DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, düzenledikleri ortak basın toplantısıyla toplumsal muhalefetin faşizme karşı direnecek unsurlarını bir Demokrasi Cephesinde ortak mücadeleye çağırdı.
28 Haziran Salı günü, saat 12.00’da İstanbul Tabip Odası’nda düzenlenen basın toplantısına DİSK Genel Başkanı Kani Beko, KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ve TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel,çeşitli demokratik kitle örgütlerinin ve siyasi partilerin temsilcileri katıldı.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel’in okuduğu açıklamada, Türkiye’nin her geçen gün uçurumun kıyısına daha fazla yaklaştığı, demokrasinin en basit ilkelerinin dahi rafa kaldırıldığı belirtildi. Ülkenin içinde bulunduğu karanlığa karşı “işaret fişeği” olacak bir demokrasi cephesinin kurulmasının acil olduğu belirtilen açıklamada, “Biz emek ve meslek örgütleri olarak üzerimize düşen sorumluluğu üstleneceğimizi burada hep beraber beyan ediyoruz.” denildi.
Emekten, demokrasi ve barıştan yana mücadele eden tüm kurumların, sendikaların, meslek odalarının içinde yer alabileceği bir demokrasi cephesinin, bu iktidarın karşısına dikilecek cürete sahip olacağını belirten açıklama, “Demokrasi için verilecek emeğimiz, uğruna direnilecek memleketimiz, faşizme ve diktatörlüğe teslim edilmeyecek düşlerimiz var!” denilerek sonlandı.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından yapılan açıklamanın tam metni aşağıdadır:
FAŞİZME KARŞI DEMOKRASİ CEPHESİNDE ORTAK MÜCADELEYE ÇAĞRI
Varlığını ülkeyi kutuplaştırıp, düşmanlaştırarak sağlayan iktidar, bugün kendi iktidarı karşısında gördüğü her kesime savaş açmıştır. Ülkemiz her geçen gün daha fazla uçuruma sürüklenmektedir.
İktidar fiili olarak uygulamaya soktuğu “Başkanlık” sistemini bir anayasa değişikliği ile güvence altına almak için her yolu kendisine mubah görmektedir.
Ülkemizin bir bölümünde her gün bombalar yağıyor, insanlar ölüyor, analar ağlıyor, doğa talan ediliyor, asırlık kentler harap oluyor. Yargıyı kontrolüne almış iktidar ülkemizi cezaevine dönüştürmeye devam ediyor. Bunlar da yetmezmiş gibi halkın seçtiği Vekillerin dokunulmazlıkları kaldırılırken askere dokunulmazlık getiriliyor. Halkın iradesine ve dolayısıyla Meclis’e darbe yapılıyor.
Son yaşanan olaylar da göstermektedir ki demokrasinin en basit ilkeleri dahi rafa kaldırılmıştır.
Faşizmin paralı sivil militanları gece vakti mekan basarken, ertesi gün resmi üniformalı güçler bütün bir sokağı gaza boğarak saldırıyı sürdürmektedir. Gökkuşağının tüm renkleri düşman ilan edilmekte, basın ve ifade özgürlüğü tamamen yok edilmekte, ülkemiz topyekun karanlığa boğulmak istenmektedir.
Bu gidişat başta emekçileri tehdit etmektedir. Irkçı-gerici-ayrımcı politikalarla bölünen, baskıcı politikalarla susturulan bir toplumda emeğin hakları her gün daha fazla tehdit altında olacaktır. Üstelik siyasi iktidar, bu toprakları daha güvencesiz, daha ucuz çalışacak kölelerin yaşadığı bir emek cehennemi haline getirdikçe, çeşitli sermaye kesimlerinden aldığı desteği de sürdürmektedir.
İktidar tüm gücüyle yoksul halka, emekçilere, işçilere saldırmayı sürdürmektedir. Demokrasi düşmanlığı emek saldırısıyla birlikte gelmektedir. Savaş koşullarının etkisiyle derinleşen ekonomik kriz, artan emek sömürüsü ile aşılmaya çalışılmaktadır. Emekçilerin en demokratik hak arama talepleri ortadan kaldırılmak istenmektedir.
Emek ve meslek örgütlerinin büyük bir baskı altına alındığı, örgütlenmenin, sendika üyesi olmanın suç sayıldığı, grev yapmanın ve meydanlara çıkmanın fiilen yasaklandığı bir ülkede emeğin haklarını savunabilmesi ve bu hakların kazanılabilmesi için demokrasinin kazanılması gerekmektedir.
Kadınların ve çocukların bedenleri eril istismar ve şiddete maruz kalmakta, hayatın her alanında kadınlara yönelik saldırılar iktidar tarafından körüklenmektedir. Kaç çocuk doğuracakları, ne giyecekleri, nasıl yaşayacakları iktidar tarafından belirlenmeye çalışılan kadınlar, yeni yasal düzenlemelerde evden, yarı-zamanlı çalıştırılacak ucuz ve güvencesiz işgücü olarak görülmektedir.
İktidar, “tek din, tek inanç” politikalarıyla ortaya koyduğu tutumla başta Alevi yurttaşlar olmak üzere toplumdaki farklı inanç gruplarını ötekileştirmeye ve baskı altında tutmaya devam etmektedir.
İktidar cephesinin attığı her adım, laik yaşamın tümden tasfiyesini hedeflemektedir.
Otoriter ve baskıcı iktidar ayakta kalabilmek için demokrasi adına ortaya çıkan bütün evrensel değerlerin içini boşaltmakta, ihtiyacı olan finansı da en kolay doğaya ve emeğe saldırarak yaratmaktadır. Bugün siyasi iktidar doğanın ve kentlerin talanının önünü açarak yaşam alanlarımıza saldırmaktadır. Yeraltı kaynakları kar hırsıyla talan edilirken doğa, ağacı, kurdu kuşu, börtü böceğiyle yok edilmektedir.
Savaş çığırtkanlığı yapıp barış şansını bu toplumun elinden alanlar, insanlığın, işçinin, doğanın, kadının, çocukların, hayvanların, kentlerin düşmanıdır.
Bu koşullar altında toplumsal muhalefetin bütünlüğünü sağlayarak onu harekete geçirmeyi sağlayacak, karanlığa karşı “işaret fişeği” olacak bir demokrasi cephesi acil olarak kurulmalıdır. Böylesi bir kuruluş sürecinde biz emek ve meslek örgütleri olarak üzerimize düşen sorumluluğu üstleneceğimizi burada hep beraber beyan ediyoruz.
Ülkemiz yurttaşlarını felaketin kıyısına sürükleyen bu vahim ve karanlık gidişat karşısında emekten, demokrasi ve barıştan yana mücadele eden tüm kurumların, sendikaların, meslek odalarının içinde yer alabileceği bir demokrasi cephesi, bu iktidarın karşısına dikilecek cürete sahip olacaktır.
İktidarın “düşman” ilan ettiklerini, yani kardeşlerimizi, dostlarımızı, yoldaşlarımızı, diline Nazım’ın şiirlerini dolayanları, barış türkülerini ezberleyenleri omuz omuza vermeye, Türkiye’nin giderek ağırlaşan koşulları altında, ülkenin kaderini değiştirmeye çağırıyoruz.
Demokrasi için verilecek emeğimiz, uğruna direnilecek memleketimiz, faşizme ve diktatörlüğe teslim edilmeyecek düşlerimiz var!
DİSK-KESK-TMMOB-TTB