Bundan tam 20 yıl önce; Sendikamızın ve Bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen hayata geçirilen “Hızlandırılmış Tren” macerası ülkemizin yaşadığı en büyük tren facialarından birisi oldu.
22 Temmuz 2004 tarihinde Haydarpaşa (İstanbul) -Ankara seferini yapan Yakup Kadri Karaosmanoğlu Treni’nin Pamukova yakınlarında raydan çıkarak devrilmesi sonucu; aralarında meslektaşlarımızın da bulunduğu 41 yurttaşımız hayatını kaybederken 89 yurttaşımız da yaralanmıştı. Bu facia; her alanda olduğu gibi ulaşım alanında da akıl, bilim ve liyakatten uzaklaşıldığında nasıl sonuçlar doğuracağını bir kez daha bizlere gösterdi.
Facianın ardından başlayan yargılama sürecinde kazanın sorumluluğu tren makinistlerin üzerlerine yıkılmaya çalışılmış, hızlandırılmış tren emrini verenlerin 4/8 oranında kusurlu oldukları bilirkişi raporlarında açıkça belirtilmesine rağmen dönemin TCDD Genel Müdürü hakkında soruşturma açılması talebi yine dönemin Ulaştırma Bakanı tarafından reddedilmişti.
Bu facia, esas itibariyle Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) iktidara gelmesinin ardından demiryolu ulaşımının gerçek sorunlarını çözmek yerine akla ve bilime aykırı bir şekilde tüm eleştirilere ve uyarılara kulakları tıkayarak “ben yaptım oldu” anlayışının bir sonucu olmuştur.
O dönem TCDD Genel Müdürü olan Süleyman Karaman’ın ve diğer ilgili bürokratların yargılanmasına izin verilmemesi nedeniyle 41 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği bu kazada siyasilerden ya da bürokratlardan hiç birisi yargı önüne bile çıkarılmadılar.
Gerek Pamukova’da gerekse de sonrasında yaşanan tren kazalarının temel nedeni siyasi iktidarın ve TCDD yönetiminin akıl, bilim ve liyakatten uzak demiryolu güvenliğini tehlikeye atan politika ve uygulamaları olmuştur.
Bu vesileyle; facianın 20. yılında hayatını kaybeden meslektaş ve yurttaşlarımızı bir kez daha saygıyla anarken, benzer faciaların yaşanmaması için hayatın her alanında olduğu gibi kurumumuzda da aklın, bilimin ve liyakatin esas alındığı bir yönetim anlayışının hakim kılınmasının zorunlu olduğunu bir kez daha belirtiriz.