TCDD’nin Serbestleşmesi adı altında özelleştirmesine karşı sendikamızca birçok eylem ve etkinlik yürütülmüştür. Bu mücadele kapsamında İstanbul Şube Meclisince alınan karar gereğince 3 ve 8 Haziran tarihlerinde işyerleri gezilerek bildiri dağıtılmış, özelleştirme hakkında bilgilendirme yapılarak çalışanların mücadeleye katılımı ve destek vermesi istenmiştir.
Karar gereğince 9 Ekim günü, üzerinde özelleştirme karşıtı yazıların olduğu tişörtler giyilerek TCDD 1.Bölge Müdürlüğünden basın açıklaması yapılacak yere kadar yürünmüş, burada çalışanlara ve basına hitaben Şube Kadın sekreteri Feruze Ocak tarafından basın açıklaması okunmuştur.
160 yıllık bir geçmişi olan TCDD’nin 2013 yılında çıkarılan bir yasa ile bugün özelleştirme adı altında sermayeye peşkeş çekilmek istenmesine karşı mücadele kapsamında 16 Haziran 2016 tarihinde bir de panel yapılacaktır.
BTS dışındaki diğer sendikaların bırakın mücadele etmeyi adeta alkış tutuğu ve baskıların yoğunlaştığı bir dönemde, sendika ayrımı gözetmeksizin kararlı bir şekilde mücadele saflarına katılan tüm çalışanlarımızı teşekkür ederiz.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz.
Basın açıklaması aşağıdadır.
09 Haziran 2016
Basına ve Kamuoyuna
Ülkemizin en köklü kurumlarından olan işyerimiz Devlet Demir Yolların da “serbestleştirme” adı altında yeni bir dönem yaşanmaktadır. Biz çalışanlara, yolcularımıza ve kamuoyuna ifade etmekten kaçındıkları, “Serbestleştirme” olarak adlandırdıkları aslında özelleştirmenin tam da kendisidir.
Özelleştirmelerin neler getirip neler götürdüğünü ülkemiz emekçileri çok iyi bilmektedir. Bugüne kadar yapılan özelleştirmeler de; birkaç rantiyecinin yüzü gülerken, o kurumlarda çalışanlar, işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm edildiler.
Hatırlayalım, Et-Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Sümerbank Mensucat, Tekel, TÜPRAŞ, SEKA , Telekom ve daha nice yüzlerce kurum, arsa fiyatına satıldılar. Sadece son on yılda ülkemizde özelleştirilen kurum sayısı 125. TEKEL işçilerinin sesi, talepleri, itirazları, yaşadıkları hala hafızalarımızda. Bugün geri dönüp baktığımızda özelleştirmeye karşı mücadele edenlerin haklılığı bir kez daha anlaşılmaktadır. Birçok çalışan özelleştirmeyle birlikte işsiz kaldı. Daha düşük ücrete güvencesiz ve sendikasız çalışmaya mahkum edildi. Devletin anayasal görevi olan ve özelleştirilen başta Eğitim, Sağlık gibi hizmetlerden faydalananlar daha fazla ücret ödemek zorunda bırakıldılar. Daha karlı çalıştırılması için satılan birçok işyeri kapatılıp yerlerine kocaman AVM’ler yapıldı. Her gün önünden geçip işyerimize geldiğimiz Kadıköy Et Balık kurumuna bakın. Viraneye dönüştürülen fabrikanın bahçesi otopark olarak çalıştırılmaktadır.
Peki soralım bu kadar yeri satıp, çalışanları ya işsiz bıraktınız yada düşük ücrete güvencesiz çalıştırdınız da ülkemizin hangi sorununu çözdünüz. Yoksulluğu, işsizliği, dışa bağımlılığı mı bitirdiniz. Hayır. Hayır. Hayır. Neler olduğunu birazdan okuyacağım rakamda açık ve seçik görülmektedir.
Türkiye’de en zengin %1’in toplam servetten aldığı pay 2000 yılında yüzde 38,1 iken bu oran, 2014 yılı sonu itibariyle yüzde 54,3 oldu. Tüm bu uygulamalar bir avuç zengini daha zengin yaparken, daha çok işsiz daha çok yoksul yarattı. İşte tüm gerçek bu.
