Bugün (27 Eylül) Mülkiyeliler Birliği’nde konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımızın MYK üyeleri ve Eş/Genel Başkanları tarafından düzenlenen basın toplantısında Darbe, OHAL, KHK hukuksuzluğu ile kamu emekçilerinin açığa alınma, işten çıkarılmaları ve halkın iradesini ortadan kaldıran kayyum uygulamalarına karşı “EYLEM PROGRAMI” açıklandı. Açıklamayı Konfederasyonumuz Eş Genel Başkanı Şaziye Köse yaptı.
Basın açıklaması metni aşağıdadır.
İşimize Ve Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz, Bu Ağır Saldırıyı Da Püskürteceğiz!
“Darbecilerle mücadele” adı altında emekçilere, işçilere, toplumsal muhalefete bedel ödetildiği, tam anlamıyla bir zulüm döneminden geçiyoruz. OHAL’le, KHK’lerle süren saldırı dalgasından, her dönem darbelerin-sıkıyönetimlerin, OHAL’lerin hedefi haline gelen konfederasyonumuz KESK’ de payına düşeni alıyor. Üyelerimiz kokteyl gerekçelerin öne çıktığı KHK’lerle FETÖ torbasına doldurulup açığa alınıyor, ihraç ediliyor.
Her fırsatta “mili irade”den dem vuran siyasal iktidar seçilmiş belediye başkanlarını görevden alarak kayyımlar atıyor. Bir taraftan halkın iradesi gasp edilirken diğer taraftan belediyelerde çalışanların iş güvenceleri pamuk ipliğine bağlanıyor.
Dünya Barış Gününde çıkarılan 672 sayılı KHK ile bağlı sendikalarımızın üyesi 200’ü aşkın arkadaşımız kamudan ihraç edildi. Okulların açılmasına on gün kala 9.800’ü bağlı sendikamız EĞİTİM SEN üyesi olmak üzere toplam 11.301 eğitim emekçisi açığa alındı. Ardında da farklı illerde soruşturmalar başlatıldı. İşin garip tarafı Saray başta olmak üzere hemen herkes kamuda açığa almalarda, ihraçlarda “at izi it izine karşıtı” tespiti yapıyor. Ancak aileleri ile birlikte üç yüz bin insan sorgusuz, sualsiz, nedeni ve ispatı olmadan “ kurunun yanında yaş da yanar” denilerek sokağa atılmışken siyasal iktidar saldırı dalgasını daha da büyütmekten geri durmuyor. Öyle ki bu haksız, hukuksuz açığa almaları OHAL hukuku ile açıklamak bile mümkün değil.
KESK her dönem emek, demokrasi ve barış düşmanlarının hedefinde olmuştur. Bugün de aynı kesimlerin hedefindedir. KESK olarak, ne zaman haklarımızı, özgürlüklerimizi yok sayan düzenlemelere, saldırılara karşı emek ve demokrasi mücadelemizi yükseltesek karşımızda korku imparatorluğunun “ustalaşan” mimarlarını bulduk.
Bugün de üyelerinin hak ve çıkarlarını korumakla, geliştirmekle görevli her sendikanın, her konfederasyonun yapması gereken sendikal faaliyetlerimiz darbe girişimi fırsatçıları tarafından açığa almaların, ihraçların, gözaltı ve tutuklamaların gerekçesi haline getirilmek isteniyor. Tek adama dayalı dikta rejmini hayata geçirmenin fırsatı, onların deyimi ile “Allahın Lütfu” bu OHAL düzeninde bir kez daha hedef tahtasına konmuş olmamız bizim için aslında şaşırtıcı değildir. Sözün özü KESK bugün de emek, demokrasi ve barış düşmanlarının hedefindedir.
KESK hedefte, çünkü KESK, güvencesiz, esnek istihdamı temel istihdam biçimi haline getirmeyi, bireysel performansa göre birbirinin rakibi haline getireceği kamu emekçilerini kendisine biat eden “kapı kullarına” dönüştürmeyi hedefleyenlerin önündeki en büyük engeldir.
KESK her türlü baskıya, engellemeye rağmen herkese güvenceli iş güvenli gelecek talebinden taviz vermeyen kamu emekçilerinin mücadele örgütüdür.
KESK, tüm toplumsal yaşamın dinsel referanslarla yeniden yapılandırılmasına karşı laik ve seküler yaşamın yılmaz savunucusudur.
KESK hedefte, çünkü KESK en başından beri kesintisiz olarak sürdürdüğü parasız, ulaşılabilir ve nitelikli kamusal hizmet mücadelesi ile kamu hizmetlerini tasfiye etmeyi hedefleyenlerin önünde engeldir.
KESK hedefte, çünkü KESK sadece üç milyon kamu emekçisinin değil, emekten, demokrasiden, barıştan yana milyonların sesidir.
KESK hedefte, çünkü KESK, kamu emekçilerinin yıllardır sınırlanan iş güvencesini tamamen ortadan kaldırmak isteyenlere karşı, sadece “iş güvencesi kırmızı çizgimizdir” diye beylik açıklama yapıp köşesine çekilen, üyeleri ihraç edilirken-açığa alınırken kılları dahi kıpırdamayan “sendikamsı” yapılara benzemez. Sadece kendi üyeleri için değil, ayrımsız tüm kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını korumayı en başından beri görev bilir.
