Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesiyle ilgili yasa tasarısına karşı 31 Mart 2013 tarihinde Edirne, Adana, İzmir, Kars ve Van olmak üzere 5 noktadan Ankara’ya yaptığımız yürüyüş kapsamında Batman’da yapılacak olan yürüyüş ve basın açıklaması öncesi güvenlik güçlerince müdahale edilmesinin ardından içerisinde Sendikamızın 2 Merkez Yönetim Kurulu üyesi ve Diyarbakır Şube Başkanımızın da olduğu sendikamız ve Konfederasyonumuz üyesi sendikaların üye ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 17 kişi hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefetten savcılık tarafından açılan davanın ilk duruşması Batman’da görüldü.
Sendikamız MYK üyeleri, üye ve temsilcilerimiz, KESK üye ve yöneticilerimiz ile sendikamız avukatının da hazır bulunduğu duruşma öncesi Batman İl Temsilcimiz Mustafa COŞKUN tarafından basın açıklaması okundu.
12.02.2014
Basına ve Kamuoyuna
2911 Sayılı Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Bir An Evvel Kaldırılmasını ya da Yeniden Düzenlenmesi Gerektiğini Savunuyor, Açılan Davanın Düşmesini Talep Ediyoruz!
Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesiyle ilgili yasa tasarısına karşı yaptığımız yürüyüş “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet gerekçesiyle hakkımızda açılan ve ilk duruşması görülecek olan dava nedeniyle burada bulunmaktayız.
Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi adı altında özelleştirilmesi ve tasfiyesini amaçlayan yasa tasarısının TBMM’ne sevk edilmesi ve tasarının ilgili Komisyonunda görüşülmesine başlanması üzerine yasa tasarısına karşı Sendikamız ile TCDD’de örgütlü Sendika ve Derneklerin katılımıyla oluşturulan Demiryolu Çalışanları Platformu tarafından tasarının Meclis Genel Kuruluna gelmeden önce geri çekilmesi amacıyla “TCDD’nin Özelleştirilmesine Hayır” isimli bir yürüyüşün hayata geçirilmesi ve GREV yapılması kararı alınmıştır.
Bu kapsamda 31 Mart 2013 tarihinde Edirne, Adana, İzmir, Kars ve Van olmak üzere 5 noktadan Ankara’ya başlatılan ve 3 Nisan 2013 tarihinde tamamlanan bir yürüyüş yapılmış, yürüyüş boyunca daha önce belirlenmiş olan güzergah noktalarında basın açıklamaları yapılmış ve şehir merkezlerinde yapılacak yürüyüşle demiryolcular ile kamuoyu bilgilendirilmiş, 3 Nisan 2013 günü ise TCDD Genel Müdürlüğü önünde yapılan karşılamanın ardından Meclis’e yürünmüş ve Meclis Dikmen Kapısı önünde basın açıklaması yapılmıştı.
Yaptığımız bu eylem ve etkinlikler öncesi sendikamız tarafından İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumlara yazı ve program gönderilerek bilgilendirme yapılmış ve gerekli kolaylığın sağlanması talep edilmişti.
Bu kapsamda Van’dan Ankara’ya yapılan yürüyüş sırasında Batman’da yapılacak olan yürüyüş ve basın açıklaması öncesi güvenlik güçleri tarafından biz kamu emekçilerine müdahale edilmiş, ardından da içerisinde Sendikamızın 2 Merkez Yönetim Kurulu üyesi ve Diyarbakır Şube Başkanımızın da olduğu sendikamız ile Konfederasyonumuz üyesi sendikaların üye ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 17 kişi hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefetten savcılık tarafından iddaaname hazırlanarak dava açılmıştır.
Sendikalarımız hukuksal dayanaklarını başta ILO’nun 87, 98, 151 sayılı sözleşmeleri olmak üzere TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe konulan uluslararası sözleşmeler ve antlaşmalar ile bu sözleşmelere iç hukukta bağlayıcılık getiren Anayasa’nın 90. maddesinden almıştır.
Anayasanın 51.maddesinde ise çalışanların ve işverenlerin, üyelerinin çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma ve bu sendikalara üye olarak bu doğrultuda
etkinlik yapma hakkının bulunduğu belirtilmektedir. Diğer yandan Başbakanlığın ilgili Genelgelerinde de sendikal faaliyetlerde gerekli kolaylığın sağlanması gerektiği ifade edilmektedir.
Üyesi olduğumuz Sendikanın bağlı olduğu KESK(Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu)Tüzüğü’ nün “Amaçlar” başlıklı 4. maddesinde; “Toplumun karar süreçlerinde örgütlü olarak söz sahibi olduğu; devletten ve piyasadan azami ölçüde arındırılmış kamusal alanda eşit, ücretsiz, nitelikli, erişilebilir ve anadilinde kamu hizmetini savunur.” denilmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bu türden eylemleri, toplantı ve gösteri hakkı, düşünce özgürlüğü ile grev yapma hakkı olarak değerlendirerek sendikal haklar kapsamında görmüş ve verilen cezaların hukuka aykırı olduğunu tespit etmiştir.
Yaptığımız etkinlik uluslararası sözleşmeler ve Anayasadan kaynaklanan meşru bir hakkın kullanılması olup, suç olarak değerlendirilemez. Kamu görevlilerinin, sendikaların aldığı karar doğrultusunda toplu eylem hakkı insan hakları sözleşmeleri, Anayasa, yanı sıra mahkeme kararları ile de kesin biçimde tanınmaktadır. Yargıtay’ın 4. ve 8. Dairelerinin “sendikal etkinlikler 2911 kapsamına girmez”şeklindeki kararları da bu kapsamda göz önünde bulundurulmalıdır.
Ülkemizde demokrasi ve özgürlüklerin özellikle son dönemde ne kadar daraltıldığını ve saldırıya maruz kaldığını yakından görmekteyiz. Avrupa Birliğine üyeliğini hedeflediğini söyleyen bir ülkenin böylesi bir sendikal etkinliği yasa dışı ilan ederek dava açmasını büyük bir tezat olarak görmekteyiz.
Ülkemizde sendikal faaliyetlerin özgürce yapılması yönündeki engellerin tüm diğer anti demokratik karar ve uygulamalarla birlikte kaldırılmasını bu kapsamda 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu bir an evvel kaldırılmasını ya da yeniden düzenlenmesi gerektiğini savunuyor, açılan bu davanın düşmesini talep ediyoruz.
Merkez Yönetim Kurulu