“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” etkinlikleri kapsamında 22 Kasım’da Ankara’da bir araya gelen birçok kadın örgütü “Savaşa, İşid Vahşetine, Erkek Egemenliğine, Kadın Katliamlarına ve Nefret Cinayetlerine Karşı Yürüyoruz” temasıyla Sıhhiye Toros Sokak’ta buluşarak Kolej Meydanı’na yürüdü. Kolej Meydanı’nda kurumlar adına Eş Genel Başkanımız Şaziye Köse bir açıklama gerçekleştirdi.
Açıklamanın tamamı şöyle;
“Patria, Minerva, Maria Teresa’dan Arin ve Kader’e,
Yırca ve her yerde ‘doğa talanına’, ‘mülksüzleştirmeye’ karşı bedenlerini siper eden köylü kadınlara,
Yalvaç’ta katledilen mevsimlik kadın tarım işçilerine,
Çocuk gelinlere ve çocuk işçi kadınlara,
Adlarını sayamayacağımız kadar isimsiz ‘töre, koca, erk-ek devlet’ şiddeti ile yaşamları ellerinden alınan, taciz ve tecavüze uğrayan kadınlara,
Dünyanın “iki kere lanetlileri” olan, evde bakım işçiliğine mahkum edilen, güvencesiz Ermenek’te madenin ağzında ağlaşan kadınlara,
Dünyanın ‘iki kere lanetlileri’ olan bütün kadınlara!
‘Mirabal kardeşler’ tecavüze ve şiddete uğrayan, yaşamları ‘erk-ek devlet şiddeti’ ile ellerinden alınan kadınlar olarak ne ilktiler ne de son. Kadına yönelik şiddet, yaygın ve çeşitli boyutlarda sistematik bir şekilde sürüyor.
Bu 25 Kasım’da da dünyanın her tarafında kadına yönelik şiddeti lanetlemek ve ortadan kaldırmak için mücadeleyi yükselteceğiz.
Üzüntümüzü değil, ‘öfkemizi ve isyanımızı’ taşıyacağız sokaklara.
Kader gelecek gözlerimizin önüne. İsimsiz milyonlarca kadın. Sonra, Yırca’da mülksüzleştirilen geçim ve yaşam koşullarından mahrum bırakılan zeytin ağaçlarına bedenlerini saran köylü kadınlar. Sonra, Yalvaç’ta bir yudum ekmek için oradan oraya sürüklenen, daha az maliyet, daha fazla kar için balık istifi araçlarda canları alınan güvencesiz mevsimlik tarım işçisi kadınlar. Bir daha öfkemiz yükselecek erk-ek devlet şiddetine karşı.
Neden örgütlü değiliz? Neden bu kadere razıyız? Neden kendi kaderimizi kendi ellerimize alamıyoruz? Soruları dökülüverecek aynı anda dudaklarımızdan. Birbirimizin gözlerine bakacağız konuşmadan anlaşacağız.
Ve aynı anda sözleşmişçesine Arin oluvereceğiz. Kobane’deki kadın özgürlük savaşçıları ile özdeşleşeceğiz. Dünya’da eşi benzeri görülmemiş bir gericiliğe karşı, kıran kırana eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren kadın özgürlük savaşçısı kadın yoldaşlarımızla ruhen sarmaş dolaş olacağız. Rojova ‘kadın devrimi’ ve ‘kadın kazanımları’ kadın kurtuluş mücadelemiz için bir yol haritası oluşturacak zihinlerimizde.
Buluşuvereceğiz dünyadaki bütün kadınlarla, savaşın şiddetine özgürlük için gövdesini siper ederken bile gülümseyen ‘bir kadın yüzünde’. Yüz yılların direnişinin içinden birbirimizi tanıyormuşçasına…”