Her şeyden önemlisi KESK hedefte, Çünkü KESK, sendikal mücadelenin demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olduğunu bilen kamu emekçilerinin mücadele örgütüdür. İşte bunun için aslında hedefte olan sadece bağlı sendikalarının üyeleri açığa alınan, ihraç edilen, gözaltına alınan, tutuklanan KESK değil, emek, barış ve demokrasiyi savunan herkestir.
Çünkü AKP iktidara geldiği günden bugüne toplumsal yaşamın tüm hücrelerini kendi ideolojisine uygun bir ‘yeni’ rejime göre şekillendirmek için elinden geleni ardına koymamaktadır. Bu ‘yeni’ rejimde demokrasiye, barışa, emeğe, sendikal hak ve özgürlüklere, laik-seküler bir yaşama, adalete ve hukuka yer olmadığı Saray ve AKP tarafından özellikle 7 Haziran seçimleri sonrasında atılan her adımla daha fazla netleşmiştir. 7 Haziran seçimlerinden sonra ise Saray/AKP işbirliğinde bir sivil darbe sürecinin işletildiği bilinmektedir. Bugün ise en tepedeki isim tarafından “Allahın bir lütfu” olarak nitelendirilen 15 Temmuz darbe girişiminin OHAL ilanı ile fırsata çevrilerek bu sivil darbe sürecin derinleştirildiği bir süreçten geçiyoruz.
Bu nedenle bugün genelde toplumun en geniş kesimleri özelde kamu emekçileri olarak sıkıştırıldığımız bu cendereden çıkmanın tek yolu sıramızı beklemeden, haklarımızı korumak için zaman kaybetmeden bir arada birleşik mücadeleyi örmekten geçmektedir.
- Bunun için 29 Eylül Perşembe gününden başlayarak işyerlerinde ve yerellerde;
- OHAL kaldırılsın
- KHK’LER geri çekilsin
- “İhraç edilen ve açığa alınan Kamu emekçileri derhal görevlerine iade edilsin” talepleri ile yurt genelinde bir imza kampanyası ile eylemlerimize start vereceğiz.
- Yine 29 Eylül Perşembe gününden başlayarak 15 Ekim tarihine kadar işyerlerinde, kent meydanlarında kuracağımız stantlarda “İşimize ve geleceğimize sahip çıkıyoruz. Bu ağır saldırıyı da püskürteceğiz” başlıklı bildiri dağıtımı yapacağız.
- 1 Ekim 2016 tarihinde merkezi basın açıklamaları yapacağız.
- 5 Ekim Dünya Öğretmeler Günü vesilesiyle “Güçlü ve Demokratik Bir Toplum İçin Öğretmene Değer Ver!” teması ile illerden katılımla Milli Eğitim Bakanlığı önünde oturma eylemi yapacağız.
- 1-2 ve 6-7-8 Ekim tarihlerinde öncelikli olarak açığa almaların yüksek olduğu illerden başlayarak üyelerimizle geniş katılımlı toplantılar yapacağız.
- 10 Ekim katliamının yıl dönümünde yurt çapında yapacağımız eylem ve etkinliklerle barış karanfillerimizi anacağız.
- Emek ve demokrasi güçlerinin katılımı ile OHAL kaldırılsın diye bir kez daha haykırmak için 12 Ekim’de illerden yola çıkan yürüyüş kollarımızla 15 Ekim sabahı Ankara’da olacağız.
Buradan bir kez daha hak ve özgürlükleri bu OHAL düzeni ile tamamen ortadan kaldırılmak istenen kamu emekçileri başta olmak üzere, emekten, demokrasiden, barıştan, insanca bir yaşamdan yana olana herkese sesleniyoruz;
Gün, umutsuzluk günü değil, umudu, dayanışmayı, direnişi, mücadeleyi büyütme günüdür. Ülkemizde yepyeni, mutlu bir hayatın filizlenmesini sağlayacak, Umut sende, bende, bizde..Umut Birliğimizde, Mücadelemizde, Dayanışmamızda.
Üstümüze çöken kara bulutları dağıtacak tek güneş birliğimiz, direnişimiz, yarına olan umudumuzdur. Şimdi birbirimize her zamankinden daha fazla kenetlenerek dayanışma, direnme zamanıdır.
Haklı mücadelemizi baskı altına almaya çalışan, her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamalar karşısında geçmişte olduğu gibi bugün de sesiz kalmayacağız. Ortak değerlerimize sahip çıkmaya devam edecek, fiili ve meşru mücadelemizi her koşulda sürdürmek için birbirimize daha fazla kenetlenecek bu oyunu bozacağız. Zulmün ve zorbalığın efendileri önünde asla boyun eğmeyeceğiz.
YAŞASIN EMEK VE DEMOKRASİ MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN SENDİKAL MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN KESK!
Yürütme Kurulu