Sendikamız tarafından Demiryollarında Serbestleştirmenin bir üst aşaması olan şirketleşme ve özelleştirmenin iktidar tarafından kamuoyu gündemine taşınmasının ardından Sendikamız tarafından her fırsatta “İşimize, Ekmeğimize, Geleceğimize Sahip Çıkalım!” çağrıları yapılmakta ve tehlikeye vurgu yapılmaktaydı.
Bilindiği üzere; siyasi iktidar KİT’lerde reform yapacağını duyurmuştu. Bunu takiben Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı-TCDD ve TÜBİTAK (TÜSSİDE) tarafından “Demiryollarının Dönüşümü” adında bir projenin yürütüldüğünü öğrenmiştik.
TCDD Genel Müdürünün üst yöneticilere yaptığı bilgilendirmenin detaylarındaki açıklamalara göre TCDD KİT STATÜSÜNDEN ÇIKARILACAK, TÜRK TİCARET KANUNUNA TABİ BİR ŞİRKET OLACAKTIR. (Bu şirket, bünyesinde bölünmüş 5 şirketle holding şirketi olacak.)
Yayınladığımız bildirilerimizde;
“TCDD devlet kurumu olmaktan çıkacak, haliyle çalışanları devlet memuru olmayacak.
Holding şirketi çalışanları 4857’ye tabi olacak, iş güvencesi olmayacak.
Şirkete geçmek istemeyen havuza gönderilecek, birçok unvan karşılığı olmadığından tüm demiryolcular hak kaybına uğrayacak.
Havuza gidenlerin ise neyle karşılacağı belli olmayacak.
Demiryollarında az da kalmış olsa sosyal haklarımızın tamamı elimizden alınacak” demiştik.
İşte şimdi MKE’de yaşananlar üzerinden bizleri nelerin beklediğini bir kez daha görebiliriz.
Bilindiği üzere Makine Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE) çıkarılan kanunla A.Ş. ye dönüştürüldü. Bu kanunun çıkmasıyla birlikte de kanun da yer aldığı şekliyle MKE çalışanlarının statüleri başta olmak üzere çalışma koşullarında değişikliğe gidileceğine dair açıklamalar yapılmıştı.
Yasanın çıkmasının ardından MKE’de bugünlerde personele sözleşmeler dağıtılarak önümüzdeki günlerde karar vermeleri istenmektedir.
MAKİNE VE KİMYA ENDÜSTRİSİ ANONİM ŞİRKETİ
AYLIK ÜCRETLİ BELİRSİZ SÜRELİ HİZMET SÖZLEŞMESİ ile ;
1.Memurlar ya imzalayacakları sözleşme ile 4857 sayılı İş Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri ile Şirketin İnsan Kaynakları Yönergesinde yer alan hükümler uygulanacak ya da yapacakları 3 tercihle havuza gidecek ve oradan belirlenecek bir işyerine tayin olacaktır.
(Madde-3 İşbu iş sözleşmesinde yazılı olmayan hususlarda, 4857 sayılı İş Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri ile Şirketin İnsan Kaynakları Yönergesinde yer alan hükümler uygulanacaktır.)
2.Çalışanlar imzaladıkları sözleşme ile fazla mesai yapsalar dahi yaptıkları bu fazla mesainin karşılığını alamayacaktır.
Madde-5 “İşveren”in “Çalışan”a ödeyeceği aylık brüt maaş tutarı ………………………………. TL’dir. Buna ilave olarak brüt maaşın %10’u kadar diğer tüm mali ve sosyal haklar kapsamında aylık ek ödeme yapılır. Bu maddede tanımlanan maaş, çalışan tarafından yapılan fazla mesai süresinin karşılığı olan bedeli içermiş sayılacaktır. “Çalışan”a aylık maaşı ait olduğu ayı takip eden ayın en geç 15.günü Türk Lirası olarak ödenecektir. “İşveren” ödeme periyodlarında değişiklik yapma hakkını saklı tutar. Aylık brüt maaş tutarı, Şirket maaş artış politikaları çerçevesinde güncellenir.)
3.Hangi göreve atanacağınıza kurum tarafından karar verilecek ve verilen görevin unvanı ne ise ona göre ücret ödenecektir. Unvan ve görev değişikliğinin nasıl ve hangi nedenle yapılacağına kurum karar verecektir.
