Sendikamız İzmir Şubesi tarafından 23.Haftasında basın açıklaması ve oturma eylemi yapıldı. İzmir Şube Hukuk TİS ve İnsan Hakları Sekreteri Necat Sezginer tarafından okunan basın açıklaması aşağıdadır.
Basına ve Kamuoyuna
İzmir Şubemizden 23.Haftasında; “KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ!”
19 yıllık iktidarında toplumun her kesimini baskı altına alan iktidarın kutuplaştırıcı ötekileştirici söylemlerinin sonucu kanla yazılmaya devam ediyor. Mafya siyaset medya yargı arasında kirli ilişkilerin üstünü örtmek isteyenler, gündemi değiştirmek isteyenler, yine kan döktürdüler. HDP’ye yapılan saldırı demokrasiye yapılan bir saldırıdır, toplumsal barışa yapılan bir saldırıdır. Toplumun her kesimini baskı altına alan, kendinden olmayanları ötekileştiren, biz kamu emekçilerini sürgün eden zihniyetle parti kapatmaya çalışan ve bu saldırıyı gerçekleştiren zihniyet aynı zihniyettir. Bu saldırıyı ve bu zihniyeti bir kez daha kınıyoruz.
Değerli dostlar,
Biz BTS üyelerinin sürgünlerine önce rotasyon dediler, olmadı mahkemeden dönünce disiplin cezalarını gerekçe gösterdiler yeniden sürdüler, o da olmadı. Mahkemeler disiplin cezalarını da iptal etti. Şimdi ne gerekçe üretecekler merakla bekliyoruz… Ancak şunu bilmeliler ki asla mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Asla doğruları kamuoyuyla paylaşmaktan vazgeçmeyeceğiz, bu kurumun mallarının peşkeş çekilmesine karşı mücadeleden vazgeçmeyeceğiz, özelleştirme süreciyle mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Çünkü biz BTS yiz, çünkü gerçek mücadele ancak gerçek sendikalar da olur.
Bizlerin hukuk ve yönetmelikler çiğnenerek sürgüne gönderilmesi, günü geldiğinde aynı muameleyi göreceğini anlayan binlerce demiryolu emekçisinin kuruma olan inancı sarsmış ve iş barışını da derinden zedelemiştir. Kurumda personel adeta sıra bize ne zaman gelecek diye beklemektedir.
Devlet kurumları bütün kararlarını alırken ve uygularken hukuk ilkelerine bağlı olmak ve herhangi bir konuda soruşturma yürütürken tarafsız davranmak zorundadır. Ancak Türkiye’de yaşananlar, idarenin kararları ile hukukun nasıl katledildiğini, temel sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasını bile “suç” kapsamına almak ve bunun üzerinden siyasi talimatlarla cezalar verilmesinin sağlanmaya çalışıldığını göstermektedir.
Geçtiğimiz hafta İktisadi Devlet Teşekkülü statüsünde bulunan MKE nin lağvedilerek bir Anonim Şirkete dönüştürülmesi ve denetimden kaçırılmasını içeren bir teklif Meclis’e getirildi. En büyük müşterisi kamu olan ve kar eden bir kurumun KİT statüsünden çıkarılarak denetimden kaçırılmasını izah etmekte zorlanıyoruz. Bu teklife göre kurumun personel rejimi kökten dönüştürülmekte, memur ve sözleşmeli personel kadroları kaldırılarak, şirkette çalışanların tamamı İş Kanunu’na tabi işçi statüsüne alınmaktadır. Kendisine sunulan iş akdini kabul etmeyen işçilerin, başka şehirlere de gönderilmesini mümkün kılan bu düzenleme personelin hukukunu korumamaktadır.
TCDD’nin özelleştirme sürecinde “personelin özlük hakları korunacak kurum daha iyi yerlere gelecek” diyerek TCDD çalışanlarını tepki göstermemeleri için adeta oyalıyorlar. Buradan demiryolu emekçilerine bir kez daha sesleniyoruz; Biz demiryolu emekçilerini de aynı akıbet beklemektedir. Gelin hep beraber buna tepki gösterelim. Çünkü yarın çok geç olacak.
