Bütün dünyayı saran Covid-19 virüsü salgını nedeniyle resmi rakamlara göre Ocak 2020’den bu yana dünya genelinde 4 milyonu aşkın insan salgına maruz kalmış ve yaklaşık 290.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Salgın nedeniyle Mart ayından bu yana tüm Türkiye teyakkuza geçmiş; başta sağlık çalışanları olmak üzere, ilgili kurumların ve halkın elbirliğiyle verdiği mücadele sonucunda büyük aşama kat edilmiştir.
Salgın sürecinde bütün kurumlar, gerek vatandaşların korunması, gerekse de kendi çalışanlarının can güvenliklerini sağlamakla meşgulken, bu ülkenin gelişiminde çok büyük payı olan demiryollarımız, bu zorlu günlerde kamuoyunun gündemine hiç de hak etmediği bir şekilde taşınmıştır.
Kuruma hizmetten öte, içindeki intikam alma duygusu ile hareket eden TCDD Genel Müdürü Ali İhsan Uygun ile Trafik ve İstasyon Dairesi Başkanı Abdullah Özcanlı, insanların can derdine düştüğü bu olağanüstü ortamı fırsat bilerek eşi benzeri görülmemiş bir haksızlığa imza atmışlardır. Kurumumuz işleyiş ve teamüllerinde yeri olmayan bir uygulamayı “Rotasyon” adı altında kılıfına uydurarak, hiçbir gerekçe göstermeden, kamu yararını ve hukuk kurallarını ayrıca 4688 sayılı kanundaki Sendika Yöneticiliği korumasını da hiçe sayarak, içerisinde İzmir Şube Başkanımız Erdal Akyol ve İstanbul 1 Nolu Şube İşyeri Temsilcilerimiz Tugay Kartal ve Sebahattin Can’ın da olduğu onlarca çalışan için sürgün kararı vermişlerdir.
Bizler bu sürgünün gerçek sebeplerini çok iyi biliyoruz:
-Pamukova’da 41, Tavşancıl’da 9, Kütahya’da 7, Çorlu’da 24, Ankara-Konya YHT hattında 9 olmak üzere, tren kazalarında toplam 90 yurttaşımızın hayatını kaybetmesi ve yüzlerce yurttaşımızın yaralanması,
-Limanlarımızın, Haydarpaşa Gar sahasının, Ankara Gar’da 49.000 metrekare alanın, Sirkeci Feribot iskelesinin peşkeş çekilmesi,
-Kurumda liyakatsiz atamaların ve siyasi kadrolaşmanın had safhaya çıkması gibi gelişmeler karşısında sendikamızın yapılan haksızlıkları ve yanlışlıkları teşhir edip kamuoyunu doğru bilgilendirmesi başlıca gerekçedir.
Tüm dünyanın can derdine düştüğü bu salgın günlerinde, devlet geleneğinden uzak, akıl, vicdan, merhamet ve insanlık yoksunu böylesi bir uygulamanın yapılmasını akılla, izanla ve vicdanla bağdaştırmak asla mümkün değildir.
TCDD Trafik ve İstasyon Dairesi Başkanlığı görevini yürüten Abdullah Özcanlı, haksız ve hukuksuz uygulamalara imza atarak böylesine zor bir süreçte Kurumun itibarını kamuoyunda tartışma konusu haline getirmektir. Özcanlı, Konya Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğü’ne açıktan atamayla memur olarak atandıktan yalnızca 52 gün sonra, TCDD’nin en önemli ve en deneyim gerektiren birimlerinin başında gelen Trafik ve İstasyon Dairesine “daire başkanı” olarak atanmış bir isimdir. Hiçbir demiryolculuk bilgisine, deneyimine, liyakatine ve en önemlisi de kurum kültürüne sahip olmadığı halde Trafik ve İstasyon Dairesi Başkanlığını yürütmekte; göreve geldiği günden beri, ülkeye ve kuruma hizmet etmek yerine, tam tersine bir misyon yüklenmişçesine, icraatlarıyla iş barışı ve verimliliğini ayaklar altına almaktadır. Tüm bu haksız ve hukuksuz icraatlar, Genel Müdürlük makamında bulunan Ali İhsan UYGUN’un onayıyla gerçekleşmektedir.
Bu kişiler, tüm Türkiye’ye “Evde kal!” çağrılarının yapıldığı pandemi günlerini fırsat bilip çalışanları sürgüne göndermenin derdine düşmüştür. TCDD Genel Müdürü ile Trafik ve İstasyon Dairesi Başkanı, kurumun haksız ve hukuksuz uygulamalar vesilesiyle kamuoyu gündemine gelmesinden, iş barışının bozulmasından, personel moral, motivasyon ve verimliliğin düşmesinden sorumludurlar.
