alt güvenlik bileşenleri olan sistemlerin, yani Otomatik Tren Koruma (ATP) olmayacaktır,
3. Otomatik Tren İşletme (ATO) bulunmayacaktır,
4. Otomatik Tren Denetim (ATS) gibi hayati önemdeki bölümleri uydur kaydır mantığı ile çalışamayacak, dolayısıyla trenler herhangi bir anda nerededir bilinemeyecektir,
5. Tüp Geçit elemanlarının uç bağlantılarındaki esnek ve sızdırmaz körüklerin yırtılması halinde tüp tünel içini basması kaçınılmaz olan yoğun suyun yaratacağı yolcuların boğulma tehlikesinin nasıl bir senaryoya bağlı olarak planlandığı belli değildir,
6. Sistem bütünlüğü içinde yer alan ve Maltepe’de kurulacak olan TCDD İşletmesi artı Marmaray İşletmeleri için ayrı ayrı ve birbirinden bağımsız çalışan Merkezi Kumanda/Kontrol sistemi olmadan zorlama yöntemi ile çalışma tehlikesi,
7. Maltepe Merkezi’nin uydusu olarak çalışacak olan Halkalı Sıcak Takip izleme – kumanda sistemi, kesin olarak temin edilemeyecektir,
8. Üsküdar İstasyonuna kurdurulacak olan geçici kumanda tertibinin hiçbir güvencesi olmayacağı gibi trenlerin kesintisiz olarak izlenmesi ve güvenliği mümkün olamayacaktır,
9. Özellikle tüp tünel içinde olmak üzere Anadolu yakasında 3, Avrupa yakasında ise yaklaşık 11 km olmak üzere toplam 14 km uzunluğundaki tünelde bir trenin arızalanması tam bir felaket olacaktır. Çünkü; bu iş için satın alınacak ve Söğütlüçeşme ile Zeytinburnu banliyö istasyonlarında konuşlandırılacak Acil Durum Kurtarma Lokomotifleri henüz gelmediğinden gelse de Avrupa yakası hat boyunda bunu bekletecek bir istasyon da bulunmadığından kurtarma işlemi için kullanılacak bir lokomotif olmayacaktır. İşte felaketin katmerlenmesi böyle olacaktır. Olası ölümlerin sorumlusu işte bu İktidar olacaktır.
10. Marmaray Sistemini kullanan yolcular allaha emanet denilecektir,
11. Böyle bir yapıdaki sistemi sigortalamış bulunan Sigorta Kuruluşu sorumluluk almak istemeyecek hatta yamalı bohça tarzında işletilmeye çalışılan tünel bölümünün demiryolu işletmeciliğini ya sigortalamayacak ya da çok yüklü bedeller talebi ile Yüklenici Firmalar grubunun karşımıza dikilmesine sebep olacaktır. Bir olay vukuunda sistemin Sigorta Firması yukarıda sıraladığımız sakıncalar nedeniyle tazminat ödemekten kurtulmuş olacak, mağdurlar yine Devletten yardım talep etmeye başlayacak, anneler gözyaşları içinde bu İmam Hacivatların ilgisini elde etmeye çalışacak,
12. Bu da yetmezmiş gibi Yüklenici Firmalar Grubu sistem bütünlüğü bozuldu gerekçesi ile garanti kapsamının dışına çıkıldığı gerekçesi ile sorumluluklarını yerine getirmeyecek, yeni bir takım anlaşmazlıklar ortaya çıkacak, yine tahkime gidilecek belki Sözleşme bedeli kadar tazminat ödeme yükümlülüğüne girilecektir,
13. Üsküdar istasyonunda yapılması emredilen ve üzerinde uğraşılan geçici Kumanda Merkezi için durduk yerden 10 milyon Euro civarında ek ödemeler yapılacaktır. Bu kumanda tesisatı geçici de olduğu için ödeme boşu boşuna yapılmış olacaktır,
14. Marmaray Projesi’nin bütünlüğü için düşünülüp hazırlanıp yürürlüğe konulmuş Sözleşmesi içinde yer alan dolayısı ile Yüklenici Firmalar Grubunun sorumluluğunda bulunan Kurtarma Operasyon Planı (Rescue Operation Plan) senaryoları da kapsam dışı olacak; kim ne zaman, nerede, neyi nasıl yapacağını bilemeyecek, her şey tanrıya ihale edilecektir,
15. Yitip giden canların ise bedeli hesaplanamaz elbette ama bu iktidar yine ekranlarda arz-ı endam edip, “Allahın Takdiri veya takdir-i İlahi” zırvalarıyla saf ve aldatılan insanlar günlerce tekrar tekrar aldatılmaya devam edilecektir.
Yani; Sistem Bütünlüğü ve Güvencesi olmadan ve doğal olarak olamadan, Söğütlüçeşme – Yedikule arasında, adeta git-gel-git şeklinde, aldığım duyumlara göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi kuruluşu olan ya İstanbul Metro İşletme şirketi İstanbul Ulaşım A.Ş. veya yepyeni başka bir firma tarafından çalıştırılmaya uğraşılacaktır. Ve istenmez ama herhangi bir olay ve/veya kaza vukuunda da kabak tren makinistinin başında patlatılacaktır. Üstelik görsel medyada da, ekranlara sebilhane bardakları gibi bu şarlatan Hacivatlar dizilecek ve bu raylı sistem işinden hiç anlamaz, bu işi de bilmez imam takımı, suçsuz ve bi – günah zavallı makinisti veya makinistleri, cehaletlerini sergileyen ahkâmlar keserek haksız çıkarabilmek amacıyla birbirleriyle yarış edercesine zırvalayıp duracaklardır.
SONUÇ
Bu “MARMARAY’ı HİZMETE AÇIYORUZ” yaygarasına bütün gücümüzle son vermeliyiz.
Marmaray Projesi 12 yıllık Sinyalizasyon ve Haberleşme Sistemleri Uzman Baş Mühendisliği’nden 2008 yılının 31 Aralık günü kendisini emekli etmiş, 47 yıllık Demiryolcu
Rıza Behçet Akcan
Elektrik/Elektronik Yüksek Mühendisi
Sol Gazetesi 23.10.2013