İzmir Şubemiz tarafından 25 haftadır baskılara ve sürgünlere karşı devam eden oturma eylemi ve basın açıklamasının 26.sı 12 Temmuz 2021 tarihinde gerçekleştirildi. İzmir Şubemizin eylemine eş zamanlı olarak bu hafta Amed şubemizde basın açıklaması yaparak destekte bulundu.
İzmir Şubemizin 26. Hafta Oturma Eylemi ve Basın açıklaması, Sendikamız Genel Basın Yayın Sekreteri Mahmut Faik KALTUK, Havacılık Şube Mali Sekreteri Aziz DEMİR ile İzmir Şube Yürütme Kurulu üyeleri, temsilciler ve üyelerimizin katılımıyla gerçekleştirildi.
Amed Şubemizce TCDD Diyarbakır Gar’da gerçekleştirilen basın açıklamasına KESK Diyarbakır Şubeler Platformu temsilcileri ile Amed Şube Yürütme Kurulu üyeleri, temsilcileri ve üyelerimizin katılımıyla gerçekleştirildi.
İzmir Şubemizce Basın ve Kamuoyuyla paylaşılan açıklamamız aşağıdadır.
BASINA VE KAMUOYUNA
Ekmeğini yerin yedi kat altından alın teriyle çıkarmaya çalışan maden işçilerinin, gasp edilen haklarını almak için yıllardır mücadele veren Bağımsız Maden-İş Genel Başkanı Tahir Çetin ve maden işçisi Ali Faik İnter’i trafik kazasında kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Bu bir kaza değil, işçilerin hakkını gasp eden kan emici sermayenin, buna izin veren iktidarın cinayetidir. Üzgünüz. Öfkeliyiz. Başta Bağımsız Maden-İş Sendikası ve üyeleri olmak üzere, aileleri ve yakınlarının acısını paylaşıyor, tüm işçi sınıfına başsağlığı diliyoruz.
Gündemin çok yoğun olduğu dönemlerdeyiz yine. Ama halkın ve emekçilerin sorunlarının gündem olmadığı, olamadığı gerçeği değişmiyor. Pandemi, İstanbul sözleşmesi, üniversiteler, yargı paketi, özelleştirmeler derken halkın ve emekçilerin yoksulluğu giderek artıyor. Özellikle kurumumuzda yaşanan baskılar soruşturmalar sürgünler; bir kez daha bu ülkede demokratik hakların sadece lafta var olduğunu gösterdi.
Yıllardır bir yandan sahte demokrasi paketleri hazırlanırken, öte yandan işkolu düzenlemeleri, yetki prosedürleri vb. yöntemlerle sendikal mücadele engellenirken, işveren artık sendikal örgütlenme ve sendikal faaliyetlere de tahammül edemiyor. En doğal hakkı olan örgütlenme hakkını kullanmak isteyen çalışanlar baskı altına alınıyor, disiplin cezalarına çarptırılıyor, lojmanlarından atılıyor, sürgün ediliyor kapalı kapılar ardında tehdit ediliyorlar. Bırakın sendikal faaliyette bulunmayı, yasadan kaynaklı maddi haklarını dahi mahkeme yoluyla almaya çalışanlar bile geçici görevlendirme adı altında sürgün ediliyor. Bugün dışa bağımlı ekonomimizde yaşanan her türlü olumsuzluk emekçilere fatura edilmekte, yasalarda tanınan haklarını bile kullanmalarına izin verilmemektedir.
Bizler bu ülkede 30 yılı aşkın süredir sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi veriyoruz. İktidar bizi sevmedi. Sevmedi çünkü onlar örgütlenmemizi, hak aramamızı istemediler. Çünkü bizler onların kamuyu talan eden, kamu hizmetlerini paraya endeksleyen ve kamu kuruluşlarını hem içerden hem dışarıdan özelleştiren politikalarına hep karşı durduk. En çok da buna öfkelendiler. Onlar “Sermaye, kar” dedikçe bizler “toplum” dedik, “halk” dedik. Onlar “özelleştirme” derken biz ısrarla “kamulaştırma” istedik. Onlar tüm çalışanları kölelik koşullarında güvencesiz çalıştırmak istedi bizler ise kadrolu, güvenceli çalışma, insanca yaşanacak bir ücret istedik.