Benzer bir uygulama Şubat 2020’de gerçekleşmiştir. İzmir’de, TCDD 3. Bölge Müdürlüğü’nde Trafik Servis Müdür Yardımcısı olarak görev yapan üyemiz, yıldırma ve çalışanlara gözdağı verme amacıyla geçici görevlendirmeyle Malatya’ya gönderilmiştir. Bu uygulamanın yandaş sendika UÇMS’nin talimatıyla gerçekleştiği daha sonradan ortaya çıkmıştır. TCDD Genel Müdürlüğü ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile yaptığımız görüşmelerin ardından sağlanan mutabakatla, bu görevlendirmenin üç ay ile sınırlandırılarak üyemizin geri geleceği sözü verilmiştir. Verilen söze rağmen, bu üç aylık süre tamamlanmadan mutabakat bozulmuş ve bahse konu üyemiz için de sürgün kararı alınmıştır.
Trafik ve İstasyon Dairesi Başkanı Abdullah ÖZCANLI ayrıca, bir başka üyemizin yasal hakkı olan 1 yıl ücretsiz izin talebini yasaya ve hukuka aykırı bir şekilde reddetmiştir. Tüm bu yaşananlar Abdullah ÖZCANLI’nın sendikamıza karşı nasıl bir tutum içinde olduğunun açık göstergeleridir. Buradan soruyoruz: Bu nasıl bir kin ve intikam alma duygusudur?!
Sendikamız ulaşım işkolunda 1991 yılından beridir faaliyet göstermektedir. Kurulduğu günden bu yana, anayasa ve yasalardan aldığı güçle, üyelerinin hak ve çıkarlarını korumaya çalışmakta; TCDD’nin verimliliğinin ve halka verilen hizmetlerin niteliğinin yükselmesi ve iş barışının mevcut olduğu bir ortamın sağlanması için mücadele etmektedir.
Siyasi iktidara sırtına dayayarak yönetim kademelerinde kendilerine yer bulan TCDD bürokratları, demiryollarını geliştirmek, çalışma şartlarını iyileştirmek, adil, liyakatli ve hukuka uygun bir şekilde kurumu yönetmek yerine çalışanlarla uğraşmakta, onları yıldırmanın, gözdağı vermenin peşine düşmüş durumdadır. İçlerinde sendikamızın üyelerinin de olduğu birçok çalışanın, kendi istekleri dışında başka şehirlere sürgün edilmesini asla kabul etmiyoruz!
164 yıllık köklü bir kurum olan TCDD’de, siyasetin gücüyle hareket ederek kuruma hizmet edecekleri yerde haksız ve hukuksuz uygulamalarla iş barışının bozulmasına hizmet edenler, salgını günlerinde ülkemizdeki panik atmosferini fırsata çevirmek isteyenler, iyi bilsinler ki, yanlış yoldalar! Atılan bu yanlış adımların açtığı yaralar kısa zamanda sarılacak, adalet yerini bulacak. Ama sizin hak, hukuk ve adaletten uzak bu kararlarınız, tarihe kara bir leke olarak geçecektir.
Buradan Ulaştırma ve Altyapı Bakanımıza sesleniyoruz!
Sayın Adil Karaismailoğlu,
Ülkemizin en güzide kurumlarından olan 164 yıllık TCDD’ye çeşitli kurumlardan atanan yöneticilerin bazıları; ülkeye, millete, insanlığa hizmet yerine, çalışanları düşüncelerine, sendikasına, maneviyatına göre ayırmakta, iş barışına ve verimliliğine zarar veren bir çaba içerisinde bulunmaktadır. Benzer kararların, yine Bakanlığınıza bağlı DHMİ Genel Müdürlüğünde de, 200’e yakın çalışanın usulsüz olarak hülle yoluyla atamasının yapılarak hayata geçirildiğine tanık olmaktayız. Bu tür girişimlere lütfen izin vermeyiniz. Halkımızın bir yandan salgın nedeniyle evinden çıkamadığı, bir yandan da ciddi bir mücadele verdiği bir dönemi, “fırsat bu fırsat” diyerek kurumu kamuoyunda tartıştıran bu yöneticilerin; hukuk çerçevesinde, mevzuata uygun bir şekilde, mağduriyetlere yol açmadan, faydalı bir şekilde kuruma hizmet etmelerini sağlayın.
BTS
Merkez Yürütme Kurulu