Memur Sen Şaşırtmadı!
Yine Bir Satış Sözleşmesine İmza Attı!
Kamu Emekçileri Satış Sözleşmesine İmza Atanları Affetmeyecektir!
Bugün 12.30’da Sakarya Meydan’ında TİS sürecinde yapılan kirli pazarlığı teşhir etmek amacıyla Konfederasyonumuz, işkolu sendikalarını MYK üyeleri ve Ankara Şubeler Platformunu ile basın açıklaması gerçekleştirildi.
Basın Açıklamasını Konfederasyonumuz Eş Genel Başkanı Aysun Gezen yaptı. Basın açıklaması aşağıdadır.
Memur Sen Şaşırtmadı!
Yine Bir Satış Sözleşmesine İmza Attı!
Kamu Emekçileri Ve Tarih Satış Sözleşmesine İmza Atanları Affetmeyecektir!
Partili cumhurbaşkanından azar yiyen, bu azarın gereğini anında yerine getiren ve 2018’in ilk altı ayı için %0,5lik artışa anında ekoseli ceketini ilikleyen Memur Sen başkanı öngörülerimizi bir kez daha haklı çıkarmıştır.
Şeffaf bir şekilde kamuoyu önünde yürütülmesi gereken müzakereler kapalı kapılar ardında sürmüş, Çalışma Bakanı her altı aylık dilim için %3,5 öneren ikinci bir tekliften bahsetmiştir. Neyse ki Cumhurbaşkanı devreye girip Memur Sen Başkanını 3,5 o(a)lmaktan kurtarmıştır.
Peki, bu aralıkta Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile ne görüşülmüş, nasıl bir pazarlık yürütülmüştür? Bu ikinci teklif neden kamuoyundan gizlenmiştir?
Bir kez daha görülmüştür ki evrensel değerlere uygun gerçek bir toplu pazarlık süreci yürütmekten çok uzak, kapalı kapılar ardında kirli pazarlıklarla bir süreç işlemiştir.
Bir önceki toplu sözleşmede üzerinde çalışılma yürütülmesi kararlaştırılan maddelerde bırakın ilerleme sağlamayı, bu konuların takibini dahi yapmayan yandaş konfederasyon geçmişte imza atılan maddeleri de yeni dönemin kazanımı gibi sunmaktan geri durmamaktadır. “Toplam 258 kazanıma imza attık” diyenler ancak 10’a kadar sayabilmektedir.
Merak ediyoruz:
- Bu kazanımlar arasında 4/B’liler, /C’liler, kamuda asli işleri yapan taşeron firma çalışanları başta olmak üzere güvencesiz çalışanların kadroya geçirilmesi var mıdır?
- Ek ödemelerin emekliliğe ve emekli aylığına yansıtılması var mıdır?
- Vergi dilimi ve ek gösterge adaletsizliklerini ortadan kaldıran tek bir cümle dahi var mıdır?
- Yoksa geçmiş dönemde yaptığınız gibi, 258 sayısına amaç, kapsam, taraflar, ‘üzerinde çalışma yapılacak konular’ gibi maddeleri de ekleyerek mi ulaştınız?
Rakamlarla arasının çok iyi olmadığı anlaşılan yandaş konfederasyon yönetimi kümülatif yalanlar söylemeye devam etmektedir. 2018 yılı için %4+%3,5 artışı kümülatif %7.64; 2019 yılı için %4+%5 artışı ise kümülatif %9,20 olarak göstererek emekçilerin aklıyla dalga geçmeye devam etmektedir.
Fakat bizler biliyoruz ki altı aylık dilimler halinde yapılan artışlar, bu artışın bir kerede / kümülatif olarak yapıldığı durumda cebimize girecek artışın büyük bir bölümünü daha cebimize girmeden çalmak anlamına gelmektedir. Üstelik ilk teklife göre %50 artış muştulayan yandaş konfederasyon kendi teklifini dahi baz almamakta, hükümetin teklifine referansla konuşmaktadır. Emekçilerin haklarının kayıplarla iktidara peşkeş çekildiği çok açıktır.
4/C’liler ve 4/B’liler başta olmak üzere güvencesiz çalışanların kadroya geçirilmesi talebi şöyle dursun, adeta bu istihdam biçimini kabul edercesine, meşru görerek 4/Clilere geçen dönem verilen 150 TL üzerine konulan kısmi rakamlardan ‘kazanım’ diye bahsedilmektedir. Oysa bilindiği üzere 4/C’lilerin davayla kazandıkları 450-500 TL ek ödemeleri geçtiğimiz toplu sözleşme ile 150 TL’ye sabitleyen yandaş konfederasyon yönetimidir.