Geçtiğimiz hafta açıklanan TCDD Taşımacılık A.Ş mülakat sınavlarını yapılacak itiraz süreci bile tamamlanmadan torpille sınavı kazananlara acilen tercihlerini yaptırarak atama yapmak istediler ve buna ilişkin emir yayınladılar. Yaklaşık iki senedir sınav sürecini bilerek tamamlamayanlar, yapılan sınavın itiraz sürecini bile beklemek istemiyorlar. Bu ne aceledir. Yangından mal mı kaçırıyorsunuz. Bu emirin iptali için sendikamız tarafından iptal davası açıldı. Yine yazılı sınavında yüksek puan akıp mülakatta elenen arkadaşlarımızın hakkını gerek hukuki alanda gerekse fiili meşru mücadele ile sonuna kadar arayacağız. Bunun içim de gerekli hazırlıklar tamamlanır tamamlanmaz dava sürecini başlatacağız. Baskıcı ayrımcı devlet kurumlarını partizanlaştıran zihniyete asla teslim olmayacağız.
Değerli Dostlar; TCDD Yönetimi bizlere karşı tam bir düşman hukuku uygulamaktadır. Yargı süreci devam ederken bizlerin sürgünlerden geri dönme ihtimali varken ısrarla lojmanlardan çıkmamız yönünde baskı yapmakta hatta kolluk kuvvetleri ile çıkartmak istemektedirler. Ama aynı koşullarda bulunan Memur Sen Şube Başkan yardımcısına ise hiçbir şey dememektedirler. Bu tam anlamıyla ayrımcılıktır görevi kötüye kullanmaktır. Biz İşte bunun için TCDD yönetimine yandaş diyoruz. İşte bunun için geldikleri koltukları yandaş sendikaya borçlular onlara biat ediyorlar diyoruz. Bunun için yandaş sendikanın kan kaybetmesini engellemek için arkadaşlarımızı sürgüne gönderip üyelerimiz baskı altına almaya çalışıyorlar diyoruz.
Değerli dostlar herkese tasarruf var saraya yok. Değerli dostlar sata sata bitiremediler. Yeni kurulan bir fabrika yok, sanayi yok, çiftçi yok sayıldı, üretici yok sayıldı kısaca üretim yok. Dolayısıyla ekonomideki açıkları kapatmak için sarayın lüks saltanatına para yetiştirebilmek için, beşli çeteyi doyurabilmek için satmaya devam ediyorlar. Biz emekçiler kamulaştırma dedikçe onlar özelleştirme diyorlar. Her alanda olduğu gibi turizmde de halka düşman bir turizm politikası yürütülüyor. Yıllardır süren bu politika ile dünyanın en güzel kıyıları olarak yorumlanan Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyıları bir avuç varlık sahibinin tekeline verildi. Halka düşman turizm politikası nedeniyle bu kıyılarda geniş halk kesimlerinin tatil yapması imkânsız hale geldi. Eskiden hiç değilse çalıştığı kurumun sosyal tesislerinden faydalanabilen ücretli kesimlerin artık tatil hakları ellerinden alındı.
Evet, sıra kamu kurumlarının, çoğu Ege ve Akdeniz sahillerindeki yüzlerce dönüm arazi üzerinde kurulu olan eğitim ve sosyal tesislerine geldi. 18 eğitim ve sosyal tesis satışa çıkarıldı. Bunlardan birisi de TCDD ye ait Balıkesir Akçay Eğitim ve Sosyal Tesisleridir. Tatile gidemeyen memurlar için adeta kısa bir dinlenme yeri olan, emekli ücreti ile karınlarını bile doyuramayan emekli memurların dahi yararlanabildiği çeşitli eğitimlerin verildiği, memurların motive edildiği eğitim ve dinlenme tesislerine göz diktiler. Tabi ki onlara göre memurun emeklinin tatil ne haddine, onlar ancak porsiyonlarını küçültüp ücretli köleliğe devam etmeliler. Bu aynı zamanda kamu çalışanlarının sosyal hakkının gaspıdır. Aynı zamanda Hazine’nin geldiği halin de göstergesidir.