(Madde-6: Çalışan, başka bir görev unvanına sürekli atanması halinde, kendisine yeni görev unvanına ait aylık ücretin ödeneceğini peşinen kabul eder.)
4.Kamu personeli misin hatta insan mısın değil misin? buna karar verecek olan kurum yetkilisi olacaktır. Haftalık çalışma saati 45 saat olmakla birlikte bu sürenin nasıl olacağına işveren keyfi şekilde karar verebilecektir. “Esnek çalışma” denen bu kavramla çalışanları köle gibi istenildiği gün istenildiği saatlerde itiraz etmeksizin çalışmasının önünü açmaktadır.
(Madde_8: Haftalık çalışma süresi 45 (kırkbeş) saattir. Bu çalışma süresi, “İşveren” tarafından gerekli görüldüğünde farklı şekillerde düzenlenebilir. “İşveren” yasal mevzuat çerçevesinde “Çalışan”ın haftalık kanuni çalışma süresini günlere taksim etmekte, günlük işe başlama ve işin sona ermesi zamanlarını tanzim etmekte ve işin gereğine göre ara dinlenmesini vermekte serbesttir.)
5.İmzalanan bu sözleşme ile görev yerinizin neresi olduğuna emin olamayacaksınız. İşveren istediği zaman istediği çalışanı başka bir işyerinde görevlendirebilecektir.
Madde-12 “Çalışan”ın, “İşveren” tarafından görev amacıyla işyeri haricine gönderilmesi halinde kendisine Şirketin belirlediği Seyahat ve Harcırah hükümlerine göre harcırah ödenir.
6.Her çalışan için ayrı ayrı sözleme imzalanırken, aynı işyerinde aynı unvanla çalışan aynı işi yapan personel arasında farklılıklar olabilecektir. “Eşit işe eşit ücret” olmayacağı gibi bunu talep edemeyeceksiniz. Asıl önemlisi kendi maaşınızın ne kadar olduğunu birlikte çalıştığınız hiçbir arkadaşınıza söyleyemeyeceksiniz. Söylediğiniz takdirde sözleşmeyi ihlal etmiş olacaksınız.
Madde-16: Çalışan” aldığı ücret miktarının gizliliğini koruyacağını, ücreti hiç kimse ile paylaşmayacağını, aksi durumun sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğini kabul ve taahhüt eder.
7.İmzaladığınız bu sözleşmenin ekinde yer alan “Gizlilik, Rekabet ve Sır Saklama Taahhütnamesi” de çalışanları bağlamakta olup, sözleşme haricinde bu taahhütnamede yazan tüm hükümlerde sizleri bağlayacaktır.
Madde-17: İşbu hizmet sözleşmesiyle birlikte verilen ve “Çalışan” tarafından okunup anlaşılarak imzalanan “Gizlilik, Rekabet ve Sır Saklama Taahhütnamesi” hizmet akdi hükmündedir.
Ve bilmediğimiz daha başka pek çok hüküm ve uygulama karşılarına çıkacaktır.
Örneğin: sözleşme imzalayacak personele yılda belli sayıda ikramiye verileceği söylenmesine rağmen kurumun Hazine ve Maliye Bakanlığı ile yaptıkları görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkmadığı için personele gerçek olmayan söylemlerde bulunulmakta, görüşmelerin sürdüğü, olumlu bir sonuç çıkabileceği şeklinde açıklamalarda bulunulmaktadır.
Çalışanların geleceğine yönelik pek çok belirsizlik varlığını korurken, çıkarılan kanunun ardından bugün çalışan sayısında yaşanacak düşüş nedeniyle MKE tarafından işe alım çalışmaları yapılmaktadır.
Oysa MKE Kurumu da diğer pek çok kamu işletmesi gibi, nitelikli, bilgili, birikimli, ve deneyim sahibi çalışanlarla bugünlerle gelmiş ve varlığını sürdürmektedir.
Ve asıl önemlisi, bugüne kadar tıkır tıkır işleyen bir kurum siyasi iktidarın aldığı kararlarla içinden çıkılmaz bir noktaya sürüklenmektedir.