Geçtiğimiz haftalarda da demiryollarının özelleştirilmesinin sonucunda personel kıyımı olacağını defalarca dile getirdik. Bunun örneğini özelleştirmeden en fazla payı alacak olan ve özelleştirme yapılmadan bütün işleri üstlenen TCDD Teknik A.Ş daha dün bu gerçeği bizlere bir kez daha göstermiştir. İhale yapılmadan protokolle bir çok işi alan TCDD Teknik A.Ş kar yapamayacağını anladığı elektrifikasyon işlerinde çalıştırmış olduğu işçileri bir anda kapının önüne koymaya kalktılar. İşçilerin sendikalaşmasını öne sürerek elektrifikasyon işinden çekilerek emekçileri zor durumda bıraktılar. Özelleştirmenin bize ne getirdiği ne götürdüğü bu örnekte çok nettir. Sermaye sendikalaşmaya dahi karşıdır. Çünkü onların istediği ücretli köleliktir. İşte özelleştirmenin sonucu da aynen böyle olacaktır. Sermaye, büyük karlar edemediği işten ya çekilir ya da giderleri kısmak için önce personeli kapı önüne koyar.
TCDD çalışanları oynanan oyunun, kurulan tezgâhın farkına varmalıdır. Bu oyunu bozmak bizim boynumuzun borcudur. Bu mücadele ekmeğimizin mücadelesidir. Bu mücadele, yoksulluk ve işsizlikle kıvranan halkımızın mücadelesidir, Bu mücadele, ekonomik ve siyasal bağımsızlığımızın mücadelesidir. Türkiye’nin kalkınması, bilimi yakalaması, kurtuluşu, TCDD nin ve diğer önemli kuruluşların ayakta kalmasıyla mümkün olacaktır özelleştirilmesiyle parçalara ayrılmasıyla değil.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile TCDD yönetimi, geri adım atacağımızı, sineceğimizi, korkacağımızı zannediyorlar. Ancak yanıldıklarını bu mücadeleyi daha da büyüterek, birbirimizi güçlendirerek göstereceğiz. Herkes şunu bilmeli ki; Sürgünlerimizde aldığımız cezalarda emek mücadelesine yapılan bu kıyım ve saldırılarda asılsız iftiralarla önayak olan, bilgi taşıyan herkes eninde sonunda bunun hesabını verecektir. Yılmayacağız korkmayacağız bu hukuksuzluklara karşı meşru ve haklı mücadelemizi sürdürecek ve eninde sonunda kazanan örgütlü mücadelemiz olacaktır.
Kurulduğu günden bu yana nitelikli kamusal hizmeti savunan Sendikamız BTS ve konfederasyonumuz haksız ve hukuksuz uygulamalara karşı her koşulda mücadele etmiştir; bugün de bu mücadelesini sürdürmektedir. Sürgünlere, özelleştirmeye, güvencesiz ve esnek çalışmaya, performans sistemine yani çalışma hayatında iş barışını bozan tüm uygulamalara karşı sesini yükseltmiştir; bundan sonra da güçlü biçimde itirazını sürdürecektir. TCDD yönetimine sesleniyoruz, haksız hukuksuz kararlarınızdan vazgeçin. Yapılan sürgünleri mahkemeleri beklemeden durdurun. İş barışını tekrar sağlayın.
Biz, TCDD’nin parçalanarak şirketler haline getirilmesine, sermayeye peşkeş çekilmesine, haksız hukuksuz uygulamalarla yapılan sürgünlere son verilmesine, bu kurumlar bizim, sizin paranız ve siyasi gücünüz varsa, bizim emek gücümüz var, Bu kurumu size kolay kolay teslim etmeyeceğiz demek için burada olmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin göz bebeği demiryollarının ve diğer kurumların özelleştirilmesinde ısrarlı olan iktidarı protesto ediyoruz. Ve bir kez daha uyarıyoruz. Özelleştirme sürecini durdurun.