Değerli Demiryolcular
Ulaşım emekçileri olarak 1990’lardan başlayıp bugüne kadar gelen özelleştirme çalışmaları ve uygulamalarına bizde maruz kaldık. TCDD çalışanları olarak Uluslararası finans kurumlarının, ülkemizde işbirliği halinde oldukları yapılanmalarla uygulamaya konulmak istenen talan politikalarına karşı 25 yılı aşkın bir süredir mücadele etmekteyiz. 1990’ların başlarında dönemin iktidarı tarafından bir Amerikan firmasına hazırlatılan raporda, ulaşım hizmetlerinin piyasalaştırılması ve bir önce uygulamaya konulması öneriliyordu.
Asli olmayan işlerin tasfiyesini öneren rapor, 1996 yılında 44,958 olan personel sayısının 2005 yılında 20,250’ye düşürülmesini de önermişti. Bugüne kadarki iktidarların tümü bu rapora sadık kalarak;
TCDD Meslek Lisesi, Hastanelerimizi, Limanlarımızı, Atölyelerimizi kapattılar. İstasyon, Garlar kapatılarak, birçok tren seferden kaldırıldı. 2014 Yılı ülke genelinde TCDD çalışanı sayısı 25.957 kadar geriledi.
Yüzyılın projeleri gibi süslü laflarla kamuoyuna sunulan projelerin sonuçlarına bakın. Türkiye’nin en büyük kenti İstanbul tüm sokakları ağzına kadar otobüs ve kamyonla doldurulurken başka bir şehirden ve ülkeden İstanbul’a trenle giremiyorsunuz. Gebze-Haydarpaşa ve Sirkeci-Halkalı arası çalışan trenlerimiz ellerimizden alındı. Banliyölerimiz, Adapazarı Ekspreslerimiz, Trakya ekspresleri, Adana-Toros, Denizli-Pamukkale, Diyarbakır-Güney, Kars-Doğu, Ankara-Fatih, Başkent, Anadolu, Yataklı ekspreslerimiz artık yok.
2013 1 Mayısında emekçiler alanlarda şiddete maruz kalırken, Mecliste yasalaşan “Demiryollarının Serbestleştirilmesi Kanunu” ile kurum ikiye bölünerek tren işletmeciliği özel sektöre devredilmiş çalışanlar ve yolcular firmaların insafına bırakılmıştır.
Söz konusu kanunun 21 Haziran 2016 tarihinde uygulamaya konulacağı ifade edilirken taşeron çalışanlarının kadroya geçirilmesi konusunda olumlu bir adım atılmadan kiralık işçi uygulaması devreye sokuldu. Yapılan bu girişim demiryolu çalışanlarını 21 Hazirandan sonra daha çetin günlerin beklediğinin habercisidir.
Demiryolu emekçilerini bekleyen diğer bir tehlike ise özelleştirmeden sonra bir çok kademe ve unvandaki personelin, diğer özelleştirilen kurumlarda olduğu gibi havuza atılarak ekonomik ve sosyal hak kayıplarına uğratılacağını şimdiden söylemek için kahin olmak gerekmiyor.
Demiryollarında tekeri döndüren işçisi, memuru, taşeronu ile birlikte tüm çalışanı gelecek kaygısı taşımaktadır. Gerek bakanlık gerekse kurum yöneticileri bu kaygıları giderme yönünde hiçbir çalışma yapmadıkları gibi gizli olarak projeyi hayata geçirmenin hesabını yapmaktadırlar.
Değerli Demiryolcular
Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası olarak kurulduğumuz tarihten bugüne özelleştirmeye karşı her türlü mücadeleyi gerçekleştirdik. Diğer sendika ve derneklerle özelleştirme karşıtı platform kurulmasına rağmen sendikamız dışındaki kurumlar bu platforma gerekli desteği vermediler.
Daha önce özelleştirilen kurumlarda da görüldü ki işverenler, özelleştirmenin hayata geçirilmesi için kendiyle birlikte hareket edecek sendikalar oluşturmuş, bu sendikaların gayretleriyle özelleştirme karşıtı mücadeleye darbe vurularak kurumlar bir bir satılmıştır.
Kısa bir dönem önce özelleştirilen diğer kurumlarda yaşanan uygulamalar bizlere gösterdi ki hangi sendikadan olursan ol, hangi partiye oy verirsen ver, inancın ne olursa olsun, özelleştirilen kurumlarda ki emekçiler topyekûn zarar görmektedir.
Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası üye ve yöneticileri olarak diyoruz ki; kurumumuzda uygulamaya konulan özelleştirmeye karşı birlikte mücadele etmekten başka çıkış yolumuz yoktur. Demiryolu çalışanlarını birlikte örgütlenmeye, bu mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz.
Son söz olarak unutmayalım;
KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA
YA HEP BERABER YA HİÇ BİRİMİZ.
BTS İSTANBUL 1 NOLU ŞUBE