08.07.2018 tarihinde yaşanan tren kazası, Edirne/Uzunköprü’den hareket ederek İstanbul Halkalı’ya giden 12703 sefer sayılı 6 vagondan oluşan yolcu treninin, Çorlu İlçesi Balabanlı Köyü Sarılar mevkii 162. kilometre de tüm vagonlarının yoldan çıkması ile meydana gelmiştir.
Olay günü öğleden sonra yağan yağmur sularının olay yerindeki menfezden yeterince akmaması sonucunda biriken suların, menfez üstü ile demiryolu altında kalan kısımdaki malzemeyi boşaltması sonucu boşluk oluşmuş, ray ve beton traversler boşlukta-askıda kalmıştır.
Yolcu treninin lokomotifi ve 1. vagonu menfez üzerinden geçmiş sonraki 5 vagon yoldan çıkarak diziden kopmayarak yaklaşık 200 metre sürüklenmiştir. Bu da ölü ve yaralı sayısının artmasında önemli bir etken olmuştur.
En son yapılan açıklama, 1’i TCDD personeli (Güvenlik Görevlisi Seyfi Erbil) olmak üzere 24 ölü ve hastanelerde tedavisi devam eden 124 vatandaş olduğu yönündedir.
Basında olayın nedeni olarak; olay yerinin önündeki menfez ile ray ve bağlı beton traversler arasındaki malzemenin/toprağın, balast taşlarının yağan yağmur ile boşalması gösteriliyor. Ama gerçeklik bu değildir. Yağış fazlalığı yaşanan facia için bir açıklama olamaz.
Ulaştırma Bakanı’nın sabaha karşı yaptığı “yıllık olarak bir kez kontrol yapılıyor ve bu da Nisan ayında yapılmış”, “ yağış çok fazla olduğu için bu kaza olmuş” açıklaması, konu hakkındaki bilgisizliği ortaya koymuştur. Sayın Bakan’ın bahsettiği kontrol, Nisan ayında TCDD köprü birimince yapılan rutin köprü ve menfez kontrolüdür. Fakat yapılan rutin kontrol yaşanan bu faciaya sebep olan faktörleri ortadan kaldıracak bir işlem değildir.14 Demiryolu Bakım Müdürlüğü mıntıkasında yapılması gereken “Menfez Bakım ve Taş Duvar İşleri” için ihale açılmış ama ödenek tahsis emri çıkmadığından 20.06.2018 tarihinde ihale iptal edilmiştir. Basına yansıyan ve sendikamıza ulaşan fotoğraflarda da görüldüğü üzere faciada şüphenin yoğunlaştığı yerdeki menfezin açık olduğu, bu menfezle ilgili bir sıkıntı-tıkanma olmadığı gözükmektedir. 1900’lü yılların başlarında yapılan menfez halen çalışır durumda olduğu halde yapılması gereken istinat duvarı ve gerekli bakımlar ihmal edildiği için facia göz göre göre gelmiştir.
Facianın asıl sorumlularını gizlemek için “yağış” bahanesinin arkasına saklanılmaktadır. Ancak, bu bölge sürekli yağış alan ve daha önce de bu tip ciddi bir kazanın olduğu bir bölgedir.
Faciayı doğal ve ilahi gerekçelerle açıklamak yerine, mühendislik açısından değerlendirmek gerekir. Burada mühendislik açısından bir problem vardır, çünkü yağmur sularının akış yönünün hesaplanamadığı bu faciada ortaya çıkmıştır. Yanlış ekim, yeraltı suyollarının yönlerinin değiştirilmesi vb. gibi yanlış uygulamalar nedeniyle yağmur kaynaklı su, 100 yılı aşkın bir yaşa sahip menfezin içinden değil de üstünden gidip yolun altını boşaltabiliyorsa, bu durumda konuya bilimsel açıdan bakmak gerekir. Ancak böyle bir bakış açısı ve hesapların doğru yapılması, demiryolları yönetiminin getirildiği kötü hal nedeniyle beklenemez. Çünkü konuyla ilgili en yetkili bölüm olan yol bölümüne bakan ana müdür (TCDD 1.Bölge Demiryolu Bakım Servis Müdürü Vekili), TCDD Yönetim Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan TCDD iç mevzuatına (görevde yükselme ile ilgili yönerge) göre yeterli şartları taşımamasına ve MÜHENDİS olmamasına rağmen, hem de vekil olarak (vekaleten) bu koltukta ısrarla tutulmaktadır. Kaldı ki bu kişi, bölgenin eski taşra müdürlüğünü/şefliğini de yapmış bir kişi olarak, bölgeyi iyi bilmesi gerekirdi.
