Bugün 28 Nisan, Uluslararası Çalışma Örgütü ILO tarafından ilan edilen “Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü.” Dünyada her yıl 2 milyondan fazla çalışanın iş kazaları ve meslek hastalığından yaşamını yitirmesi nedeniyle 2001 yılından bu yana dünyanın her tarafında koruyucu sağlık ve güvenlik kültürünü oluşturmak için çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.
Ülkemiz iş sağlığı ve güvenliğinde önemli sorunlar yaşayan bir ülkedir. İstatistiklere göre iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada yer almaktadır.
Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olduğunu ilan eden AKP iktidarının “neo liberal” politikalarıyla birlikte her yıl artan bir şekilde ülkemizin dört bir yanından ölüm haberleri gelmektedir. Her köşe başında, inşaat çadırında, baraj gölünde, maden ocağında, tersanede, ölümlerin karşımıza ne zaman çıkacağı belli değil. Verilere göre; son üç ayda 270 kişi esnek ve kuralsız çalışmadan dolayı hayatını kaybetti.
Küreselleşme ve uygulanan neo liberal politikalar sonucu sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, iş güvencesinin azalması, esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaşması, çalışma koşullarının ağırlaşması, sosyal güvenceden yoksun kayıt dışı işçilik gibi sonuçlar yaratmaktadır.
Bu gerçeğe rağmen AKP iktidarı işçi ölümlerini “kader”, “vadeleri dolmuş”, “ölüm bu işin doğasında” diye değerlendiriyor.
Bizler iş kazası olarak nitelenen bu tür cinayetleri işkolumuzda yaşanan ölümlü ve yararlanmalı pek çok olay nedeniyle yakından biliyoruz.
Sendikamızın örgütlü olduğu alanlarda özellikle demiryollarında da iş kazaları yaşanmaktadır. Sendikamızın işçi sağlığı ve güvenliğini yok sayan uygulamalar hakkındaki uyarı ve taleplerinin dikkate alınmaması nedeniyle ortaya çıkan tablo nedeniyle bugün dünyanın en güvenli ulaşım sistemi olan demiryolları ülkemizde kazalarla, ölümlerle anılır olmuştur.
Son yıllarda birçok unvan kaldırılırken, bazı unvan birleştirilerek kuralsız ve esnek çalışmanın önü açılıp çalışanlara aşırı görev ve sorumluluklar yüklenerek iş güvenliği tehlikeye atılmaktadır.
Demiryollarında yeniden yapılanma çalışmaları adı altında tasfiye ve özelleştirme çalışmaları son 15 yıldır kesintisiz bir şekilde devam ederken, bu süreçte işletmecilik güvenliği hiç olmadığı kadar güvenilirliğini kaybetmiş, yakın geçmiş, ülke gündemine de oturduğu üzere, ölümlü büyük kazalara şahitlik ederken, çalışma koşularından kaynaklı iş kazaları olağan hale gelmiştir.
2013 yılı veriline göre demiryollarında Tren Çarpışması, Dray(trenin raydan çıkması), Trenden Düşme diğer kazaların sayısı toplamında 147 kaza meydana gelmiş, bu kazaların sonucunda yolcu-personel ve diğer şahıslardan ölü sayısı 55, yaralı sayısı ise 101 olarak açıklanmıştır. Bu veriler ışığında demiryollarımızda yaşanan kaza oranının ne denli büyük olduğu görülmektedir.
Son dönemlerde ise hızlı tren hat yapımı sırasında birçok kaza meydana gelmiştir. Taşeron elemanı olarak çalışanlar Kurumun ve ilgili firmanın gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemi almadığı için ölümlü ve yaralanmayla sonuçlanan üzücü olaylar meydana gelmiştir.
2013 yılı istatistikleri henüz kamuoyu ile paylaşılmamakla birlikte kaza oranlarını giderek artarak devam ettiği yaşanan kazalardan görülmektedir.
20.03.2014 tarihinde Adana-Mersin seferini yapmakta olan 16.036 km’de Yolcu Treninin Mersin’in Merkez Akdeniz İlçesi Adanalıoğlu Mahallesi hemzemin geçidinde, işçi taşıyan minibüse çarpması sonucu 10 kişi yaşamını yitirirken, 4 kişi de yaralanmıştır.
İş Kanunu’na göre, işverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı DHMİ ve TCDD’nin İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ hizmeti alması, işyerlerinde bu konuda kurullar oluşturması, gerekli emniyet tedbirlerini alıyor olması, personelini periyodik olarak eğitiyor olması yasal bir zorunluluktur. Kurumlar açısından konu irdelendiğinde ve eğitim programları ile meslek standartları karşılaştırıldığında GENEL İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ konuları kapsamında verilmekte olan eğitimin ULUSAL STANDARTIN amir hükümlerini karşılamakta olduğu fakat gerçek manada ilgili kurumlarda özellikle demiryollarında seyrüsefer güvenliğine yönelik hususlarda gereken eğitimin verilmediği ve önlemlerin alınmadığı görülmektedir.
Sendikamız tarafından bugüne kadar iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili pek çok uyarı yapılmış, seyrüsefer güvenliğini tehdit eden konularda gerekli önlemlerin alınması istenmiştir. Buna rağmen bugüne kadar kurumlarda yeterli önlemin alındığı söylense de son bir yılda özellikledemiryollarında bir çok kaza meydana gelmesi bir çok vatandaşımızın ölümüne ve yaralanmasına neden olmuştur.
Demiryollarında oluşan bu acı tablonun sorumlusu, sendikamızın ısrarına rağmen gerekli önleyici iş güvenlik tedbirlerini almayan, taleplerimize kulaklarını tıkayan ve uyarılarımızı görmezden gelmekte ısrar eden yönetim anlayışıdır. Sendikamız bugüne kadar gerek yazılı gerekse de şifahen defalarca uyarılarını yapmış, gerekli önleyici güvenlik önlemlerini almasını talep etmiştir.
Çalışma yaşamının insanca, iş güvenceli, toplu sözleşme ve grev hakları sağlanmış şekilde işçi ve iş sağlığı ve güvenliğine dayalı bir istihdamı esas alan şekilde yapılanması hükümet tarafından yapılması pekâlâ olanaklıdır.
İnsanı özne olmaktan çıkaran, çalışanların sağlığını ve iş güvenliğini ortadan kaldıran tüm uygulamalara son verilmelidir.
Bugün bir kez daha “Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü” nedeniyle hem AKP iktidarını hem de başta TCDD olmak üzere işkolumuzda bulunan kurum yöneticilerini gerekli önleyici tedbirleri alarak bu iş cinayetleri durdurmaya çağırıyor, iş kazalarında gerekli koruyucu güvenlik tedbirlerin alınması yönünde gereken mücadeleyi vereceğimizi ifade ediyor, iş kazalarında hayatlarını kaybeden meslektaşlarımızla birlikte tüm emekçileri saygıyla anıyoruz.
Nazım KARAKURT
Genel Başkan