“5 milyonu kamu çalışanı, emeklisi olmak üzere 20 milyon kişi bu süreçten mutlu ayrıldı” diyen yandaş konfederasyon başkanı yanılıyor. Kendisi iktidarı memnun ettiği için mutlu olabilir. Fakat emekçiler öfkeli, emekçiler haklarının gasp edilmesine, sefalet ücretine mahkum edilmeye, güvencesiz çalışma dayatmalarına karşı oldukça öfkeli.
Kendisini ‘emek tarafı’ olarak tanıtan Memur Sen başkanı hükümetin teklifinin hemen ardından yaptığı açıklamalarla, cumhurbaşkanının Rabia işaretini işaret fişeği bilip gece yarısı sözleşmeyi emekçilerden kaçırıp attığı imzayla ancak iktidar tarafı olabilir.
KHK’lar ile grev hakkının ve grevlerin engellenmesini hedeflediklerini söyleyen “milletin adamından” icazet alan konfederasyon başkanı bir kez daha satış sözleşmesinin ortağı ve tarafı olmuştur. KHK’ları, KHK’larla gerçekleşen haksız, hukuksuz ihraçları onaylayan, emekçilerin başında Demoklesin Kılıcı gibi sallanan ve iş güvencesini tamamen yok eden KHK rejiminden iyileştirme bekleyen bir yapı sendika değildir, olamaz!
Vergi dilimi adaletsizliğinin sürdüğü, hedeflenen ve gerçekleşen enflasyon arasındaki farkın açıldığı, geçmiş kayıplarımızın hiçbir şekilde karşılanmadığı bir ortamda yapılan artış hiçbir şey ifade etmemektedir.
KESK’i sadece masadan değil, işyerlerinden, alanlardan uzak tutmak için her türlü hukuksuzluğun devreye sokulduğu bu son “toplu sözleşme” sürecinde, sendika olmanın asgari koşullarını dahi taşımayanların kamu emekçilerinin temel sorunlarına çözüm üretmekten ne kadar uzak olduğu bir kez daha teyit edilmiştir.
Bu süreç, KESK olarak en başından beri karşı çıktığımız, gerçek evrensel toplu sözleşme sistemi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, tekli sendikal rejimin ve siyasal iktidarın son sözü söylemesinin dayatıldığı “Türkiye Tipi Toplu Sözleşme Sisteminin” iflas ettiğini bir kez daha ispatlamıştır.
Ülkenin kamu emekçilerinin ve emeklilerinin grev hakkının yasal güvence altına alındığı, sendikal hak ve özgürlüklerin önünü açan, konfederasyon ve sendikaların demokratik bir şekilde temsiline imkan tanıyan evrensel gerçek toplu sözleşme sistemine olan ihtiyacının yakıcılığını ortaya çıkarmıştır.
Bu ülkenin kamu emekçileri, emeklileri sadaka değil, emeğinin karşılığında onurlu bir ücret, onurlu bir yaşam talep etmektedir. Ve bunu fazlasıyla hak etmektedir. Yoksulluk sınırına uzak, açlık sınırına yakın bir yaşam mücadelesi sürdürmeye terk edilen kamu emekçileri ve emekliler kimseden sadaka ya da fedakarlık değil, hakkı olanı istemektedir.
Emekçiler haklarını, OHAL ve KHK rejimine sırtını dayamış, emekçilerin hakkını gasp etmek için bu rejimi kullanan, bütçe fazlalarından sadece emekçilere pay ayırmayan, iş güvencesini tamamen ortadan kaldıran iktidarın önünde ekoseli ceketini ilikleyenlerle değil, gerçek bir sendikayla alabilirler.
Bunun için KESK olarak sendikalı, sendikasız tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek ücret, güvenceli çalışma ve güvenli gelecek için verilecek mücadelede yan yana omuz omuza olmaya çağırıyoruz.
Tüm kamu emekçilerini, insanca yaşanacak ücret, herkes için iş güvencesi, OHAL ve KHK rejiminin kaldırılması, tüm ihraçların aynı kadro ve unvanları ile göreve iadesi, emeğin özgürleşmesi için verilecek mücadelede emeğin gerçek tarafında yer almaya çağırıyoruz