Facianın nedenlerinin derinlemesine incelenmesi yapılırsa, bu çarpıklık ve siyasi kadrolaşmanın nelere mal olduğu görülecektir/görülmüştür. Bu servis müdürü vekilinin bağlı olduğu bölge müdür yardımcısının “jeoloji mühendisi” olması da başka bir handikaptır.
Göz göre göre gelen facianın önemli nedenlerinden birisi de demiryollarındaki personel eksikliğidir. Demiryollarının “yeniden yapılandırılma çalışmaları” kapsamı altında, yol bekçilerinin (yeni adı: hat kontrol memuru) demiryollarından tasfiye edilmesi, bu işin işçi personele fazla mesai ücreti ödemesi suretiyle yapılmasını zorunlu kılmıştır. Ama masraftan kaçınmak için bu işin sadece hafta içi gündüz mesai saatlerinde yaptırılması kaza açısından dikkate alınması gereken çok önemli bir nedendir. Şayet yol kontrolleri hafta sonları da yaptırılıyor olsaydı, yaşanan bu facia muhtemelen önlenebilirdi.
Ulaştırma Bakanı’nın yaptığı açıklama, faciadaki yönetim zaafını bir kez daha göstermiştir. Yapılan açıklamaya göre yağan kuvvetli yağmurun bittiği saat ile (15.20) kazanın olduğu saat arasında 2 saat vardır. Bu durumda Demiryolu Bakım Servis Müdürlüğü’ne vekâleten bakan kişinin, yoğun yağışı takiben, bölgeye acil kontrol ekibini göndermesi gerekirdi. Maalesef bu görev ihmal edilmiştir.
Durum buyken, Demiryolu Bakım Servis Müdürü Vekili olan bu kişinin atama şartları da yönergelere uymamasına rağmen hala görevde tutulması ciddi bir sakıncadır. Bu kişinin müdürlüğünü yürüttüğü söz konusu bölgede geçtiğimiz aylarda bir personel iş kazasında trafoda elektriğe kapılmış ve vefat etmiştir. Ancak öğrenmekteyiz ki bu elim olayda, önceki olaylarda olduğu gibi, konu alt birimde çalışan ve hiçbir suçu-kusuru olmayan personelin üzerine yıkılmak istenmektedir. Bu tür çabalar içerisinde olanlardan birisinin, bahsini yaptığımız bu demiryolu bakım servis müdürü vekili olması da üzerinde düşünülmesi gereken önemli ve acı bir durumdur.
Demiryollarında yapılan serbestleşme/özelleştirme neticesinde Kurum 4’e ayrılmış; yapım, trafik emniyeti ve kontrol rafa kalkmış, 160 yıllık birikim ve kurallar yok sayılmış, taşlar yerinden oynatılmış ve bir daha da oturtulamamıştır. Demiryolculuk ciddi iştir. Önce emniyettir. Can ve mal taşır. En ufak ihmali dahi kabul etmez. Can güvenliğinden tasarruf olunmaz. Liyakatsiz keyfi atamalarla demiryolculuk yapılamaz. Demiryolculuk tarihimizde AKP döneminde yaşandığı kadar kazalar yaşanmamış, acı gerçekler tokat gibi yüzümüze çarpmamıştır. Pamukova, Elazığ, Tavşancıl, Kütahya’da yaşanan tren kazaları en önemlileridir. Bütün bu süreç boyunca sendikamızın ve bilim insanı ve odaların görüş önerileri dikkate alınmamıştır.
Faciadan sonra tren makinistleri ile 143 yol Bakım Şefliğinden Celalettin ÇUBUK, 143 kısım şefi Özkan POLAT ve 14 Demiryolu Bakım Müdürü (Şube Şefi) Turgut KURT gözaltına alınmıştır.
Açık bir şekilde kamuoyuna duyuruyoruz: Bu facia alt kademedeki çalışanlara yüklenilerek kaçılacak bir olay değildir. Özelleştirme politikalarının, liyakatsiz atamaların, ben yaptım olduculuğun sonucudur. Yaşanan olayda Hükümetin, Bakanlığın ve TCDD bürokratlarının sorumluluğu emir kulu personeli gözaltına almakla gizlenemeyecek kadar açıktır. Sendika olarak hukuk sisteminden beklentimiz asıl sorumluların yargı önüne çıkartılıp yargılanması ve cezalandırılmasıdır. 09.07.2018
Hasan BEKTAŞ
BTS Genel Başkanı