Değerli Dostlar Büyükşehir Belediyelerinin kaybedilmesinin ardından TCDD önce bir siyasi partiye arpalık yapıldı şimdi de yeniden yapılandırılma, serbestleştirme gibi güzellemeler ile yandaş taşeron firmalara arpalık yapılacak. Tüm dünyada demiryolu özelleştirmeleri fiyaskoyla sonuçlanıp kamulaştırmaya dönülmüşken Türkiye’nin en kıymetli kurumlarından birisinin yeniden yapılandırılma adı altında taşeron firmalara peşkeş çekilmesi kabul edilemez.
Değerli dostlar değerli demiryolcular; TCDD’nin özelleştirme çalışmaları çok gizli ve hızlı bir şekilde devam ediyor. TCDD çalışanları da tıpkı MKE de olduğu gibi bir oldu bitiyle karşı karşıya kalabilir. Özelleştirme kapsamında personelin durumunun belirlenmesi için daire başkan yardımcıları görevlendirildi. Bazı kritik unvanlara seçme hakkı dahi tanınmayacak. Özelleştirme süreci öyle beklenildiği gibi çok uzak değil. İki ay sonra önümüze yeni sözleşmeler konursa şaşırmayalım. Bu anlamda tüm TCDD çalışanlarının, emekten yana, halktan yana olanların uyanık olması, özelleştirmeye karşı duran, burada DEMİRYOLU HALKINDIR SATILAMAZ diyen emekçilere destek vermesi sahip çıkması gerekmektedir. Çünkü sahip çıkacağınız şey bu ülkenin geleceğidir, çocuklarınızın geleceğidir, güvenli kamusal bir ulaşımdır, cebinizden daha fazla alınacak vergilerdir.
Bizler buradan bir kere daha ilan ediyoruz ki, baskılara sürgünlere liyakatsiz atamalara karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. İşimize aşımıza çalıştığımız kuruma sahip çıkmaya devam edeceğiz. Hukuku, adaleti, barışı, laikliği, demokrasiyi kazanmak için sokak sokak, meydan meydan, işyeri işyeri kol kola, omuz omuza demokratik mücadele hakkımızı kullanacağız. BASKILAR BİZİ YILDIRAMAZ!
Ayrıca Amed Şubemizce yapılan basın açıklamasında liyakatsiz atama ve mülakatlara ilişkin şunlar ifade edilmiştir:
Liyakatsiz atamalar gerek TCDD de gerekse TCDD Taşımacılık A.Ş de tüm hızıyla devam etmektedir. İBB atılan kadrolar TCDD ve TCDD Taşımacılık A.Ş’ye adeta çöktüler. Mayıs ayında TCDD Taşımacılık A.Ş ye Tren Teşkil Görevlisi olarak İBB den gelen Musa TURHAN, daha aradan iki ay bile geçmeden Daire Başkanı oldu. Hem de sırf unvan vermek için daha önce olmayan İdari ve Sosyal İşler Dairesi ihdas edilerek Daire Başkanı unvanı verildi. Yani TCDD Taşımacılık A.Ş yeni bir çığır açtı, kişiye göre unvanı geçtik kişiye göre daire oluşturuldu. Hayatın her alanına saldırılar ve kıyımlar oluyorken demokratik kazanımlarımıza, hak ve özgürlüklerimize, sendikal mücadelemize yönelik saldırılar da artarak devam ediyor.
TCDD Taşımacılık A.Ş de iki sene önce yapılan görevde yükselme sınavının mülakatları yapılmayarak personelin mağdur edildiğini daha önceki basın açıklamalarımızda ifade etmiştik. Yapılmama sebebi olarak da üyelerimizin yazılı sınavda yüksek puanlar almasını göstermiştik. Yine yanılmadık. İki sene sonra mülakat yapıldı. Kendi alanlarında yazılı sınavları tam 100 puan alarak birinci olarak bitiren arkadaşlarımız dahi mülakat sınavlarından elendiler. Benden değilsen görevde yükselemezsin. Bir şeflik sınavında dahi böylesine ayrımcılık böylesine adaletsizlik yapılırken daha yukarlarda neler oluyor anlatmaya gerek yok. Ötekileştirme, kutuplaştırma, ayrımcılık politikaları devletin kurumlarının en alt kademesine kadar bu iktidar döneminde inmiştir. Siyasi saiklerle hareket eden kraldan çok kralcı olan kurum yöneticileri ne yaparlarsa yapsınlar, bu sendikanın onurlu üyeleri dik durmaya devam edecek, adaletten, emekten, demokrasiden, halktan, barıştan yana tavırlarından vazgeçmeyecektir.