Birgün gazetesinin 17 Şubat 2014 Pazartesi günü yayınlanan nüshasında yer alan söyleşide Banu Güven “2004’ü hatırlayın, Pamukova tren kazası. Orada kalkıp bir gazeteci ‘Ulaştırma Bakanı istifa edecek mi?’ diye sorduğunda ‘sen hangi gazetedensin’ diye yanıt vermişti Başbakan. Aynı zamanda Pamukova’yla ilgili yayını kesin demişler. Ben tatildeydim, ‘neden yayın yok’ diye aradığımda öğrenmiştim.” demektedir.
Yazılı ve görsel medya ile internet üzerinden yayın yapan sayfalara ve sosyal medyaya baskı uygulandığı, çeşitli girişimlerle haberlerin değiştirildiği ve engellendiği son günlerde sıkça konuşulup tartışılmaktadır. Bu olumsuzluğun yanı sıra Banu Güven’in yukarıda alıntıladığımız söyleşisinde belirttiği husus eğer doğru ise 40’dan fazla yurttaşımızın hayatını kaybettiği ve 80 üzerinde vatandaşın yaralandığı ve kamu vicdanında hala kapanmamış bir dava olarak kalan Pamukova tren kazasının soruşturulmasında bir takım hususların ve delillerin karartıldığı akla gelmektedir.
Pamukova tren kazasını hatırlarsa,k çeşitli trenlerle 6.5-8 saat olan seyahat süresi Ankara-İstanbul arası altyapı ve üst yapıda herhangi bir yenilenme olmadan, çeken ve çekilen araçlar değişmeden sadece hız artırılarak 5.5 saat olacağı hem Başbakan hem de dönemin Ulaştırma Bakanı tarafından açıklanmıştı. Bunun sakıncalarını ve kaygı ve endişelerimizi Yakup Kadri Karaosmanoğlu sefere başlamadan önce de kamuoyu ve yetkililerle paylaşarak uyarmıştık. Ne yazık ki bu uyarılarımız görsel ve yazılı basında pek yer almamıştı. Pamukova tren kazasına ilişkin dava Madımak Katliamı davasında olduğu gibi 2012 yılında zaman aşımına uğrayarak düşmüştü.
Her yıl 22 Temmuz geldiğinde ise sendika olarak basın açıklamaları yaparak bu kazanın unutulmamasını ve ilgililerin halen hesap vermediğini kamuoyu ile paylaşmaktayız.
Siyasi iktidar ulaştırma işkolunda yer alan kaza ve olumsuzlukların yazılı ve görsel medyada yer almasından duyduğu rahatsızlığı her zaman dile getirmiştir. Bütün engellemelere rağmen ortaya çıkan kamu idaresinin eksiklikleri konusunda ise üç maymunu oynamayı tercih etmektedir.
Daha birkaç gün önce, 2007 Kasım ayında Isparta yakınlarında düşen Atlasjet uçağı için “uçuş için yetersizdi” iddiaları kamuoyuna açıklanmıştır.
29 Ekim 2013’de sefere açılan Marmaray Tüp Geçişinde yaşanan sorunlar tartışılmak yerine basın mensuplarının bilgi alması ve araştırma yapması yasaklanmıştı.
2-3 gün önce sefere başlayan Batıkent-Sincan arası metro seferlerinin pek çok sorun barındırdığı kamuoyunun bilgisindedir. Normal şartlarda 2-3 dakika sürmesi gereken iki durak arası yolculuk süresi kimi zamanlar 15 dakikaya çıkmış, vagonlara kapasitenin çok üzerinde yolcu alınmıştır.
Yakın zamanda ise yüksek hızlı trenin Eskişehir-İstanbul hattının işletmeye açılacağı ilgili Bakanlar tarafından açıklanmıştır.
Yatırım programına göre en erken 2015 yılında bitecek bir hattın bir yıl önceden açılmasının kaza ve sıkıntılara davetiye çıkarmak olduğunu bir defa daha hatırlatırız. Deneme seferleri yapılmadan, yeterli hızlı tren seti sağlanmadan, hattın tamamen yapımı bitmeden işletmeye açılması, tamiri ve telafisi imkansız kaza ve olumsuzluklara davetiye çıkarmaktır.
Korkumuz, basına uygulanan bu baskı ve sansürün, çeşitli parıltılı isim ve tanımlarla sunulan ulaşım projelerinin gereği gibi tamamlanmadan ve tartışılmadan faaliyete geçirilmesinin payandası olmasıdır.
Buradan siyasi iktidarı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığını ve ilgili birimleri bir kez daha uyarıyoruz. Siyasi çıkar ve oy uğruna, bitmemiş projeler bitmiş gibi işletmeye alınmamalıdır. Sendikamız ve meslek odaları tarafından dile getirilen sorun ve olumsuzlukların yok sayılması yerine giderilmesi yönünde çaba harcanmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, bir kazanın tekrarlanmamasının temel koşullarından biri, basında yer almasının engellenmesi değil, kazanın olabildiğince şeffaf olarak araştırılması, tartışılması kamuoyunun bilgi ve değerlendirmesine sunulmasıdır.
Bu nedenle özellikle ulaştırma işkolunda kamu idaresinin basına baskı uygulaması ve sansür özelliği taşıyan uygulamaları yürürlüğe sokması Sendikamız açısından kabul edilebilir değildir.
Sendikamız bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üstüne düşen sorumlulukla uyarma ve bilgilendirmeleri her zaman yapacaktır.